13. Bölüm

543 78 9
                                    


Yatağın örtülerini düzenlediğimde yerimde doğruldum. Her gün yatak düzenleme işi çok yorucuydu. Akşam zaten geri yatacağım neden topluyorum ki? Sırf Ulaş'ın gözüne iyi görünmek için ne olucak. Pardon Ulaş abimin!

Dün ki mesela hâlâ aklımdan çıkmamıştı. Eve geldiğimde hemen odama girip yatmıştım. Ulaş kapıyı tıklatıp uyuduğumu anladığında gitmişti sonra ise bir daha hiç sesini duymamıştım. Ona çok sinir olduğum için ışıkları kapatıp yatmıştım. Uyumam uzun sürdüğü için öylece tavanı izlemiştim.

Üzerimde çilek desenli pijamam vardı. Pijamam şort takımı olduğu için serindi. Bugün restorana gitmeyecektim bir nevi izinliydim. Bugün teyzemin evine gidip kalan eşyalarını alıcaktım. Gece annem arayıp beni uyarmıştı.

Ayağıma yumuşak ev terliğimi geçirdiğimde kapıya ilerledim. Normalde Ulaş'ın karşısına pijamalarımla çıkmıyordum ama saat dokuz olmuştu ve o çoktan işe gitmiş olmalıydı. Gece ona mesaj atmıştım teyzemin evine gidiceğim için restorana geç kalıcağımı. Evet yüzüne söylemek yerine mesaj atmıştım. O ise sadece tamam yazmıştı.

Tamamen umutsuz vakasın Ulaş.

Saçımı dağınık topuz yaptığım için kahküllerim yüzümde dağılıyordu. Odadan çıktığımda koridorda ilerleyip salona geçtim. Salonda ki yemek masasının üstünü gördüğümde adımlarım benden izinsiz masanın başına ulaşmıştı bile.

Masa o kadar güzel hazırlanmıştı ki her şey vardı ve çok güzel görünüyordu. İştahım açılırken gülümsedim. Geldiğim günden beri kahvaltıyı restoranda yapıyorduk çünkü çok erken gidiyorduk.

"Günaydın Olca Hanım" sesin sahibine döndüğümde Ulaş'a bakakaldım. Her zamanki klasik giyimi dışında spor giyinmişti. Siyah eşofmanın üzerine zıt beyaz bir tişört vardı. Saçları yeni uyanmış gibi dağınıktı. Yüzüne düşen tutamları onu daha bir güzel göstermişti.

Yüzümü üstüme çevirdiğimde kıyafetime baktım şortum vardı, üzerimdeki ince askılı olduğu için boyun kısmım açıktı. Toz pembe kıyafetlerimin üzerinde Çilek desenleri vardı.

"Pijama yakışmış" onun sesiyle üstüme bakmayı bıraktım. Elimi nereye koyacağımı bilmezken ellerim saçıma gitti. Onun karşısında böyle olmak istemezdim ama evde olmadığını düşünmüştüm.

"Hadi kahvaltı yapalım" benim öylece ayakta durduğumu gördüğü için eliyle masayı gösterdi. Anında kendimi sandalyeye bıraktığımda yaptığıma güldü. Yaptıkça batıyordum.

O da karşıma geçtiğinde çatalı elime aldım. Kahvaltıya başlarken ikimizde sessizlik içinde kahvaltımızı yapmaya başladık. Arada kaçamak bakışlarım ona giderken "Bugün restorana geçmedin mi?" onun burada olmasına şaşırmıştım.

"Öğleden sonra restorana geçeriz. Ondan önce eve gidelim sen teyzenin kalan eşyalarını alırsın" buraya asıl gelme amacım buydu zaten ama bir aylık bir kalma süresiyle buradaydım.

Başımı hafif sallarken içimde ki heyecandan dolayı gözlerimi ondan kaçırdım. Kahvaltıya devam ederken ikimizde sessiz kalmıştık. Kahvaltı sessizlik içinde biterken ben kaçarcasına odama gitmiştim.

Üstüme kot bir tulum giyerken ayağıma beyaz spor ayakkabı giydim. Tulumumun altı şort olduğu için sıcağa uygundu. Bavulumun içine bakınırken Dicle'nin benim için koyduğu makyaj malzemelerini alıp ayna karşısına geçtim.

Makyaj yapmayı sevmediğim için yapmaktan vazgeçip yüzüme güneş kremi sürdüm. Dudağıma ise Kiraz kırmızısı ruju sürdüm. Hafif pembemsi tonda olsada rujun kokusu güzeldi. Daha fazla oyalanmadan çantamı ve telefonumu alıp odadan çıktım.

Odam giriş kısmında olduğu için kapının önünde duvara yaslı bir şekilde beni bekleyen Ulaş'ı görmüştüm. O benim aksime hızlı hazırlanmış gibi görünüyordu.

