yedi

365 29 7
                                    















🪩










Abim yanımıza gelirken yüzünde bir sırıtış vardı. Kaşımı çattım. Yanımıza geldiğinde hepimizde gözünü gezdirdi.

"Necip ve diğerleriyle anlaştık. Şu yeni açılan caddedeki yere gidelim diyoruz."

"Aa ne iyi olur!" ablam abimden yana olduğunda abim Gözde yengeme baktı.

"Aşkım, sen iyi misin? İstersen sizi eve bırakabilirim." yengem kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Yok yok, iyiyim ben. Gidebiliriz."

"Ben taksi çağırayım kendime.." diye umursamazca telefonumu çıkardım.

"Hop hop! Nereye?" anlamamışça abime baktım.

"Eve abi, nereye olacak?"

"Yok öyle kaçıp gitmek, sende geliyorsun."

Ölmek istedim.

"Hayır! Hayatta gelmem!" Hayretle sesimi yükselttiğimde abim sinirle suratıma bakmıştı.

"Yok öyle yağma. Geleceksin o kadar."

"Yenge ne olur bir şey söyle.." Yalvarırcasına yengeme baktım.

O yemeğe hayatta gelmezdim. Az önce olanlardan sonra onun yüzüne bakamazdım.

"İrfan, bırak gitsin kız işte."

"Hayır Gözde, gelecek işte o kadar." diyip, sonra da kulağıma yaklaştı. "Kaç gündür yemek yemediğini öğrenmeyeceğim sandın. Değil mi?"

Umutsuzca omuzlarımı düşürdüğümde yüzümü somurtmuştum. Abim bana bakmayı kesip yanına yeni gelen İsmail abiye döndü.

Allahım, neden bunları yaşamak zorundayım ki?

+

"Evet, herkes toplaştığına göre gidebiliriz." abimin dediğiyle somurtmaya devam ederken etrafıma bakındım.

Mert'in yanındaki Semih bana bakarken gözlerimi kaçırmıştım. Şaka gibi, resmen benden hoşlanıyordu ve bunu çok belli ediyordu.

Kendisinden kaç yaş büyük, abi gördüğü adama aşık olduğumu öğrense yüzüme dahi bakmazdı herhalde.

Semih'le de aramızda 2 yaş vardı.

"Ben Gözde ve diğerlerini alayım, Cenk, Necip, Semih ve diğerleri de bir arabada gitsin.. Ee.." abim bana baktığında ben de ona baktım.

"Evin, sen Mert abinle git, olur mu?"

Midemin ağzıma geldiğini hissettim. Yutkunamadım. Abime baktığımda daha sonra Mert'e baktım. Tepki vermemişti. Daha fazla dikkat çekmemek için kafamı sallamıştım.

"Olur abi.."

"Tamamdır, hadi geçelim.." Herkes arabalara ilerlerken midem kasılarak Mert'i takip ettim.

Gece benim için yorucu olmaya başlamıştı bile.

Arabaya binmem için ön koltuğun kapısını benim için açtığında, yüzüne bakmadan hemen oturdum. Kalbim yerinden fırlayacakmışçasına atıyordu..

O da sürücü koltuğuna geçtiğinde kemerini taktı ve bana baktı. Takmadığım kemere gözü kaydığında gözlerini devirdi.

"Ölmek istemiyorsan şu kemeri takalım." bana doğru eğilirken gözlerimi hayretle açtım. Bir dakika.. O takmaya çalışmayacaktı değil mi?

Kemeri takarken nefesimi tutarak ona baktım. Sap sarı saçları tam önümde duruyordu ve sıktığı parfümünün kokusunu daha rahat alıyordum. Beynim durma noktasına gelmişti.

Gözlerimi sıkıca yumarak bu ânın bitmesini diledim. Eğer daha fazla bu pozisyonda kalırsak kalbim durabilirdi.

Sonunda kemeri taktığında üstümden çekilmişti. Sıkıca yumduğum gözlerimi açıp derin nefesimi geri verdim. Hayatımın en stresli ânıydı.

