2.4

413 49 98
                                    

_____________________♤_____________________
Minho'nun gözünden:

Kollarımdayken seungmin'in adımı sayıklaması hoşuma gitmese de boynuma sokulmasıyla tüm fikirlerim buhar olup gitmişti.

Nefesini oraya doğru üflerken sardım belini.

Kumarhane'nin arka odasındaydık. Buraya yatmadığım kimseyi almıyor...dum.

Peter yine bir şeylerde ilk olmayı başarıyordu.

Lanet olsun.

Uyku sersemi şekilde dudaklarını boynuma sürtüyor.

Belini daha sıkı kavramak istiyorum ama onu uyandırmamalıyım.

L: Jisung...

Diye fısıldadım kendi kendime.

Bir gün jisungla oldukça fazla içmiştik ve biraz yiyişmiştik. Yatma seviyesine geldiğimizde ise durdurmustum onu. Sarhoş bir şekildeyken ona dokunmazdım. Jisung ertesi sabah hiçbir şey hatırlamamıştı. Bense 1 saniyesini bile aklımdan çıkaramamıştım.

Eğer o gün sarhoş olmasaydı...

Herneyse.

Şu an ise ona benzer bir durum.
Beni ne kadar etkilediğinin farkında olmadan yaklaşıyor bana Peter.

Bense onu durdurmuyorum.

Baldırlarıma sürtünüp bacaklarını belime doladığında ise düzgün düşünmeyi bırakmak üzereydim.

O hafif hafif sürtündükçe dudaklarımdan kaçan nefeslerim hırıltılı bir hal almıştı.

Kendimi tutmaya, sakin kalmaya ve belaltı ağrılarımı umursamamaya çalışıyordum.

Beni zor duruma sokmakta öylesine başarılıydı ki daha az önce banyoda onu düşünerek kendime dokunmama rağmen yeniden sertleşmeme ramak kalmıştı.

L: Peter...

Sarılışını sıkılaştırmıştı ama hareketleri azalmıştı. Tam olarak uyku moduna geçiyor olmalıydı.

L: Bu hiç adil değil Peter... Sen bunları yarın hatırlamayacaksın bile.

Onun birkaç saniyelik hareketiyle yıkılıyor, dağılıyor ve yeniden doğuyordum.

İşte yine olmuştu. Beni ağrımla başbaşa bırakıp olaydan sıyrılmıştı.
İçimden ona kızmak gelse de uyurken büzdüğü dudaklarına kaydı bakışlarım.

Yaklaştım...

Hayır Lee...
O uyurken ona dokunamam.

L: Eğer bir gün benimle yatarsan Peter... seni öyle sert becereceğim ki birkaç gün yürüyemeyeceksin...

Masum yüzüne yeniden bir göz attım. Sanki dakikalardır incelememiş gibi.

Felix geldi yine.

L: Hoşgeldin abicim...

...

L: Çok acınası görünüyorum değil mi?

...

L: Sanırım aptal abin aşık oldu...

...

L: Seni de özledim kardeşim... Keske hangi delikte saklandığını bulabilsem...

...

L: Gerçekten pişmanım...

...

L: Şu an zenginim zaten... Ne? Hayır hayır. Durumun mirasla, parayla alaksı yok. Ben Peter'e sahibim...

...

L: Seni seviyorum Yong...

...

L: Seni seviyorum Peter...

Felix arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. Yine bırakıp gitti beni. Tıpkı her cinayetimi işlerken beni izleyip işim bitince bırakıp gittiği gibi.

İşte o an gerçekliğe döndüğüm an olurdu genelde.

Ve aklıma tek bir cümle gelirdi Felix'in kalın ve derin sesiyle.

"Şimdi kendi yaptığını temizleme zamanı hyung!"

Onun bu sesini duydukça bazen irkilir bazen de sırtını sıvazlayıp 'Vay be benim minik civcivim büyümüş kartal olmuş' derdim.

Oysa bırakmazdı bazi alışkanlıklarını büyüse bile.

Mesela dalinle yıkanırdı 20 yaşında bile. Belki hala öyledir bilemiyorum.

Gerçekten ne kadar zaman oldu minik civcivimi görmeyeli? Babam bana mirasın tamamını teklif ettiğinde 28 yaşındaydım. Yıllar yıllar önceydi yani.

O sırada 21 yaşındaki Felix kendine hiç pay düşmeyeceğini fark etmişti ve babamla konuşmayı tamamen kesmiş, ayrı eve çıkmıştı.

Benle konuşmaya devam ediyordu tabii bu sırada. Bana öylesine inanıyordu ki babamı ikna edeceğim hakkında...

Yıllar sonra işler ciddiye binmiş ve babam sözleşmeleri önüme koymuştu.

Kağıttaki rakamı gördüğümde şok olmuştum.

Şu anki paramın 20de 1i falandı. Ama o zamanlar bazı şeylerin farkına varamamıştım.

Felix'in gözlerinin içine bakarak imzalamıştım belgeyi.

Önce kollarımda ağlamış sonra çekip gitmişti. Ve ben Felix'i 7 yıldır hiç görmedim...

O yıl çok ağır bir depresyona girmiştim. Sonra Tanrı bana Jisung'u gönderdi. O tedavi etti beni, iyileştirdi. Yeterince iyileşince de geri aldı benden...

Jisung'un yaralarını kapatmak içinse peteri göndermişti bana. Kollarımı biraz daha sıkılaştırdım. Beni duymadığını bilsem de kulağına kısık cümlelerimi fısıldadım.

L: Seni asla bırakmayacağım Peter... Sen benden ne kadar gidersen git, Rhino senden gitmez...

Çünkü Peter ve ben...
Diye düşündüm kendi kendime.

Biz biriz...
______________________♤____________________

Bu bölüm biraz daha felix'in olayina değinmek istedim. Umarim istediğim kadar açıklayıcı olmuştur. Felixi henüz hikayeye katmadım ama gitgide daha çok bahsedicem kendisinden.

Bu arada yeni fic için yt kanalımı ve wp  panomu sık sık kontrol edin.

Seviliyorsunuzz
Öptümm♡♡♡


Gambler//minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin