Böyle bir bölüm geleceğini belirtmiştim sanırım. Belirtmediysem bile açıklayayım, bu bölüm birazdan tekrarını yazacağım sahnede Minho gururunu kenara bırakıp Felix'den özür dileseydi ne olurdu onu göreceğiz.
*İlahi bakış açısı*
"Hyung, çok acıyor mu?" Küçük oğlan abisinin elmacık kemiğine dokundurdu minik parmaklarını. "Üzgünüm. Sadece beni korumaya çalışıyordu." Hyungu gibi gördüğü kişi onu zorbaların elinden alırken küçük bir kavga başlatmıştı ve abisinin gözünün altına yumruk yemesine sebep olmuştu.
"Sorun değil Lix." Kardeşinin elini tutup diğer elinin yanına bıraktı.
"Onu çağırıp senden özür dilettireceğim, bekle!" diyerek ayaklandı ve çatı katından koşarak uzaklaştı.
Bir süre sonra Felix, elini tuttuğu Jisung'u getirdi çatıya. "Geldik hyung!" Koşarak abisinin yanına gitti. "Hala acıyor mu?" diye sordu bir eli Jisung'un elini tutarken. Jisung'un özür dilemek istemediğinin farkındaydı. Kaçmasını istemiyordu.
"Acımıyor Felix." Felix'e bakmadan gözlerini kaçırdı.
Jisung'a döndü Felix. "Özür diler misin Jisung hyung? Hyungum bana hiçbir şey yapmadı."
"Hiçbir şey yapmadı mı?" Minho'ya bakıp güldü. "Üzgünüm Lix ama ondan asla özür dilemeyeceğim."
Jisung'un dedikleriyle Felix'in yüzü düştü. Sonra da abisinin yanına eğilip yaralı kısmını öptü. "O zaman ben özür dilerim hyung." Kollarını abisini boynuna doladığında Minho Jisung'a baktı kısa bir süre.
Özür dilemeliydi. Kardeşine yapılanları görmezden geldiği için ondan özür dilemeliydi. Teşekkür etmeliydi. Kardeşine yapılanları görmezden gelmeyip onu savunduğu için Jisung'a teşekkür etmeliydi.
Boğazındaki yumruyu yok etmek istercesine yutkundu ama yumru çok geçmeden gözyaşına dönüştü. Aktı, aktı ve aktı.
"Özür dilerim... Özür dilerim kardeşim. Özür dilerim Felix." Kardeşinin zayıf omzuna yasladı başını ve gözyaşlarına izin verdi.
...
Minho bütün durumu ailesine anlattı, iki kardeş okuldan alındı ve yeni bir okula nakil oldu. Çok ısrar etti Minho Jisung'a.
"Sen de gel, lütfen. Yeni okula birlikte başlayalım nolursun..."
Jisung kabul etti. Hoşlnandığı çocuğu öylece reddedemezdi.
Jisung'un ailesi okula daha yakın bir yere taşındı; babası, annesi ve abisi işe uzak kaldıkları için evlerine yakın bir yere kendi kliniklerini açtı. Tüm hastalarıyla araları iyiydi.
...
İki yıl sonra Felix'in de ilkokulu bitti ve ortaokula başladı. Ortaokulda ilk gün, yeni arkadaşlar, yeni dostlar demekti.
"Changbin, müzik defterimi gördün mü?"
"Bunu mu diyorsun Chris?"
"Ne? Hey! Geri ver onu!"
Changbin'i kovalayan Chan, bir anda karşısına çıkan Jisung'u yere düşürdü yanlışlıkla. "Ah! Jis, iyi misi-"
"Dikkatli olamaz mısın?!" diye bağırdı Minho. Chan'ı pek sevdiği söylenmezdi.
Ama anlaşılan Chan, Felix'in hoşuna gitmişti. Bu sayede Minho da yavaş yavaş Chan'a ısınmaya başladı. Minho Chan'a ısınınca Changbin'e de kanı ısındı. O sene gelen Seungmin de aralarına katıldı. Sonraki sene Jeongin geldi, onunla birlikte eski okulundan atılan Hyunjin de ilkokul arkadaşı Minho'ya kavuştu.
Bu sekiz arkadaş birlikte büyüdü ve sonunda 24 yaşına geldiler.
"Jisung gelmiyor mu?" diye sordu Minho. Doğum günüydü bugün, ama anlaşılan o ki Jisung'un ani işi uzamıştı.
"Gelir şimdi. Başlayalım biz." Changbin parlayan gözleriyle masadaki bıçağı aldı ve pastaya uzandı.
"Jisung gelmeden o pastaya dokunursan seni pastayla birlikte keserim Changbin." Nazik dili Changbin'i ikna etti ve bıçağı geri yerine koyup yanında başkası ile mesajlaşan sevgilisi Jeongin'e baktı.
