6. BÖLÜM

8.4K 294 46
                                    

Niyetim bu bölümü daha uzun tutmaktı ama çok çok uykum var.. Yine de boş geçmek istemedim. 

Keyifli okumalar..

Cezvedeki kahve iyice köpürünce porselen fincanlara eşit şekilde boşalttım. Tepsiye küçük bardaklarda su ve lokumda koyup hazır edince ikram etmek için mutfaktan ayrıldım. Salona geldiğimde Yahya Bey misafiriyle keyifli bir sohbet içindeydi. Müsaade isteyip kahvelerini servis ettiğimde kapıdan çıkmışken konuştuklarını duyunca biraz kenara kayıp dinlemeye çalıştım.

"Valla ne diyeyim bilemedim Hüsrev Ağa.. Senin gibi iyi insanla dünür olmayı elbette çok isterim. Ama gençlere sormadan büyük laflara girmemek lazım. Önemli olan bizlerin değil, onların gönlünün olması."

Dudaklarımı stresle dişledim. Bahsettikleri gençler kimdi? Hüsrev Ağa'nın tıpkı Yahya Bey gibi oğlu ve kızı vardı. Hangisi için dünürlük etmeye gelmişti.. Kız tarafının damada talip olacak hali yoktu ya, Yaman için gelmemişti değil mi? Ama öbür yandan.. Hüsrev Ağa'nın oğlu deli dumrulun biriydi! Yahya Bey'in kızını oğluna istemeye cesaret edemezdi, çünkü bilirdi vermeyeceğini.. Besbelli Yaman için gelmişti bu adam..

Ya bu evliliği Yaman kabul ederse.. Napardım o zaman.. Su gibi, dillere destan bir kızdı Hüsrev Ağa'nın kızı.. Yaman onu geri çevirmezdi. Hem güzel, hem görgülü, hem de zengin.. Dengi dengineydi.. Merdivendeki ayak sesini duyup da ayılmasam şuracıkta oturur ağlardım. Öyle zoruma gitmişti bu evlilik. İki gece önce ben onun yanında, kollarında, yatağındaydım.. Daha paylaşacak çok şeyimiz vardı.

Kafam allak bullak olmuş şekilde indim mutfağa. Ne düşüneceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. Elim kolum bağlanmıştı sanki..

"Ahu? Kıyafetlerin falan hazır di mi? Bak Nükhet Hanım izin verdi, sen benim yanımda ol. Mutfağı bırak bu günlük."

Akşama konağın arka bahçesinde Zühre'nin kınası vardı. İlginç bir şekilde Nükhet Hanım kendiliğinden bir incelikte bulunup Zühre'ye arkada kına eğlentisi yapmasını söylemişti. E bütün Çukurova'da hava bin beş yüz tabi.. Bize de izin vermişti, mutfağa diğer kadınlar bakacaktı. Bize gönlümüzce eğlenmemizi söylemişti, tabii ben de eğlenecek çok yürek kalmıştı ya!

"Hazır hazır, meraklanma. Birazdan bir su dökünüp hazırlanırım."

"E hadi oyalanma. Bak sen gelinin kız kardeşi sayılırsın.."

Gülümseyerek sarıldım ona.

"Öyleyim tabii."

Zühre'nin gönlünü kırmamak için yüzüme mutluluktan bir maske geçirip hazırlandım. Yoğun dalgalı saçlarımı iyice kabartıp önlerimi tepeden hafifçe tutturdum. Kalın askılı, dizlerimin altında biten dar kesim mor elbiseyi üstüme giyindim. Derin bir V dekoltesi vardı. Dekolteden başlayıp askıların çevresini saran siyah dantel işlemesi vardı. Annemin kızlığından kalma inci kolyeyi boynuma takıp abartılı olmayan bir makyaj yaptım. Güzeldim.. Bakıp da özenilecek kadar güzeldim. Ama beş para etmezdi, insanın bahtı güzel olsundu.

Şehir kulübündeki estetikli zengin karılarını götümde don diye sallardım ya.. İşte bana onların donlarını yıkamak düşüyordu.

"Ahu! Valla yamacıma girme fazla, millet seni gelince sanacak.. Gölgeleme beni..!"

Sözleri espriliydi. "Deli.." diyerek gülümsedim.

Gelin havası diye bir şey vardı. Üstüne kaftanını geçirdim mi benim diyen güzeller bile sönük kalırdı bence yanında.

"Nurten! İster misin bir kızı veriyüz derken Ahu'yu da baş göz ediyük?"

Abdi abinin sözleriyle gülümsedim. Bir çatı altında yaşayınca bizi kendi kızları, kız kardeşleri gibi sahiplenmişlerdi. Zühre de en az kendi anne babası kadar emekleri vardı.

AHUGÜL / TEHLİKELİ CAZİBEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin