Hızla geri çekildim istemesem bile. Onu sevsem bile tekrar onun olmayacağım. Gözüm Justine kaydı. Bal rengi gözleri siyaha dönmüştü. Sinir krizi geçirmemesi lazımdım.. Hemen yanına gidip, elinden tuttum. Justin'nin siniri yatışmıştı, ama Barry şaşkındı. Yavaş yavaş sinirlenmeye başlıyordu. Anlamıştım, belli etmemeye çalıştı. Bu işte hiçte başarılı değildi. Sinirli olduğunu beş metre öteden bile anlayabilirdim. Acı içinde gülümsemeye çalıştı. Yanıma gelip alnıma uzun bir öpücük bıraktı. Size tuhaf gelebilir ama bu öpücük onun bana verdiği ilk öpücüktü. Ardından hemen çıktı. Justin şaşkınca bana bakmaya başladı. Ben bile şaşkındım. O nasıl olmasın ? Nasıl bu kadar sakin olabiliyordu? Belki bu onun işiydi. Sonuçta bunca zaman yaptığı tek şey rol yapmaktı. Kendime gelip doktor'un söylediği odaya gittim. Tedavi başlayacaktı. Doktor'un söylediği damarlarımdan verilen antikanser diye bir şey ile iyileşebilirmişim. Ben itiraz etsem bile artık çok geçti. Vücüduma antikanser hücerelerini salmışlardı bile. Tedavinin ilk aşaması bittiğinde gayet güçsüz bir şekile bürünmüştüm. yürüyecek halim bile olmadığı için Justinin kucağındaydım.Tek hatırladığım yavaş yavaş ilerleyen nesnelerdi. Konuşmak için bile halim yoktu. Kendimi uykunun güzel kollarına bırakırken arabaya bindirildiğimi hissettim.
Justinin Ağzından
Eve geldiğimiz anda Vanessanın annesi telaşla sorulara tuttu bizi. Tanrıya şükür ki yanımda Barry vardı. ilk kez onun bizimle beraber olmasına mutluydum. Hızla Vanessa'nın odasına ilerledim. Kapıyı açıp odaya girdim. Yavaşça yatağa yatırdım. Üstüne yatağın ayak ucunda duran pikeyi örttüm. Yatağım tam karşısındaki berjer'e oturup onu beklemeye başladım. Beklemek bahane resmen gözümü ondan ayırmıyordum ona birşey olucak korkusu vardı içimde.Onu izlememi bölen telefonumun çalmasıydı. Siktir! daha ne kadar yüzsüzlük yapıcak.. Telefonun reddet tuşuna bastım. anında mesaj geldi. Mesajda şu yazıyordu.
'' Hadi ama Justin bir sürtüğün aramıza girmesine izin mi vereceksin ? '' diye bir mesaj geldi. Sürtük mü ? Sürtük ha bu kız kendini ne sanıyor.
'' Bu yüzden seninle konuşmuyorum.. '' diye mesaj attım. Bende resmen ergen biri gibi mesaj attım. Ama kaşındı o kim ki Vanessa'ya Sürtük diyordu? Biraz bekledikten sonra ağzının payını aldığını düşünmeye başladım. Çünkü mesaj atmamıştı. Telefonu kenara bırakıp Vanessa'yı izlemeye devam ettim. Küçük bir kıpırdamanın ardından mavinin en çok sevdiğim tonu olan gözleri ortaya çıktı. Yatakda bir süre daha kıpırdandıktan sonra sırtını yatağın baş ucuna yasladı.
'' Günaydın '' dedim güler yüzle.
'' Günaydın '' diye karşılık verdi. uykudan uyandığı için sesinin tonu hafif kalın hafif ince orta denemeyecek kadar değişik bir sesti. Bu hali bile onu çok tatlı yapıyordu. İstemsizce gülümsediğimi farkettim. Bu gerçekten çok garipti. Hemde çok
'' Kendini nasıl hissediyorsun? '' diye soru yönelttim yüzünü buruşturup bana doğru bakmaya başladı. Anlamıştım, güçsüzdü konuşmak için bile güçü yoktu. Gülümseyip ona doğru bakmaya başladım. Ona iyi gelen her şeyi vermek ve yapmak istiyorum. Bana ne oldu bilmiyorum. O kimseye acımayan acımasız Justine ne oldu ? Vanessa beni değiştiriyordu. Eski Justinden eser yoktu neredeyse. Kendini düşünen, bencil biri değildim. Ne oluyordu bana ? Onun yanında kendimi çok değişik hissediyorum. Onu deli gibi istiyorum. fakat korkuyorum. canını yakmaktan, onu üzmekten korkuyordum. Çok fazla düşüncelerime dalmış olmalıyım ki Vanessa'nın sesi ile irkildim.
'' Justin ? '' diye seslendi. Sesinde bir hüzün vardı sanırım. Bakışlarımı ona çevirip konuşmaya başladım.
'' Efendim güzelim '' dedim. Güzelim mi o da nereden çıktı ? hoşuna gitmiş olmalı ki küçük bir tebessüm etti. bende ona aynı şekilde gülümsedim. Dışarıdan biri görse bu kesin Justin değil derdi. Ya da Justin yeni avını tavlamaya çalışıyor gibisinden bir sürü saçma şey. Hiç kimseye şefkatle bakmamıştım. Bu ilkti. Benim ilkimdi.
