yirmi üç

155 13 100
                                    

29 Aralık, 2024

seni gördüğüm ilk gün gibi,

gözünü kapat ve öp beni.

ִִ ࣪𖤐

gördüğü tanıdık yüzle telefonu cebine koyup ona doğru ilerledi Gökalp. oturduğu sandalyede dalgın bakışlarla etrafı inceliyordu sarışın çocuk. gözleri ağlamaktan şişip kızarmıştı. tatlı çocuğun bu hali içinde derin hüzüne sebep olurken karşısında durdu dalgın bedenin.

onu görmesiyle Kutay sevinçle yerinden kalktı ve boynuna sarıldı siyah saçlının. Gökalpta anında onun beline sarılırken yüzünde bir gülümseme belirmişti. kokusunu içine çekerken alkol kokusunun onun mis kokusunun önüne geçmesini sevmemişti Gökalp. hemde hiç sevmemişti.

"geldin." sevinçle mırıldandı yüzünü Gökalp'ın boynuna gizleyen sarışın. "elbette geldim, şüphen mi vardı?" aynı tonda cevap verdi yanağını yumuşak saçlara sürterken.

sarışın tavşan cevap vermezken Gökalp bedenlerini ayırdı. hızla bu alkol kokan mekandan ayrılmak istiyordu. ayrıca dışarıda onları bekleyen bir taksi vardı.

bu yüzden Kutay'ı sırtından destekleyerek yürümesini sağladı. mekandan çıkarlarken birkaç kişinin garip bakışlarına 'ne bakıyon amk' bakışıyla cevap vermişti. taksinin kapısını açıp Kutay'ın yerleşmesini sağladıktan sonra kendisi de koltuğa oturdu.

"abi kusura bakma ya geciktik biraz." taksici amcayla dikiz aynasından göz teması kurarak mahcup şekilde konuştu Gökalp. adam kafasını sorun değil dercesine salladıktan sonra bakışlarını yeniden Kutay'a çevirdi.

fakat ona hayran hayran bakan kahveleri görmeyi beklemiyordu elbette. Kutay yana kayarak Gökalp'ın dibinde oturdu. bu sırada taksici amca konuşmaya başladı. "yav oğlum sen nerelisin? yüzden pek türk gibi durmuyon."

"abi benim annem yunan. o da karışık aslında ya, biraz italyanlıkta var arada." adam he gibisinden bir nidayla cevaplarken Kutay kafasını Gökalp'ın omzuna yaslamıştı. siyah saçlının içi sevgiyle doldu buna karşın. eğer ki şuan takside olmasalardı, sıkı sıkı öperdi o bal yanaklarından. içi içine sığmıyordu, resmen bebek gibi sevmek istiyordu sarışını.

on beş dakika böylece taksici amca ve Gökalp'ın konuşmalarıyla geçerken Kutay mayışmış, neredeyse uyuyacak raddeye gelmişti. siyah saçlı çocuk zorda olsa onu taksiden çıkarınca eliyle belinden destekleyerek yurda kadar ilerlemişlerdi.

Gökalp içinden yurtta sorun çıkmasın diye dua ederken odaya gelip çıkmışlardı sonunda hiç kimseye yakalanmadan. saatin gece bir olmasına rağmen hemde. bu günün şanslı günü olduğunu düşündü Gökalp.

Kutay'ın kapıdan içeri geçmesiyle ağzını tutması ve öğürmesi aynı anda oldu. Gökalp onun kusacağını anladığında kolundan tutarak banyoya çekiştirdi hemen.

banyoya girince klozete yaklaşarak kusmaya başladı sarışın çocuk. Gökalp midesinin bulanmaması için bakmazken bir yandan Kutay'ın saçlarını yüzünden çekiyordu çocuğun rahat etmesi için.

"ne diye bu kadar içtin ki? kim bilir ne içmişsindir bu hale düşecek. kendini hiç düşünmüyorsun." sarışın sonunda kusmayı bitirdiğinde doğrulup sifonu çekti.

kendine biraz gelmiş gibiydi ama hala yerinde doğru düzgün kalamıyordu. suratı bembeyaz kesilmişti kustuğu için. Gökalp sinirle söylenerek çocuğun yüzünü yıkadı kendine gelmesi için.

Kutay'ın kafası biraz olsun açılırken utanıyordu şimdi. "sen çık istersen. ben dişimi falan fırçalayacağım." siyah saçlı çocuk anlayışla kafası salladı ve banyodan çıktı.

ben biraz sen hastası | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin