Gözlerimi açtığım da karanık bir yerdeydim. Aşırı derece karanlık olan bir yerde ne işim var benim ? Ellerim ile nerede olduğumu bilmek için araştırma yapmaya başladım. Ama hiç bir şey bulamadım. Neden buradaydım ? Ve en önemlisi beni kim kaçırmıştı ? Ne olduğunu anlamadan ışıklar açıldı. Sanki benim kendime gelmemi bekliyorlarmış gibi. O sıra uzun süredir karanlıkta kaldığımı hissettim. Işığın açılması ile gözlerimin yanması bir olmuştu. Evet gözlerim acıyordu. Belki de biraz korkuyordum. Ama ne olursa olsun bunu karşımdaki kişiye belli etmemem lazımdı.
'' Nerede olduğunu merak ediyorsun değil mi ? '' diye gelen tanımadığım sesin nereden geldiğine baktım. Ama bulamadım. Sorduğu soruya sadece kafa salladım.
" Bana kafa sallamayı kes ve cevap ver! " diye bağırdı.
" Benden ne istiyorsun ? " diye kekeledim elimde olmadan. Gerçekten çok garip istemediğiniz herşeyin sizden habersiz olması.
" Seni " dedi. Soğuk bir ses ile şaşkın bir şekilde kala kalmıştım. Madem beni istiyor neden beni kaçırıyor ? Kaçırmasını geçtim niye karşıma çıkmıyor ? Adam gibi çıksın karşıma belki bende ona karşı bişeyler hissederim. Üzgünüm hormonlarım berbat durumda özel günüm yakın sanırım. Neyse
" Sen kafayı mı yedin bu bahane için biri mi kaçırılır ? " diye bağırdım. Depo gibi bir yerde olduğumuz için bağırışım gene bana geri döndü. Uzun süre ses gelmeyince konuşmaya devam ettim.
" Bende öyle düşünmüştüm " dedim. Ses gelmeyince hemen gözlerimi kapattım. Bayılmış taklidi yapıyorum. Bir süre seslendikten sonra çevap alamayınca kafayı yemiş gibiydi. Kapı sesi duyduğumda istediğime ulaştım. Yanıma gelip beni sarsmaya başlamıştı. Filorida'da aldığım kickboks eğitiminin verdiği güç ile gözüm kapalı bir şekilde yumruk attım. Acı ile kıvranan sesi duyunca zaferle gözlerimi açtım. Karşımda ki yüz ile şok olmuştum. Ne yani beni kaçıran Justin mi ?Justinin ağzından
Araba ile gezmeye devam ederken bir yerde durdum. Cep telefonumu çıkartıp Vanessa'ya mesaj attım. Benim olduğumu anlamış hemen mesaj attı.
Kimden: Küçük Bela
Sen olduğunu biliyorum bana bir daha mesaj atma Bay Bieber!
Kime: Küçük bela
Görüşücez
Diye mesaj attıktan sonra hemen ardından onun evine doğru sürmeye başladım. On beş dakikanın ardından sonunda Vanessa'nın evine geldim. En güzeli de kapının önünde saklanabileceğim bir ağaç var. Hemen zili çalıp ağacın arkasına saklandım. Tam tahmin ettiğim gibi meraklı olduğu için kapıyı açtı. Kapıyı açmakla kalmayıp bahçeye doğru ilerledi bende arkasından gidip onu bayılttım. Zayıf bedenini taşımam zor olmamıştı. Hatta ortalıkta kimse olmadığı için beni fark eden bile olmamıştı. Onu arabamın arka koltuğuna yatırıp eski depoya götürdüm. Depo da ki bir odaya koyup onu izlemeye başladım. Korkması için oda karanlıktı. O kendine gelir gelmez ışığı açıp onunla konuşmaya başladım. Başta hiç cevap vermemişti. Sinirle bağırınca cevap vermek zorunda kaldı ve cevap verdi konuşma bittikten sonra ne olduğunu anlamadığım anda o bayıldı. O kadar çok korkmuştum ki hemen kendimi o oda da Vanessa'nın kollarından tutup sallarken buldum kendimi. Anlamadığım bir anda burnumda hissettiğim acı ile yerde acı ile kıvranıyordum. Vanessa gözlerini açıp onu kaçıranın ben olduğumu öğrenince şoka girmişti. Ben ise hala bu kadar sert nasıl vurabildiğini anlamamıştım.
" Sen sen ne hakla beni kaçırırsın. " Diye bağırdı. Koskoca depoda sesi yankılanarak tekrar bana döndü.
" Vannessa lütfen dinle beni " diye yalvaran bir ses tonu ile konuşmuştum. Hey sana neler oluyor Bay Bieber kendine gelmen gerekiyor.
" Seni neden dinleyeceğim ha söyle bana sen kimsin ki ha ? " Diye tısladı. Haklıydı belki ben kimdim ki onun için hiç kimseyim.
" Haklısın senin için hiç bir şey ifade etmiyorum ama sen benim için değerlisin. " Diye bağırdım. Onun bir şey demesini beklemeden çıkıp gittim şimdi işte tam zamanı yarışacaktım. Cep telefonumu çıkartıp bahisçiye deponun adresini attım.