'' Saçlarım olmasa bile yani biliyorsun saçlarım dökülecek . Saçlarım olmasa bile benimle gelicek misin '' diye sordu. Gözleri dolmuştu. En ufak hatam da hüngür hüngür ağlayabilirdi ve ben ağlamaması için elimden gelen en iyi şeyi yapıcağım. Yanına gidip ona sarıldım. Küçük küçük hıckırıklar benim canımı acıtıyordu. O ağlayınca içimden anlam veremediğim bir türde acı vardı. Ne oluyor bana ?
'' Şii Ağlama, sana söz veriyorum saçların olsada olmasada seninle baloya geleceğim. '' dedim gülümseyip bana tekrar sarıldı. Ama bu sefer biraz daha sıkı sarıldı.
'' Teşekkür ederim ''dedi. Anında aklıma bir şey geldi. Kızlarla ilgili bir yazı okumuştum. Sırf istediğim bir kızı tavlamak için daha hiç kullanmadım. İlk seferde geri tepmese iyi olur.
'' Hey! Ağlamayı bırak ve üstünü değiştir'' dedim. Şaşkınca ağlamaktan kırmızı olmuş gözlerini bana cevirdi. '' Baloya pijamalarınla gitmek istemezsin herhalde '' dedim ve kaşımı kaldırdım. Ne dediğimi anlamış gibiydi. Gülümseyip bana kapıyı gösterdi. Ellerimle gözlerimi kapatıp,
'' Ama ben sana bakmıyorum ki '' dedim
'' Ben anlamam hadi dışarı '' dedi ve beni ittirmeye çalıştı beceremedi. Zayıf ve narin vücudu bunu başaramadı . Bende mız mızlanarak dışarı çıktım. On dakikadır içeride ne yaptığını merak ediyorum. Kapıyı çalıp içeri girdim. Tabiki de '' Gel '' kelimesini duyunca girdim içeri. Karşılaştığım manzara beni şaşırttı.. Hala giyinmemiş ve dolabın karşısında dikilip duruyordu.
'' Baloya pijama ile gelmek istemiyorsun ama alışverişe gitmek istiyorsun ? '' diye şaşkınca baktım. kahkaha atmaya başladı. '' Tabiki de hayır sadece giyicek bir şeyim yok '' dedi. Göz ucuyla dolabının içine göz gezdirdim. Hadi ama bir sürü kıyafeti var! Klasik kız modeli.. konuşmaya devam etmek istemedim ama alışverişe geç kalmak istemem. Kızları biliyorsunuz alışveriş yapmaya başladıkları zaman kendilerini kaybediyorlar ve durdurulamaz oluyorlar. Hemen dolaptan bir şort ve bir beyaz tişört aldım ve ona verdim. kıyafetime uygundu. Bir çift gibi görünecektik olumlu bir şekilde kafasını sallayınca ona gülümsedim. Hızla dışarı çıkıp onu beklemeye başladım.
Vanessa'nın Ağzından
İnanamıyorum! Az önce Justin bana kendi kıyafetleri ile uygun bir kıyafet mi seçti ? Yoksa ben rüyamı görüyorum ? Kendimi cimcikledikten sonra bunun rüya değilde gerçek olduğunu anladım. Yüzümde oluşan gülümseme de neyin nesiydi ? Aşktan bu kadar korkarken tekrar aşık olamam değil mi ? Hızla giyinip odadan çıktım. Çıkmaz olayadım. Justin beni tam kapının önünde bekliyormuş. Çıkar çıkmaz o kadar yakınlaştık ki öpüşmemize milim kalmıştı.Geri çekilip ona gülümsedim. Aşağı inmek için merdivenleri inmeye başladık. Tabi her zaman işler iyi giderken illa sakarlık yapıcaktım. Merdivenlerde her zaman olduğu gibi problem yaşamıştım. kayıp düşeceğim anda belimde hissettiğim el beni kavramıştı ve düşmemi engellemişti. Tekrar aynı yakınlık pozisyonuna gelmiştik ikimizde birbirimizin gözlerine bakıyorduk. Kalbimin ritmi bile değişmişti. içimde patlayan bir bomba bile hissetmiştim. Onun gözlerine bakıyordum, utanmadan gözlerinin içine bakabiliyordum. Kendime inanamıyorum ama hoşuma gidiyor. Kendimize gelmemizi yani ikimizinde birbirine uzak olduğumuz pozisyona gelmemizi sağlayan Niall'a küfür ettim.
'' Öhöm öhöm kendinize bir oda tutun'' diye tısladı, hemde her heceyi bastıra bastıra. Aklınca benden intikam alıcak pis Sarışın !!
'' Ha,ha ,ha çok komik horan '' diye ekledim Justin ise sinirli bakışlarını Niall'a yolluyordu.
Selam Selam sizi çok özledim bu bölüm birazcıkın geçikti o yüzden hepinizden tek tek özür diliyorum oylayanlara ise bir dahaki bölümde isim vereceğim hepinizi seviyorum bu arada sıkı bir takipcim olan Şükran Seyfeli bugün çok mutsuzdu bu bölüm ona gelsin.. saygılarımla <3