"Ah... Sağol Anne izin verdiğin için."
"Ne demek bir tanem. Ama dediğim gibi. Bir dahakine lütfen Hyunjin'de kalacağında haberim olsun."
"Kusura bakma anne gerçekten..." Jisung'a bakıp konuşmaya devam ettim. "Yatacağız biz de birazdan. Ararsan ve açmazsam endişelenme uyuyoruz."
"Tamam tatlım, iyi geceler size."
"İyi geceler anne..." Annem aradığında telaşla açmış ama sakin bir şekilde konuşmuştum. Bu saatte nerede olduğumu sormuştu ki haklıydı da. Ben de yeni tanıştığımı düşündüğü psikoloğumun yanında olduğumu söylemek yerine çocukluk arkadaşım Hyunjin'i bahane etmiştim.
"Hyunjin'de kalmana hemen izin veriyor ama Jisung dersen izin vermez herhalde?" Jisung'un buzdolabından su çıkarıp içmeden önce sorduğu soruyla başımı sağa yatırdım hafifçe.
"Jisung'la kalmama izin verir. Ama psikoloğumla kalmama izin vereceğini sanmıyorum." Suyu elinden alıp yaslandığı tezgaha koydum.
"Hyunjin'de sık sık kalıyorsun sanırım." dedi elleri belime uzanırken.
"Bazı geceler sabaha kadar video oyunları oynadığımız su götürmez bir gerçek, üzgünüm." Ellerim iki yanından tezgaha yaslandığında ona bir adım daha yaklaştım.
"Ailen biliyor mu biseksüel olduğunu?"
"Biliyorlar."
"Buna rağmen Hyunjin'de bu kadar sık kalmana izin veriyorlar." Bıkkın bir nefes vererek gözlerimi devirdim ve belimi ellerinden kurtarıp ondan ayrıldım.
"Hyunjin'i konuşmak istemiyorum. O sadece arkadaşım ve sen ona bayağı takıldın. Yeter." Masadaki telefonunu alıp mutfaktan çıktım ve salondaki L koltuğun köşesine kuruldum. Sırtım koltuğun kısa tarafına bakıyordu, bacaklarımı ise uzun kısma doğru uzatmıştım. Sıkılan her insanın yaptığı gibi Instagram'a girip doğrudan reelsler kısmına girdim.
"Üzgünüm. Biraz kıskandım sanırım." Birkaç dakika sonra arkamdan gelip yanıma uzandı. Koltuk geniş değildi, uçta durduğuna emindim. Buna rağmen sıkışmaya çalışmadım.
Elleri yavaşça belime oradan da karnıma ulaşıp beni sardığında telefonu bırakıp omzumun üzerinden ona baktım. Tuhaf hissediyorum. Jisung beni seviyordu, benim ise kafam karışıktı. Arkadaşım değildi o kesin, sadece psikoloğum hiç değildi. Tek gecelik bir ilişki imkansız bile olamayacak kadar uzaktı. Ama hoşlandığımdan da emin değildim.
Baya uzun bir süre sonra ilk defa bir araya gelmiştik. Hoşlanmam için kısa bir süreydi. O ilkokuldayken daha benden hoşlanmıştı. O yüzden onunki yeni sayılmaz. Ama ben Jisung'a karşı öyle bir duygu beslememiştim.
Aklımı karıştıran düşüncelerle Jisung'a bakarken dudaklarını dudaklarımda hissettim. Sevgili gibiydik ve bu kafam yeteri kadar karışmamış gibi biraz daha karıştırıyordu.
"Uykun gelmedi mi?" diye sorduğunda boynum ağrıdığında önüne döndüm ve evet anlamında başımı salladım.
"Uyuyalım o halde, kalk." Başka bir şey konuşmadık. Zaten Jisung'un kolları arasında başım göğsüne yaslıyken dakikalar içinde uykuya dalmıştım.
ᯓ★
"Günaydın güzelim."
"Günaydın...." dedim gözümü ovuşturarak. Gözümü açtığımda Jisung yanımda değildi ve mutfaktan çok güzel bir koku geliyordu. Yüzümü dahi yıkamadan, gözümü bile açmadan yorgun adımlarla mutfağa gitmiştim. Koku yoğunlaşmış ve bir müzik sesi işitmiştim. Artic Monkeys'den Why'd You Only Call Me When You're High'dı. Çok sevdiğim bir şarkıydı, listede karşıma çıkınca asla geçemediğim türden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
twwl (The War With Life) /Minsung
FanfictionAşamadığı yas yüzünden acı çeken Lee Minho ve onu bu saldırgan tavırlarından uzaklaştırmaya kendini adayan Psikolog Han Jisung.