" Yarış için mükemmel bir alan dostum" kısa sürede cevap geldi.
" Seni hafife almışım Adamım " Beş dakika içinde depodaydı. Yarış için başlangıç çizgisine ilerledim. Anlamadığım bir anda kapı açıldı. Yan koltuğa Vanessa oturdu. Ona sen ne yapıyorsun bakışlarımı attım.
" Ne kadar tehlikeli olduğu umrunda değil Bay Bieber sen benim için değerlisin " dedi ve dudağıma kısa bir öpücük bıraktı. O geriye çekilince yüzündeki oluşan gülümseme ile
" Hazır mısın ? " Diye sordum Vanessa'ya
" Evet hadi yapalım şunu " dedi ve gülümsedi. Kemerini takıp hazır olduğunu belli edince bende kemerimi taktım. Hızlı olabilirim ama artık kendim için değil Küçük Belam için yaşayacağım.
" Hazır mısın dostum ? " Diye sordu bahisçi. ona cevap olarak gaza bastım. Rakibime dönüp
" Sen zaten hazırsın " dedi. Bir kız gelip elindeki bezi iki kez havada sallayıp yere bıraktı. O yere iner inmez gaza yüklendim. Hızım arttıkça vitesi değiştirmeye başladım. Kaybetmekten korkmuyordum. Çünkü ben Küçük Belayı kazanmıştım gerisi umrumda değildi.Vanessa'nın ağzından
Justinin söyledikleri karşısında şaşırsamda bilmediği şey ise bende ona değer veriyordum. Kendi içimi yerken dışarıdaki sesler ile dışarı çıktım gördüğüm manzara karşısında şaşırsamda hızlı hareket ettim. Hemen arabaya bindim. Justin şaşırmıştı. Ona değer verdiğimi söyleyip onu öptüğümde yerin dibine girmek istedim. Ama mutluydum onu seviyordum. Yarış başlayınca sadece erkeğimi izledim. Vites değiştirişini nefes alışını alnından damlayan o teri bile seksi buluyordum. O tam bir seks tanrısıydı. Yarışın bitişine doğru hala öndeydik. Hızlı gerçekten çok hızlı bir şekilde gidiyorduk. Korkmuştum. Ama bunu belli etmemeye çalıştım. Ölürsem bile sevdiğim adam ile birlikte ölecektim. Belkide eski geçmişime geri dönmenin Zaman'ı gelmişti. Bundan güzel bir şey var mı ? Bitiş çizgisi gözümüzün önüne gelince yarışın galibi belli olmuştu. Çünkü rakibin lastikleri ile ilgili büyük bir problemi vardı. Bitiş çizgisine geldiğimizde yüksek bir gürültü koptu. Justin mutluydu, benim erkeğim çok mutluydu. Gidip hemen boynuna atladım. Bacaklarımı beline doladım. Oda ellerini kalçama koydu. Dudağıma yaklaşıp dudağıma uzun ve şevkatli bir öpücük bıraktı. Bağırışlar daha da çoğalmıştı. Bizim ayrılmamıza neden olanlar da bağırışmalardı.
" Polisler geliyor!! " Ne demekti bu şimdi. Olamaz geçmişimin bu kadar erken bana dönmesi haksızlık. Lanet olsun. Ben daha şoku atlamamışken Justin beni indirip hızla arabaya bindirdi beni.
" Kemerini taktığından emin ol güzelim bu sefer ki bir yarış değil. " Dedi kafamı sallayıp dediğini yaptım. Kemerimi bağladım. Hızla oradan uzaklaşmaya başladık. Çok hızlıydık ve nereye gitdiğimizi bilmiyordum. Justine sorar gözlerle bakınca konuşmaya başladı.
" Seni mükemmel biri ile tanıştıracağım " dedi. Hızı hiç düşürmeden gitmemiz gerekiyordu. Çünkü arkamızda olan aynasızlar bizi yakalarlarsa benim hayatım bitebilirdi. Ara sokaklarda hızla ilerlemeye devam ettik. Sonunda bir evin bahçesine girip motoru kapattık. Ortam iyice kararmıştı. Sokakta lamba olmadığı için Tanrı'ya şükürler olsun. Aynasızlar bizi burada da bulmuşlardı. Fakat bu sefer biz şanslıydık. Kafamızı erdiğimiz için bizi fark etmediler. Aynasızlar gidince geldiğimiz yöne doğru yavaş bir hızla devam etmeye başladık. Kurtulmuştuk, ve hayatım bitmeyecekti. Ona gülümseyip tekrar kafamı cama yasladım ve yolu izlemeye devam ettim.Kısa bir süre sonra çok tatlı bir evin önünde durduk. Küçük ama çok sevimliydi. Justin inince hemen bende indim elini uzattı hemen elini tuttup ona gülümsedim. Yavaş bir şekilde bahçe kapısına doğru ilerlemeye başladık. Gıcırdayan kapı ile evin içinde bir ışık yandı. Kapıya gelince kapıyı çaldık. İçerden gelen tatlı kim o sesi içeridekinin yaşlı bir kadının sesi olduğunu belli edemiyor.
" Benim büyükanne Justin " diye ekledi. Justin beni büyük annesi ile tanıştırmaya getirmişti.