"Eee bebeğim eniştemiz eğlenceli mi bari?"
"Ne diyorsun Changbin?"
"Eniştemiz diyorum. Sevgilin buradayken mesajlaştığın eniştemiz."
Ses kaydı açıp Changbin'e gözlerini dikerek konuştu Jeongin. "Jisung hyungu bekliyoruz anne. O geldiğinde başlayacağız."
...
Jisung hızlı hızlı restorana giriş yaptı. "Ah, başladınız mı?"
"Başlamadık. Neden geç kaldın?" derken gözlerini kıstı Minho. Jisung'un elindeki çiçek sinirini biraz bozmuştu.
"Üzgünüm... Çiçekler gözüme takıldı ama çok sıra vardı. Al." Kendisine uzatılan çiçeklerke çatık kaşları düzeldi. Jisung'un yolda biriyle karşılaşıp çiçeği ondan aldığını düşünmüştü ve bu durum açıkça onun sinirini bozmuştu.
"Ah, anladım. Teşekkür ederim." Çiçeği aldı ve düşündüklerinden dolayı kendinden utanarak başını eğdi.
Jisung da yerine geçtiğinde pasta kesildi, tatlılar yendi, içkiler büyük bir keyifle içildi. Felix ve Jeongin içkiye dayanıklı olmadığından ikinci bardakta kafayı bulmuşlardı. Felix gülümseye gülümseye Hyunjin'e bakıyor, Jeongin sevgilisinin omzuna bu kadar büyük olduğu için küfür ediyordu.
"Hediyeleri verelim artık." dedi Hyunjin oflayarak ve hediyeler de sırayla açılmaya başladı.
İlk önce Hyunjin verdi hediyesini, Minho'nun sevdiği bir anime karakterinin figürüydü. Daha sonra Chan verdi, şık bir kol saatiydi. Changbin verdi hediyesini sonra, Gucci markalı tarz bir ayakkabıydı...
Sonunda hediye verme sırası Jisung'a gelmişti. Minho'nun doğum günü için kurulan grupta herkes ne aldığını yazmıştı, yani hediyeleri Minho dışında herkes biliyordu. Hyunjin çaktırmadan telefonunu çıkardı ve video çekmeye başladı.
"Aslında başta emin olamadım. Çünkü bu bir hediyeden çok bir teklif, yani hediyeyi geri çevirebilirsin. Kabul etmek zorunda değilsin." dedi Minho'nun gözlerine bakarak.
"Hadi Jisung hyung! Felsefe yapma bize!" diye bağırdı Felix. Abisinin tepkisini hemen görmek istiyordu.
Jisung hediyeyi Minho'ya uzattı, Minho ise hediyeyi gözlerini Jisung'un gözlerinden ayırmadan açtı.
Eliyle hediyeyi incelerken bunun küçük kadife dokulu bir kutu olduğunu fark etti. Aklına gelenle gözleri açıldı, kalbi hızlandı ve sonunda gözlerini etrafı kırmızı kadife kumaş ile sarılmış küçük kutuya baktı. İçini açtı hafifçe titreyen elleriyle.
"Sevgili olmadığımız için bu bir evlilik teklifi değil." dedi Jisung mahcup bir şekilde gülümserken. "O yüzden bu bir çıkma teklifi. Lee Minho, benimle çıkar mısın?"
...
O gün Minho bu çıkma teklifini büyük bir heyecanla kabul etti, asla beklemediği bir şeydi. Minho'yla Jisung sarılırken Felix kaşlarını çatmış ve Hyunjin'in yanına ulaşmıştı hızlıca. "Benim hyungumdan eksiğim ne?! Sen niye bana çıkma teklifi etmiyorsun artık?!" Kendini fazla açık ettiğini düşündü Hyunjin, anlaşılan Felix çoktan Hyunjin'in ondan hoşlandığını anlamıştı. Aynı gün Hyunjin de Felix'e çıkma teklifi etti ve artık arkadaş gruplarının hepsi çift olarak geziyordu.
ᯓ★
Bazen gurursuz olmak gerekir. Tek bir söz bile bütün geleceği değiştirebilir. Söylediklerinize dikkat edin, yaptıklarınıza dikkat edin. Gururunuzu doğru kullanın.
Emir verir gibi oldu, asla öyle değil. Tabiki, ne yapıyorsanız yapın ama bu dediklerim gerçekten geleceği etkileyen şeyler.
Başka özel bölüm yayınlayacağımı sanmıyorum yani bu fic de burada tamamen son bulmuş oluyor. Kendinize iyi bakın 👋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
twwl (The War With Life) /Minsung
FanficAşamadığı yas yüzünden acı çeken Lee Minho ve onu bu saldırgan tavırlarından uzaklaştırmaya kendini adayan Psikolog Han Jisung.