🪩
Hayatımda hiç tatmadığım bir acıyı çekmekti belki de şu an canımı yakan.
Hissettiklerim kalbimi parçalıyordu. Düzenim mahvoluyor, kendimi bitiriyordum, ama o gelmiyordu.
Onun gözünde küçücük bir kız çocuğu olduğum gerçeğiydi, belki de canımı yakan.
Ondan uzak kalmayı çok istedim, o kadar çok istedim ki.. Ama yapamadım. Kendimi bir pislik gibi hissediyordum.
Fenerbahçe'li doğup büyümeme rağmen sırf onun için gizli gizli Beşiktaş maçlarına gittim. Kameralara yakalanmamak için neler yaptım, kendimi gizledim.
Belki beni görür diye onu izledim, ama o beni hiç görmedi.
Zaten ben buydum, anca kendimi gizlerdim, soyutlardım dış dünyadan.
Ben, bilgisayar oyunu bağımlısı, İrfan Can Kahveci'nin kız kardeşi Evin Kahveci olarak biliniyordum.
Doğru, cidden bir oyun bağımlısıyım. Ablam ve abimsiz, anne ve babamla beraber doğduğum evimde, kendi odamda yaşıyordum.
Mert'i tanımadan önce, kendi hâlimde, aşk nedir bilmez, sadece yabancı müzik dinleyip, kardeşim bildiğim Arda'yla konuşan ve günün 24 saati PlayStation oyunu oynayan biriydim.
Onun hayatına girmesi beni yerle bir etmişti.
Kendimden nefret ediyorum, çünkü iğrenç biriyim. Ama yemin ederim ki, ne Mert'i, ne de sevgilisini üzmek benim amacım.
Sadece kendi hâlimde, uyku sorunları olan, oyun bağımlısı bir kızım.
Mert'i tanıdığımda, yalnız, 33 yaşında bir adamdı. Bense 19 yaşında, sonunda oyunun başından kalkıp, abisini ve en yakın arkadaşını desteklemeye, Kadıköy'e giden bir kızdım.
Şu an 21 yaşındaydım, o da 35 yaşında, Beşiktaş'ın değerli kalecisiydi.
O maça gittiğim gün aslında Allah benim cezamı vermişti. Ama bunu anlayamamıştım. Şu anki aklım olsa, hayatta o PS'nin başından kalkıpta maça gitmezdim.
Bekar ve bir kız arkadaşı yoktu Mert'in. Bu yüzden ona çok bağlandım, bu yüzden onu çok sevdim. Ama sonra hayatına bir kadın girdi ve.. Ben onu tamamen uzaktan izlemek zorunda kaldım. Belki de sonsuza kadar.
Kalbime hançerler saplanıyor, gözlerime ağrılar giriyordu. Sevgilisi olmasına rağmen ondan vazgeçememiştim işte, ona ve kız arkadaşına asla ters bir hareket yapmasamda, uzaktan uzaktan ona olan aşkımı yaşamaya devam ediyorum.
Zavallının teki olduğumu düşünüyorum.
Bunları kimseye anlatamadım. Anlatamıyorum.. Annem ve babama anlatsam.. Yüreklerine iner kadınla adamcağızın. Abim desem.. Mahveder beni.
Aramızda 14 yaş olan bir adama aşık olduğumu söylesem önce beni, sonra Mert'i gebertirdi herhalde.
Yengeme söylesem.. Gözde yengem anlayışlı, çok güzel bir kadındır ama.. Olmuyor işte. O cesareti bulamıyorum.
Kardeşim gibi gördüğüm Arda biliyordu sadece. Tek ona anlatmıştım. O beni yargılamadı, beni hep dinledi. Yanımda oldu. Ona hakkını ödeyemem.
Benden 2 yaş küçük olduğu için, öncesinde bana abla demek istemişti, ama onu kesin bir dille reddetmiştim. Yeri geldiğinde o bana abi oluyordu zaten.
Şimdi Arda, Duru diye güzel bir kızla çıkıyor, kardeşimin mutlu bir ilişkisi olduğu için ne kadar mutluyum tahmin edilemez. Ama eskisi kadar yakın olamıyoruz Arda'yla. Arda hayatını 3'e bölmüştü.
Ailesi, Real Madrid ve kız arkadaşı Duru.
Bu yüzden görüşmüyorduk. Ve ben, PS'min başında, oyun oynarken bile aklımdan çıkmayan Mert'le sabah güneşini selamlıyordum. Eskisi gibi.
Mert'e kendimi çok belli etmeye çalıştım, ama o beni hiç görmedi. Kendi çöplüğümde boğuluyordum.
Ve kimse beni yukarı çekmiyordu.
Çünkü kendi indiğim derinliğin yukarısını bir tek ben bilirdim.
Uzun lafın kısası, sonsuza kadar bu his içimde yaşayacak ve beni çürütecek.
+
Fenerbahçeli olup Beşiktaş adamlarına tutulmak 🤝🏻 ben
ŞİMDİ OKUDUĞUN
illicit affairs 🪩 mert günok
Fanfic🪩 araya kendi hayatımdan hislerimi de kattığım, en sevdigim kalecime ithafen<3