16.Bölüm

6.2K 251 9
                                    

Multimedya - Eski sevgili - Semih (fazla mı yakışıklı ne :D )

Keyifli Okumalar! :)

Hatırlatma: Kendimi dışarı attığımda gördüğüm manzara ise hiç iç açıcı değildi... Kalbim sıkışıyor, bin bir parçaya bölünüyordu.

''Se-semih?'' diye kekeleyerek konuştuğumda şaşkınlıktan gözlerim yerinden çıkacak gibiydi.

''Zeynep...'' Semih'in sesi kulaklarımı tırmalarken hala neler olduğunun farkında bile değildim. Sanki bedenim ruhumda değil ve sanki biri içimde beni etkisiz bırakıyordu. Çünkü az sonra yanıma koşar adım gelip yanımda duran ve bana ''Zeynep iyi misin?'' diye seslenen Emir'e cevap bile veremiyordum.

Onca zamandan sonra ne cüretle karşıma çıkardı... Hangi yüzle karşımda dikilirdi...

Gözlerimi baktığım tek noktadan yere çekip birkaç kez kırpıştırdım ve dişlerimi sıktım.

''Sen hangi yüzle karşıma dikilirsin?'' diye dişlerimin arasından tısladım.

''Ben... Özür dilerim...'' demesi daha çok sinirlendirişti.

''Hah! Özür ha!'' diye alayla bağırdığım da birkaç göz üzerimize yönelmişti.

Semih... Onca olandan sonra karşımda dikilme cesaretini buluyorsa sonucuna da katlanacaktı. Sabrımı sınıyordu resmen. Buse ile yaptıklarından sonra beni hayata, insanlara küstürmenin bir sonucu olmalı.

''Zeynep, bak... Ben pişman oldum'' dediğinde bana yaklaşmaya başlamıştı.

''Dur Orada!'' diye bağırdım. ''Son pişmanlık fayda etmiyor Semih''

''Bak... Tamam çok hata yaptım ama telafi edebilirim. Çünkü ben seni özledim, gülüşünü...'' dediğinde lafını kestim kolundan tutup daha fazla rezil olmamak adına onu daha sakin bir yere çektim.

''Sakın... sakın bana geçmiş yıllardaki yalanlarını yine saçmalama'' dediğimde kaşlarını çattı.

''Yalan söylemiyorum ve ben seni gerçekten özledim. Hem pişmanım diyorum sana bir şans ver inan pişman olmayacaksın'' dediğinde alayla güldüm ve sonra hemen ciddileşip ''Buse ile aranız mı bozuldu'' diye sordum.

''Zeynep...'' sesi daha çok uyarır gibiydi.

''Ne Zeynep ne? Adımı mı ezberliyorsun? Söylesene... Beni bu hale düşürdüğünüze memnun musunuz?'' diye sorduğumda başını eğdi. Eğmesi de gerekiyordu zaten.

''O haltı yiyebiliyorsan utanmamasını da bileceksin. Öyle değil mi Semih?'' dediğimde gözlerini etrafta dolaştırdığında bende kafamı yukarı kaldırıp sonra tekrar yüzüne çevirdim ve konuşmaya başladım.

''Ne kadar acı çektim biliyor musun? Etrafımdaki herkesin bana oyunlar oynadığını sanmak, güvenememek... Her şeyi biliyordun sen Semih... Babamı... Ruh halimi... Buna rağmen beni kandırdın... Hem de tek başına da değil...'' dediğimde gözlerimden yaşlar süzülmüştü. Hani ben güçlüydüm hani kimsenin yanında ağlamazdım. Yüzüne iğrenircesine baktım. Arkamı dönüp tam adım atmıştım ki beni kolumdan tutunca kafamı arkaya çevirip bir kolunu bir suratına baktım. Yüzünde pişmanlık vardı ama son pişmanlık fayda etmezdi.

Kolumu elinden kurtarıp tekrar yürüyeceğim sırada beni tekrar yakalayıp arkamdan sarıldı ve ''pişmanım'' dedi. Ben kollarından kurtulmaya çalıştıkça o da çok sıkıyordu.

''Bırak beni...'' dedim kurtulmaya çalışarak ve aynı zamanda gözyaşlarımı silerek ama beni umursamıyordu. ''Semih bırak beni'' ama hala bırakmıyordu.

ELMA ÇEKİRDEĞİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin