*Baekhyun'un Chanyeol'ün evine girdiği günden sonraki sabah*
Chanyeol dün geç saatlere kadar genel merkezde patronuna yardım etmişti. Bazı teslimatların yapılamaması yaşlı herifi olduğundan daha fazla sinirli hale getirmişti. Genç adam hala nasıl sabredebildiğine şaşıyordu. Kore'ye geldiğinden beri bu mertebeye gelmek için çok çalışmıştı ama işini yaparken bu herife sadık davrandığı her an saçlarını yolası geliyordu. Birde Jongin problemi vardı. Chanyeol'ün sürekli takıldığı barda barmen olarak işe başlaması kesinlikle tesadüf değildi. Yaşlı adam aptal değildi Chanyeol'den şüphelenmiş olmalı ki çaylağı onun peşine takmıştı.
Ama bunun gerçek bir tehdit olduğunu sanmıyordu Chanyeol. Ciddi anlamda tehdit etseydi bunu Chanyeol kesinlikle fark edemezdi. Gizli saklı işi hallederdi patronu. Daha çok gözdağı gibiydi.
"Bana ihanet edersen doğduğuna pişman ederim." tarzı bir gözdağı. Yaşlı adamın bunu dediğini hayal etti ve yüzünü buruşturdu. Sabah kalkar kalkmaz aklına gelen şeyler kesinlikle mide bulandırıcıydı. Uzun süredir sabah gözünü açtığında mutlu olduğunu hatırlamıyordu. Her zaman yapması gereken bir iş, alması gereken bir intikam vardı. Unutmaması gereken bir geçmiş ve kişiler vardı. Olaylar vardı.Ama biraz düşününce birkaç kez endişe duymadan başlamıştı güne. İlkini düşündü. Evine Baekhyun'u aldığı zamandı. Kafasına aldığı darbe yüzünden önünde yığılıp kalmıştı. Onu orada bırakması Baekhyun'un ilerde Chanyeol'ün kim olduğunu zaman daha fazla nefret etmesine neden olurdu ve Chanyeol kesinlikle bunu istememişti.
O sabah kalktığında salonundaki oturmak için rahat ama uyumak için kesinlikle işkence verici koltuğu yüzünden her yeri tutulmuştu. Ama bunu pek düşünmemişti çünkü yatağında yatan kişi için bir şeyler yapmak istiyordu. Onunla evlenmeyecekti ama kötü davranmak için bir nedeni de yoktu. Güzelce kahvaltı hazırlayıp uyanmasını beklemişti. Tabi daha sonra yatağın kenarına düşen zarfı gördüğünde tüm huzuru kaçmıştı.
İkinci sabahı düşünmeye başladı. O gün erkenden Bayan Byun, müstakbel kayınvalidesi, arayıp Baekhyun'la buluşup buluşamayacağını sormuştu. Uykusundan uyandıran telefonlar genelde kötü haberlerle dolu olurdu ancak bu onu iyi hissettirmişti. Bazen bundan sonra mutlu olabileceğini düşünüyordu. O gün bolca düşünmüştü. Baekhyun'la beraber olduğunda, yanında sevgilisi gibi durduğunda mutlu olabileceğini hissetmişti. Ve nedense Baekhyun ona her yakın olduğunda ne yapacağını şaşırıp eli ayağına dolaşmıştı.
Chanyeol daha riskli işlere bulaşmıştı. Defalarca yakalanma eşiğine gelmişti ama hiçbirinde bu kadar paniklediğini hatırlamıyordu.
En yakın arkadaşının ölümünü öğrendiği zaman hariç...
Huzurlu düşünceleri yerini en kötü acılara bırakırken Chanyeol derin bir nefes alarak gür saçlarını karıştırdı. Yatağından sürüklenerek kalktı ve mutfağa gidip su kaynattı. Zihnini açmak için en acısından kahve yaptı. Buna şuan çok ihtiyacı vardı. Geçen sefer Baekhyun'un oturduğu sandalyeye oturarak kahvesini yudumladı. Az kalmıştı. Asıl teslimatın yapılmasına çok az kalmıştı. Biraz daha dayanıp işi kökünden kurutacaktı. Eğer hala hayatta kalırsa huzura erebilirdi ama buna kesinlikle bel bağlamamıştı.
Kahvesini bitirdikten sonra cep telefonunu alıp hızlı aramadan Kyungsoo'yu aradı. İkinci çalışta açıldı.
"Alo? Çok geç kalkmışsın bakıyorum." Saatin erken olmasına iğneleyerek vurgu yapmıştı.
"Kyungsoo bugün akşam bir işin var mı?" Hatta biraz duraklama oldu.
"Hayır. Sorun ne?" Chanyeol genelde durduk yere bir istekte bulunmazdı. Hem de plansız bir istekte. Bu genç adamı biraz endişelendirmişti.
"Jongin'i biliyorsun değil mi? Yeni çaylak. Sana bahsetmiştim."
"Evet biliyorum. Bizim mekanda işe başladığından beri işlerde aşırı bir artış var. Gay bar olursak şaşırmam." Güldü. Barın sahibiyle ortak olduğu için Jongin'i elbette tanıyordu Kyungsoo. Orada neden işe başladığını da az çok tahmin edebiliyordu.
"Seni tanımıyor değil mi? Onunla yakınlaşmanı istiyorum. Nasıl yapacağını sana bırakıyorum. O herife güvenmiyorum."
"Halloldu bil. Ayrıca sen o herife değil patron bozuntusuna güvenmediğin için böyle paranoyaksın. Gerçi haksız olduğunu söyleyemem. Şimdi rahat bırak beni. Yastığıma dönmek istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Love
Fiksi PenggemarHer zaman sakin bir hayatım olmasını istemiştim. Beladan uzak, üzüntülerin yanına bile yaklaşamayacağım bir hayattı tek istediğim. Bir gün. Sadece bir gün bütün bu hayallerimi kumdan kale gibi rüzgarla savurmuştu. Acımasız dalgalar defalarca vurmuş...