Ben onun yanına geldiğimde göz ucuyla beni süzdü. Gözleri dudaklarımda daha çok dururken hafif öksürdü "Çıkalım mı?" o önden giderken hemen ardından bende çıktım. Arabaya kadar sessiz kalırken onun arabayı çalıştırıp sürmesini izledim.

Mahallenin içinde ki bir apartmanın önüne  geldiğimizde etrafa baktım. "Ev burası, 3. Kat" Ulaş'ın benden daha çok bilgisinin olduğuna şaşırmadım. Annem bana bilgi vermek yerine akıllılık yapıp her şeyi Ulaş'a anlatıp söylemiş olmalıydı. Beni bu kadar ahmak görmesi sinir bozucuydu.

"Sen burada bekle ben eşyaları alayım" arabadan inip apartmana girdiğimde asansörün üstünde ki arıza yazısıyla ofladım. Hadi ama üç katcık halledilebilir değil mi?

Dar merdivenler resmen tek kişinin sığabileceği yerdi. Neyseki zayıf küçük bir şeydim benim için rahat oluyordu. Üçüncü kata çıktığımda annemin verdiği anahtarla evin kapısını açtım. Apartman eski olduğu gibi evde pek iyi değildi. Teyzem buradan giderek özgürlüğüne kavuşmuş.


Salona geçtiğimde etrafıma baktım. Her yer toplandığı için ev boştu ve bu boşlukta sesim yankı yapıcak gibiydi. Bazı yerlerinde eşyalar kalmıştı onları toplamam gerekiyordu. Neyseki evde birkaç tane kutu vardı onlara koymak kolay olucaktı.

Yarım saat uğraşın sonunda iki kutuya eşyaları koymuştum. Eşyalar öyle büyük şeyler olmadığı için kutulara rahatlıkla sığmışlardı. Kapı çaldığında kutunun etrafından geçip kapıyı açtım.

Ulaş karşısında ki bana bakarken "İşin bitmedi mi?" dedi kolunda ki saatide yoklamıştı. Arkamı dönüp içeri ilerlerken "Bitti. İki kutu eşya varmış onları hallettim. Taşımama yardım etmen gerekiyor" ardımdan geldiğini adım seslerinden anlıyabiliyordum.

Yerdeki iki kutuya baktı. Kutulardan biri büyük iken diğeri daha küçüktü. "Sen büyük olanı al ben küçüğü alırım" zaten ağır olanları büyük kutuya koymuştum kendisi taşıyacaktı. Benim kutum ise küçük ve hafifti. Dün söylediklerinden sonra taşısın kocaman kutuyu beyefendi.

"Ne kadar adaletli kutular" diye mırıldanmasına gülmeden edemedim. Eğilip küçük kutuyu alıp tek kolumun altına alırken o iki eliyle büyük kutuyu yerden aldı.

Önünden ben giderken ardımdan geliyordu. Kapıdan çıktığımızda o dar merdivene ilerlerken ben kapıyı kilitledim. O önden dar merdiveni inmeye çalışırken ben elimde ki küçük kutumla ardından ilerliyordum.

Evden çıktığımızda kutuları arabaya koymuştuk. Eve geçmek yerine restorana gelmiştik. Akşam eve geçtiğimizde kutuları oraya bırakıcaktık, eve giderken kutuları götürecektim. Mert bizim gelmemizle yanımıza gelmişti "Hoşgeldiniz, bugün geç kalındı bakıyorumda. Ulaş sen neysede benim elemanları geciktirmesen mi?" Mert'in enerjisine gülümsedim.

"Olca artık garsonluk yapmiyacak. Benim yanımda mutfakta çalışacak" Ulaş'ın sözleriyle ona döndüm sözlerinde gerçekten ciddi görünüyordu. Mert'in bir kaşı havalanırken "Yanında mı çalışacak?" diyerek cevabı yineletti ama Ulaş sadece "Hadi hazırlan mutfağa geç Olca. Geç kalan çalışan sevmiyorum" dedi yanımızdan geçip giderken arkasından bakakaldım.

"Aferin kız artık dibindesin" Mert'in göz kırpmasına gülüp hemen Ulaş'ın arkasından gittim. Bu fırsatı kaçırmak istemiyordum.

Sağlık kuralarına göre hazırlanıp mutfağa geçtiğimde beni beklediğimden daha büyük bir mutfak karşıladı. Açık renklerle dekore edilmiş olan mutfak ferahtı. Geniş mutfakta çalışan çalışanlar tahminimden daha çoktu. Ben aşçılık okusamda öyle büyük yemek bilgilerine sahip değildim. Umarım Ulaş beni buraya alırken aklında bir şeyler vardır.

Yinede onunla burada çalışıyor olmamız hoşuma gitmişti. Kalan zamanlarımızda daima beraber olucaktık hem işte hemde evde.




✨✨✨

PİJAMALI KIZ (yarı Texting) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin