36.Bölüm

3.9K 199 3
                                    

Şarkı= İlyas Yalçıntaş-Çok yalnızım

Keyifli Okumalar! :)

Zeynep'ten

-Kamp Günü-

Emir, yorgunlukla uykuya dalarken ben ne yaparsam yapayım uykum gelmiyordu. Biraz hava almak için kendimi çadırın dışına attım ve yavaşça yere çöküp elime bir çubuk aldım. Sol kolumu dizimin üzerine koyup başımı da koluma dayayıp taşlı toprakta birbirinden farklı desenler çizmeye başladım. Emir ile tanıştığımız ilk günden şimdiki geldiğimiz zamana baktım. Onunlayken, hiçbir şey önemli değildi. Ne annem ne babam ne de Semih... O hayatımı baştan aşağıya değiştirmişti. Düşüncelerimi bölen ağzımı kapatan el olmuştu. Beni hızla ayağa kaldırıp geri geri yürütmeye başladı. Kısa süre içinde bir arabaya bindirildim.

İkinci kez kaçırılıyordum ve bu kez bayıltılmıyordum. Gülmek istedim o an. İçimde bulunduğum ana inat gülmek istedim. Yine amcamın kaçırdığına neredeyse emindim. Hala Emir ile beni ayıramayacağını, ne yaparsa yapsın bizi yıkamayacağını bir türlü anlamadığını düşündüm. Kolumu sıkan takım elbiseli soğuk adamdan kolumu kurtarmaya çalıştım. ''Bırak, kaçacak yerim yok zaten!'' dedim hırsla. Elini yavaşça gevşetti ve sonunda kolumu bıraktı.

''Amcam mı kaçırttı beni. Yine onun adamlarından biri misiniz? Eğer öyleyse-'' Sözümü kesen geniş arabada, karşımdaki koltuğa oturan orta yaşlarının sonundaki adam oldu. Saçları kırlaşmış ve yaşı nereden baksan, 50 üstü gözüküyordu.

''Eğer öyleyse ne yapacaksınız küçük hanım?'' Alayla güldüm ve kollarımı önümde çapraz yapıp öne eğildim.

''Bu kez elim kolum bağlı durmayacağım.''

''Ovv,'' dedi dudağının bir kenarını alayla yukarı kaldırırken. ''İki kan bağı birbirine düşman.'' Adam ne yaparsa yapsın gülmek yakışmıyor ve yüzü ciddiliğe kayıyordu. O da kollarını önünde birleştirip öne eğildi ve devam etti. ''Bu tabiî ki işime yarar, Zeynep Akgül.''

Adam, parmağını şaklattı ve bir adam yanımıza gelip elindeki dosyayı adamın eline verdi.

''Zeynep Akgül, 21 yaşında, İşletme öğrencisi. Baba Adı, Hasan'' duraksadı. ''Hmm kafa karıştırıcı.'' Kaşlarımı çattım. Ne saçmalıyordu bu adam böyle. ''Anne Adı, Ayla. Ve... Üç kardeşler...'' Yine duraksadı ve tek kaşını kaldırıp devam etti. ''Bu da kafa karıştırıcı.''

''Ne saçmalıyorsun sen?'' dedim gözlerimi kısarak. Adamın yüzü gerildi fakat renk vermeden devam etti.

''Öncelikle ben, gayri resmi konuşabileceğin biri değilim. İkincisi... 5 dakika sonra ne saçmaladığımı öğreneceksin. Tabi, bu senin için nasıl bi yıkım olur bilemem.''

Bu adamın, amcamın adamı olduğunu düşünmekte hata etmiştim. Başıma neler geleceğini de henüz kestiremiyordum. Bir anda ürperdim ve vücudumdan küçük bir titreme geçip gitti. ''Kimsin sen?'' dedim sakince.

''Kimin ben, hmm...'' duraksadı ve gözlerini arabanın tavanına çevirip düşünür gibi yaptıktan sonra tekrar bana döndü. ''Uzak durman kişi?'' Benimle dalga geçiyordu.

Elini tekrar şıklattı ve araba çalışıp hareket etmeye başladı. ''Kurtarsın bakalım seni babacığın.'' Fısıltıyla söylediği şey kafamda birden fazla sahne geçirmeme neden oldu. Babam ve beni kurtarmak... Belki biraz parayla...

Yaklaşık 10 dakika sonra geldiğimiz bir ofis, beni şaşırtmıştı. Hangi insan kaçırdığı kişiyi bir ofise getirirdi. Filmlerdeki gibi terk edilmiş bir binaya, eski bir fabrikaya getirilmem gerekiyordu. Arabadan yine zorla indirildim ve koluma yine iki iri yarı adam yapıştı.

ELMA ÇEKİRDEĞİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin