Tüm gün boyunca sağda solda gezinip fotoğraf çekinmiştik. Hoşuma gittiğini inkar edecek değildim. Bugün hayatımın en garip günüydü. İlk başta korkmuştum sonra heyecanlanmıştım ardından utanıp mutlu olmuştum. Şuan ise eğleniyordum. Anahtarı gizlice aşırma planlarım ise şimdilik suya düşmüş gibiydi çünkü cebinde veya elinde anahtara dair hiçbir şey görememiştim. Belki arabasında olabilirdi ama arabasına nasıl izinsiz gireceğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Güneş yavaşça batmaya başlamış tüm gökyüzünü kısa bir süreliğine de olsa turuncu bir cennete dönüştürmüştü. Yemek yedikten sonra nehir kenarına gelmiştik ve ben bu manzarayı sesimi bile çıkarmadan izlemeye başlamıştım.
"Chanyeol. Günün en çok hangi vaktini seversin?"tabi ki sessiz kalamayıp gökyüzüne bakarken cevap beklemeksizin sormuştum.
"Geceleri. Sabaha karşı olan vakti. Herkes uyurken dünya daha ilgi çekici bence." Basitçe cevap verirken tekrar konuştu. "Sen?"
"Sabahları. Her sabah yeni bir başlangıç için idealdir. Kullanıp kullanmamak bizim elimizde."
"Benimle yeni bir başlangıç yapmak istemezsin Baekhyun." İşte yine başlıyorduk. Sert bir hareketle suratına baktım.
"O zaman neden buradayız? Beraber vakit geçirip bir şeyler yapıyoruz. Seninle olmanın tehlikeli olduğunun farkındayım fakat madem benimle olmak istemiyorsun ki bende istemiyorum, neden reddetmek yerine kabul ettin. Artık geri dönemeyeceğimizin farkındasın değil mi?" derin bir nefes aldı. Sakinlikle cevap vermek niyetinde gibiydi.
"O resimleri görünce sinirime hakim olamadım. Luhan benim hayatımda ki en berbat şeyleri başlattı. Onu ne olursa olsun affedebileceğimi sanmıyorum." Şu intikam meselesi beni delirtiyordu.
"Ne olduğunu anlatabilir misin lütfen? Çünkü tüm olaylara üçüncü kişi olarak yaklaşmaktan bıktım."
"Bunların içine sürüklenmemeyi tercih edersin." Tüm konuşma bu kadardı ama farkında değildi ki ben çoktan dahil olmuştum bu işe.
"Arabada cüzdanımı unuttum anahtarı verebilir misin?" daha demin ki konuyu unutmuş gibi sormuştum. Yerse arabada ufak bir arama yapabilirdim. Cebinden arabanın anahtarını çıkarıp uzattı. Bu kadar kolay olmasını beklemiyordum açıkçası ama anahtarı hızla elinden kapıp hızlı adımlarla geriye doğru ilerlemeye başladım. Araba görüş alanıma girdiğinde ise artık koşuyordum. Hızla kilitleri açıp yolcu koltuğundan ufak gözleri aramaya başladım. Torpido gözünü açtığımda ise bolca kağıtla karşılaşmıştım. Arabadan dışarı göz atarak tüm kağıtları dışarı çıkardım. İşte orda en dipte bir anahtar vardı. Aslında bir sürü anahtar vardı ve hangisinin evinin olduğunu anlamak zordu. Tüm anahtarları alıp çantamdan getirdiğim süngeri çıkardım ve anahtarın izini çıkarmak için sertçe bastırdım. Sadece üç tanesinin izini alabilmiştim. Geriye kalan iki anahtarın evinin olmaması umuduyla anahtarı geri yerine koydum ve kağıtlara döndüm. Daha çok arabayla ilgili evraklara benziyordu. Birkaç tanesini atladıktan sonra bir gazete sayfası dikkatimi çekti. Elime alıp okuyacaktım ancak yürüyüş yolunun ucundan Chanyeol'ün buraya doğru gelmeye başladığını gördüm. Hızla telefonumdan resmini çekip tüm kağıtları yerine ilk olduğu haliyle koydum. Çantamdan cüzdanımı çıkarıp arabadan indim ve kilitledim. Arabanın kaputuna yaslanıp bana doğru gelmekte olan Chanyeol'ü beklemeye başladım.
"Artık gidelim." Kafamı onaylar gibi sallayarak anahtarı ona fırlattım. Mükemmel bir refleksle havada kapmıştı. Şuan aşırı seksi duruyordu. Kalbimin derinliklerinden kollarıma kadar inen sıcaklıkla irkildim. Kesinlikle böyle bir şey olmayacaktı. Beni hava karardığında eve bırakmıştı. Bir görüşürüz Baekhyun öpücüğü beklemediğimi söyleyemem ama böylesi daha iyiydi. Kafamı karıştırmadan işime odaklanabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Love
FanficHer zaman sakin bir hayatım olmasını istemiştim. Beladan uzak, üzüntülerin yanına bile yaklaşamayacağım bir hayattı tek istediğim. Bir gün. Sadece bir gün bütün bu hayallerimi kumdan kale gibi rüzgarla savurmuştu. Acımasız dalgalar defalarca vurmuş...