Minho, bir saat önce çıktığı merdivenleri indi. Karşısındaki araba onu ailesinin yanına, bir ortaklaşma için iki ailenin toplandığı bir restorana götürmek için bekliyordu. Siyah jipe doğru yaklaştığında şöför koltuğundan inen adam arka koltuğun kapısını açtı. Minho arabaya bindikten sonra kapıyı kapatıp kendi koltuğuna oturdu şöför.
Karanlık yolda ilerlerken camdan dışarıyı izliyordu Minho. Bir anda karanlık ara sokaktan çıkan çocuğu görünce gözlerini kocaman açtı. Araba hızlıydı, çocuk da öyle. Çok geçmeden araba bir şeye çarptı. Neye çarptığı barizdi.
Minho hızlıca kapıyı açıp arabadan indi ve arabanın önüne doğru koştu. "Jisung!" Yerde yatan bedenin başından kan akıyordu. Titreyen elleriyle bedenin başını kaldırdı.
"Bay Lee!" Şöför anında arabadan inip Minho'yu yerde yatan baygın bedenden uzaklaştırmaya çalıştı ama Minho Jisung'u bırakmamakta niyetliydi. Bu yüzden şöför Minho'yu bırakıp ambulansı aradı. Çocuğa bir şey olursa işten atılması en iyi seçenekti.
"Jisung! Uyan! Lütfen..." Kardeşinin ölümü geldi gözlerinin önüne. Gözünü kapatıp başını Jisung'un göğsüne yasladı. "Ölme..."
"Ambulans geliyor efendim, lütfen uzak durun." dedi şöför Minho'nun omzuna dokunarak. "Psikolojimizi kötü etkileyebi-"
"Sus! Susun! Hepiniz susun!" Kafasında dönen seslere bir de şöförün sesi eklenince tüm sokağı inletecek kadar sesli bağırdı.
"Boktan hataların yüzünden ileride çok kötü şeyler olacak!" Jisung'un sesi doldu kulaklarına.
"Haklıydın... Jisung haklıydı." dedi ağlayarak. Kendini salmıştı. Aynı bir yıl önce kardeşinin mezarında ağladığı günkü gibi Jisung'un baygın bedenine sarılarak ağladı.
"Kabul et artık! Felix yok, öldü!"
"Benim yüzümden..."
ᯓ★
"Ciddi bir durumu yok. Birkaç gün hastanede kalmalı sadece." dedi doktor yurt müdürüne dönerek. O sırada biraz ötelerinde Minho telefondaki annesine bağırıyordu.
"Jisung yaralı! Onun yanında kalacağım! Siktiğimin anlaşması benim umrumda bile değil!"
"Düzgün konuş Minho. Bu anlaşma çok önemli, burada olman lazım."
"Nedenmiş? Ben mi imzalayacağım anlaşmayı? 11 yaşındayım neden bu kadar önemli olsun bu anlaşma benim için?" dedi sinirle soluyarak. Annesinden cevap gelmeyince tekrar konuştu. "Burada kalacağım. Jisung uyanıp sağ salim evine gidene kadar onun yanında kalacağım. Bay Seo ihtiyaçlarımı buraya getirir."
Telefonu annesinin yüzüne kapatıp şöförüne geri uzattı ve doktorun yanına gitti. "İyi mi?"
"İyi... Siz nesi oluyorsunuz hastanın?"
"Sana ne!" Yoğun bakım kapısının karşısındaki koltuklara oturdu ve kollarını birbirine bağlayıp gözlerini kapıya odakladı.
"Kabalığı için üzgünüm..." diyerek doktor ve yurt müdürünün yanından geçti şöför. Minho'nun yanına oturup elini omzuna koydu. "Burada kalamazsınız efendim. Her hasta için bir kişinin kalmasına izin var ve o bir kişi kurallar gereği Jisung'un yurt müdürü olacak."
"Burayı satın almak için babamın adını vermem yeterli bilmiyorum farkında mısın? Jisung gidene kadar onunla burada kalacağım." Herkes biliyordu Minho'nun inadını.
"Pekala..."
ᯓ★
Bir hafta sonra Jisung sorunsuz bir şekilde hastaneden taburcu oldu. Minho, Jisung'un kendisini görmesini istemediğinden hep o uyurken yanına gitti, onunla konuştu. Bu biraz kardeşiyle konuşuyormuş gibi hissettirse de yatan beden nefes alıyordu, bu bile mutlu olmasına yeterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
twwl (The War With Life) /Minsung
FanfictionAşamadığı yas yüzünden acı çeken Lee Minho ve onu bu saldırgan tavırlarından uzaklaştırmaya kendini adayan Psikolog Han Jisung.