Terlemiş ve enseme yapışmış saçlarımı çektiğimde o da arabayı çalıştırmıştı. Karanlık yolda ilerlerken öylece karşıma bakıyor, sesimi çıkartmıyordum.

"Ee Evin? Hayat nasıl?"

Konu açmaya çalışıyordu, ama ben konuşmak istemiyordum.

Sessizleştiğimi anladığında nefesini vermiş ve saçıyla oynamıştı. "İstersen müzik açabilirsin."

"İstemiyorum."

Net bir şekilde konuştuğumda ellerimle oynamaya başladım. Resmen beni bir kardeşi gibi görüyordu! Üstelik bazenleri cidden hislerimi anladığını düşünürdüm.

Aptaldım.

"Hayrola? Sen hep kendinden büyük kişilere böyle mi davranırsın?"

"Peki ya sen kendinden küçüklerle boylesine ilgilenir misin?!" ona dönerek sesimi yükselttiğimde şaşırmıştı.

"Evin, İrfan Can'ı severim diye seninle de iki insan gibi konuşmak istiyorum. Kardeşisin onun sonuçta."

"Tabii.. Herkes beni İrfan Can'ın kardeşi olarak muhattapa sokuyor. zaten. Başka türlü kimse umursamaz."

sonlara doğru sesim titrediğinde, kollarımı birbirine bağlaştırıp cama döndüm. Ne bekliyordum ki? bir an da Mert'in benimle konuşmak isteyeceğini mi?

Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde cama daha da dönüp derin nefesler almaya, kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

arabanın yavaşladığını hissettiğimde Mert yolun kenarına arabayı bırakmış ve kemerini çıkartarak rahatça bana dönmüştü.

"Evin? bir bakar mısın?" ona dönmek, gözlerine bakmak beni anında yumuşatırdı. Bakmak istemedim.

Sıcak eli çeneme dokundu ve yüzümü kendisine döndürttü. elinin sıcaklığı ve yüzüme bu kadar yakın durması kalp ritmimi bozdu.

Ela gözlerimle mas mavi gözlerine baktım, çok güzellerdi, kıskandıracak bir tonu vardı gözlerinin.

elini çenemden çekti, biraz daha tutması için nelerimi vermezdim. hissettiğim bu his kalbimi parçaladı.

"Bak, her ne yaşıyorsan, ne canını sıkıyorsa.. Kimseye anlatamıyorsan eğer, burada anlatacak birilerinin olduğunu bilmeni isterim.." boğazını temizledi ve diliyle dudaklarını ıslattı.

"Senin yaşında ben de aynıydım, hele annemi kaybettikten sonra.. Çok içime kapandım.." gözlerimin dolduğunu hissettim.

"Konuşacak birini bulamadım, bu yüzden hep sustum, ama sonra anladım ki, bu doğru değildi. İçine atmak hiçbir zaman, öyle sandığın gibi iyi bir şey değil."

Sana olan hislerim yüzünden 3 senedir susuyorum desem ne tepki verirdi acaba.

"Çok canın sıkılırsa ben buradayım, benimle paylaşabilirsin.." elini bacağımın üzerindeki elime koyduğunda kafamı kaldırarak yeniden gözlerine baktım.

Bana uzun sayılabilecek birkaç saniye boyunca mavi gözlerine baktım, baka kaldım. Yüzlerimiz yakındı, nefes alışverişlerini hissedebiliyordum.

Yakınlığımızın farkına varmış gibi boğazını temizlemiş ve dikleşerek yüzünü yakınımdan çekmişti.

"Teşekkür ederim, iyi geldi yani.." bana dönüp gülümsedikten sonra arabayı yeniden çalıştırmıştı.

Midemde tepinen kelebekleri görmezden gelmeye çalışarak yeniden cama baktım. durduk yere gelin güvey olmamalıydım, olacak bir şey yoktu çünkü.






🪩





















illicit affairs 🪩 mert günokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin