13- İhanet

1.2K 92 50
                                    

Adımlarım daha da kuvvetlenirken, koşarak evden uzaklaştırıyordum.

Orda kalıp, her şeyi itiraf edebilirdim. O zaman her şey belki çok daha farklı olabilirdi. Ya da itiraz edip, Hilmicem'in bana inanmasını sağlayabilirdim.

Fakat ben kaçmayı seçmiştim. Sanki, oradan ne kadar uzaklaşsam, dertlerimden de o kadar uzaklaşabilecekmiş gibi.

Ama öyle değildi işte. Nereye giderseniz gidin, tam karşınız da dikilen şeyler, problemlerinizden başka bir şey değildi.

Uçurumun kenarındaydım sanki. Bekliyordum. Ya itecek, ya çekecek kişiyi. Hilmicem'i.

Hayatımdan nefret ediyordum. Hislerimden de. Yaşadıklarımdan da.

25 kuruşluk petitoyla mutlu olan bir kızdım ben. Beni ne ara bu hale getirmişlerdi ?

Bıkmıştım artık. Dert yerine ATM'den para çekeceğim günler ne zaman gelecekti ki ?

O çok şanslıydı. Çünkü, beni hiç kimse öyle sevemeden göçüp gidecektim. O ise, hiç bir şeye sahip olmasa bile, sonsuz sevgime sahipti.

Korkaktım işte. Gerçeklerle yüzleşmekten korkan, kaçmayı tercih eden bir kızdım. Her şey bir yana, onu bir daha görememe düşüncesi beynim de yankılanırken, öylece dikilip itiraf edemezdim.

Ayaklarım, kalbim gibi yorulduğun da, kaldırıma çöktüm. Yanaklarımdan akan şey, gözyaşı mıydı, yoksa yağmur muydu anlayamıyordum.

Ben de mutluluğu haketmiyor muydum ? Neydi bu şanssızlığım ? Resmen, şansıma tükürsem, rüzgarla tekrar bana dönecek gibiydi.

Ben depresif felan değildim. Hayatım boktandı, hepsi bu.

Zorla ayağa kalkıp, sahile geldiğim de, banka oturmak için yeltendim. O, o oradaydı.

Doğukan.

Tam bu anda kahkaha atasım geliyordu. Ne zaman çıldıracak kadar kötü olsam yağmur yağıyor, ona bu bankta rastlıyordum.

"Nesin sen ? Medyum mu ?"

Sadece gülümsediğin de, banka iyice yerleştim.

"Beni mi takip ediyorsun, yoksa bu bir dejavu mu ?"

Kafasını bana çevirip uzunca bana baktı.

"Sadece bir tesadüf."

Tabi canım. Her yağmurlu günde, seni aynı yerde görmem tesadüf zaten.

Aslında sevinmeliydim. Doğukan her şeyi biliyordu. Ona anlatıp rahatlamalıydım.

"Sanırım bir çıkmaza girdim. Nereye gitsem, bir çıkış yolu bulamıyorum. Kaçtıkça, yıpranan ben oluyorum. Ne yapacağım konusunda en ufak bir fikrim yok." Ardından şapkamı kafama geçirip devam ettim. "Sanki her şey, Serenay'ı nasıl üzebilirim üzerine kurulmuş gibi. Ne yapsam mutlu olamıyorum. Hayır yan-"

Doğukan elini kaldırıp lafımı böldü.

"B-ben, çok üzgünüm."

Kaşlarımı çattım.

"Neden ? Ne oldu ?"

Omzunu silkti.

"Sen böyle üzülmeyi hak etmiyorsun. Sandım ki... Begüm her şeyi bilirse, seni vazgeçirebilir..."

Hâla ne dediğini anlamaya çalışırken, aptal mı olduğumu düşünüyordum.

Tabii ya.

İçime birden oturan öküzü fark ettiğim de, nefes almam zorlaşmıştı. Kulaklarıma inanmak istemiyordum. Bu olamazdı.

Her Nefeste Sen (SurvivorAllStar)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin