16. Bölüm

264 44 4
                                    

Ne bekliyordum bilmiyorum ama baş ağrısı aklıma gelen bir şey değildi. Başımın ağrısıyla sızlanarak yataktan kalktım. Üstümde dün giydiğim kıyafetlerim varken odadan çıktım "Bu baş ağrısı ne ya?" sızlanmam bitmezken salona geçtim. Bir daha alkol kullanmayacaktım.

Salonda kimse yoktu anlaşılan Ulaş işe gitmişti. Saat 10 olmuştu ve o asla bu saate kalmazdı. "Adamıda kaçırdın Olca" dün Allah bilir neler demiştim?

Evde olduğuma göre ben izinliydim. Tamam iyi tarafından bakabilirim. Mutfağa geçtiğimde dolaptan soğuk suyu bardağıma koydum. Arkamı döndüğümde tezgahta ki ilaç kutusuna ilerledim. İlaç kutusunun ucunda ki notu elime aldım.

Baş ağrına iyi gelir ilacını al. Kendine kahvaltılık bir şeyler yapabileceğini düşünüyorum küçük Aşçı. Bugünlük patronun tarafından izinlisin.

Kağıdı okurken bile yüzümde oluşan o aptal gülümsemeye kızmak istedim ama imkanı yoktu. Küçücük şeyden bile hoşlanan, mutlu olan bir aptaldım ve aptal olmamdan memnuniyetsiz bir durumum yoktu.

Eğer platonik seviyorsan küçücük şeylerden bile medet umabiliyordu insan. Yada karşında bir aptal varsa sende orjinal bir aptal olmalıydın.

Ulaş'ın kağıdına baktığımda ona içimden aptal dediğimden dolayı bir üzülür gibi oldum. İşte bundan bahsediyorum, sövemiyorum da sevemiyorumda.

Bu tam bir kaçak dövüştü. Ve aşk yasalarında hukuk yoktu.

İlacı ve suyumu içtiğimde mutfağa karıştırıp kendime tost yaptım. Tostumu yedikten sonra salona geçip telefonumu elime aldım.

Olca: dün gece için özür dilerim. Umarım fazla sorun çıkarmamışımdır.

Ulaş: sorun değil.

Ulaş: ilacı aldın mı? Başın ağrıyor mu?

Olca: ilacı aldım. Başımın ağrısı azaldı.

Ulaş: bugünlük dinlen.

Olca: tmm

Ulaş: tamam

Başımı koltuğa yaslayıp gözlerimi tavana diktim. Hadi ama bana böyle davranırken senden uzak duramam ki. Kimsenin komşusuna böyle davrandığını düşünmüyorum.

Olca: ne yapıyorsun?

Dicle: evde yatıyorum sen?

Olca: bende

Dicle: restoranda olman gerekmiyor mu?

Olca: bugünlük evdeyim. Peki seni işi ne yaptın?

Dicle: bıraktım.

Dicle: zordu

Dicle: nasıl gidiyor?

Olca: İyi bence gayet iyi

Dicle: senin adına sevindim

Olca: sen iyi misin? Çok durgunsun.

Dicle: bunu mesajlaşarak mı anladın?

Olca: denizin durgunluğunu sadece görerek değilde sessizliğinden de anlayabilir insan.

Olca: bir şey mi oldu?

Dicle: iyim

Olca: bu kadar mı?

Dicle: bu kadar.

Olca: pekala ben seni bir ara arayacağım konuşuruz.

Dicle: tmm


✨✨✨

PİJAMALI KIZ (yarı Texting) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin