10. Bölüm (Acı)

212 6 2
                                    


YİNE BENNN😜

BU BÖLÜM PEK İÇİME SİNMEDİ AMA OLSUN👍🤷‍♀️

HİKAYEME VAKİT AYIRDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLERİMİ İLETİYOR İYİ OKUMALAR DİLİYORUMMMMM❤️❤️

...

Barışı duymamla vücudum buz kesti. Hazır değildim onunla yüzleşmeye. Şimdi değil, şu an değil.

Hızla yerimden sıçradım. Derhal burdan gitmem gerekiyordu.

"Ben artık gideyim. Annem beni bekler" dedim bana merakla bakan Emine teyze ve Yüksel amcaya.

"Tabi kızum uğra ama" dedi Emine teyze. Evet anlamında başımı salladım ve toparlanarak kapıya doğru yönelen koridora ilerledim. Barışın yanından geçmem gerekecekti ama yere baksam yüzümü görmez diye umarak ilerledim. Başımı yere eğmekten vazgeçtim sonra. Ben niye başımı eğiyordum ki? O utanılacak bir şey yapmıştı ben değil. Hem ben istemediğim sürece kimseyle muhatap olmak zorunda değildim.

Barış ayakkabılarını çıkarmış salona doğru yürümek için hazırlanmıştı. Beni görünce şaşırmış öylece kalmıştı yerinde.
"Eda?" Diye sormuştu. Sorusunu es geçerek arkasındaki Yelize baktım.

"Hadi ben gidiyorum sonra görüşürüz" dedim ve hızla kapıya doğru yöneldim. Ve çıktım. Dışarıya çıktığım anda derin bir nefes çektim. Kurtulmuştum. En azından ben öyle düşünüyordum. Ta ki arkamdan açılan kapının sesini duyana kadar. Barış olduğuna adım gibi eminim. O yüzden adımlarımı hızlandırdım. Arkama bakmadan hızla uzaklaşmaya çalışıyordum ki bir elin bileğimi tutmasıyla irkildim. Hızla yüzüne çemkirmek için arkamı döndüm. Ona hissettiğim bu öfkeyi ilk defa hissediyordum. Normalde ona asla bu kadar kızamazdım. Arkamı dönmemle Barışı gördüm tabiki.

"Ne istiyorsun?!" Diye bağırdım resmen.

"Sadece iki dakikanı." Dedi benime aksime sakince. Niye bu kadar sakindi? Sakinliği sinirimi daha çok bozuyordu.

"Hayır şimdi siktir git!" Sinirlendiğimde hep küfür ederdim. O da bunu çok iyi biliyordu.

"Eda lütfen... sadece iki dakika bak çok yanlış anladın" dedi sakince. Yanlış mı anladım?! Yok daha neler!

"Aaa öyle mi?! He öpüşmediniz yani sen sadece rujunun numarasını merak ettin dimi?!" Diye bağırdım sinirle. Güldü. Ya resmen güldü! Gülmesi beni dahada sinirlendirdi. Arkamı dönüp hızla ordan uzaklaşmaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü başaramadım. Arkamı dönmemle beni belimden tutup kaldırması bir oldu. Bu hareketi beni hiç olmadığım kadar sinirlendirmişti. Olayın ciddiyetinin farkında değildi herhalde? Bağırmaya başladım hemde avazımın çıktığı kadar.

"Ne yapıyorsun be! Barış indir beni bak küfür edicem!" Tehditlerim onu sadece güldürüyordu.
Beni arabaya bindirip kapılarını kitledi.

"Ya indir beni piskopat!" Diye bağırdım. Önce kendi kemerini taktı sonra benimkini. Sonra sürmeye başladı.

Yolculuk boyunca hiç konuşmadım. Benim sinirimi hafife almasını çok ağır ödeyecekti. Bungalova benzer bir evin önünde durduk. Dağın ortasındaydık.

"Bak aslında sen beni dinleseydin seninle bir çift gibi burda kalırdık" dedi. Bu beni her ne kadar utandırsada hâlâ ona çok ama çok öfkeliydim.

"Kes sesini! Duymak istemiyorum!" Diye bağırdım

Beni yine taşıyarak arabadan indirdi ve evin içine soktu. Ev bungalova benziyordu. Hatta şömine bile vardı. Önündede büyük bir L koltuk. Şöminenin arkasında İtalyan bir mutfak ve yukarıya giden bir merdiven. Eşyaların çoğu sade tonlarda. Yastıklarla çok sıcak bir ev ortamı gibi görünüyordu. Üstelik salondaki büyük camlar dışarıdaki manzarayı rahatlıkla görmenizi sağlıyordu. Çok keyifli görünsede asla Barışla burda kalmazdım.

Dengesiz/Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin