29.Bölüm

4.1K 213 4
                                    

Keyifli Okumalar! :)

Berrin Hanım'dan

''Gülistan!'' diye seslendim.

Islak ellerini önlüğüne sürerek salona gelip ''Buyurun Berrin Hanım,'' diye cevap verdi.

''Evi köşe bucak temizleyip, süsle yarın yılbaşına giriyoruz biliyorsun. Fazlaca davetli olacak, ha bir de Emir'e de haber ver arkadaşlarını getirsin'' dediğimde anlamışçasına başını salladı.

''Peki, Berrin Hanım,'' dedi. ''Başka bir isteğiniz var mı?''

''Yok, gidebilirsin'' Koltuğa geçmeden tekrar Gülistan'a dönüp konuştum. ''Miray'da gelsin''

Gülistan gülümsemeye çalışarak ''Yok, Berrin Hanım, Miray uyum sağlayamaz, hem ne işi var onun'' dediği sıralarda biraz daha konuşacakken lafını kestim.

''Gülistan!'' dedim uyarıcı bir sesle. ''Bu arada Eda, odasında mı?''

''Evet, odasında Berrin Hanım'' dedi az önce ki konuşmadan hoşnut olmayarak.

''Pekala, sen işine dönebilirsin'' dedim ve ince topuklularımın sesiyle Eda'nın kapısını yavaşça araladım. Her zaman ki kitaplarının arasına gömülmüş dikkatle sayfalara bakıyordu.

''Canım,'' dedim sevimli olmaya çalışarak. ''Ne yapıyorsun?''

Cevap vermeye dahi tenezzül etmeden bana kısa ve soğuk bir bakış atıp tekrar kitaplarına döndü. ''Gerçekten konuşmayacak mısın? Önceden gülmezdin, şimdi de konuşamıyor musun?'' deyip gözlerimi kıstım.

Sinirlenmiştim. Ben yıllarca çocuklarıma iyi bir hayat sunmaya çalışmıştım, adi babaları gibi ortada bırakıp gitmemiştim. Ama bana karşı takındıkları tavır, ruh halimi yerle bir ediyordu.

Eda'nın başına gelenler kötü şeylerdi. Korkmuştu, ürkmüştü. Eskiden de aramız iyi değildi fakat, başına gelenlerden sonra Emir'de Eda'da bambaşka olmuşlardı.

''Sen ve Emir,'' dedim tekrar sinirle. ''Gerçekten beni hiç sevmeyecek misiniz?''

''Eda'm, sarı saçlım, deniz gözlüm... Her ne kadar size vakit ayıramasam da bir anne çocuğunu sevmez mi?'' dedim gözlerim nemlenerek. Beni kötü biliyorlardı. ''Sen benim biricik kızımsın!''

Bu kez konuşmaya tenezzül edip ''Ama bizim senden istediğimiz para değil sevgiydi anne'' dedi.

Kalbim parçalara ayrılmıştı adeta. Oturduğum sandalyeden hışımla kalkıp bağırmaya başladım. ''Lanet olsun, benim sizin için çabaladıklarım bir hiç mi? Hı?''

Kolumda bir baskı hissetim. Emir! Yakışıklı, bana karşı soğuk oğlum.

''Yeter anne, sus! Eda'yı korkutuyorsun'' dediğinde Eda'ya baktım. Kafasını kollarının arasına alırken gerçekten korkuyordu. ''Şimdi defol git. Sen nasıl bir annesin?''

Canım acımıştı. Benim oğlum, benim evladım, benim anneliğimi sorguluyordu. Bana defol git diyordu. Beni sevmiyorlardı. Yavaşça kollarının arasından kurtulup, Eda'ya yaklaştım. Beni görünce daha çok kapanırken, ağzımdan bir hıçkırık ağzımdan kaçtı. ''Kızım?''

Cevap vermeyince koşar adım odadan çıktım. Acınacak haldeydim. Lanet olsun! Ben nasıl bir anneydim? Yıllarca çocuklarını umursamayan...

Eda'dan

Korkuyordum, o adamların bana bağırışları aklıma geliyordu. Kollarımla başımı kapadım. Sonra bir kız sesi duydum. ''Eda? Eda?''

Rahatlatıcı bir sesti. ''Kendine gel tatlım, bak kimse yok. Sadece sen ve ben varız.''

ELMA ÇEKİRDEĞİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin