17- Kayıp

948 76 40
                                    

Gözlerimi zorlukla aralamayı başardığım da, nerede olduğumu düşünüyordum. Sanki tüm hücrelerim Tuncertioner olmuş, halay çekiyordu.

Halaya gelin lo.

İç sesim de Tuncertioner olmuştu anlaşılan.

Gözlerim tamamen açıldığın da, aklım yavaş yavaş yerine geliyordu. Sanırım, en son birini gördüğümü sanıyordum. Ardından, ağzıma bir şey kapatılmıştı ve... Gerisi karanlıktı.

Ellerim ile ayaklarımın bağlandığını fark ettiğim de hızla ipi çıkarmaya çalışmaya başladım.

Bu, iğne ile toprağı kazmak gibiydi. Yüzümü buruşturarak çabalamayı kestiğim de, etrafı tanımaya çalıştım. Bir depoya benziyordu. Ve benden başka kimse yoktu.

"Yardım edin."

Bağırdığım da, sesim yankılanmıştı.

"Heyy kimse yok mu ?"

Normal bir insan, kaçırıldığında, ağlamalı, delirmeli felandı. Sorun şuydu ki, ben normal değildim. En büyük hayalim kaçırılmaktı.

Hadi itiraf edin sizinki de öyle.

Hangi salağın benimle uğraşacağını düşünürken, deponun büyük kapısı gürültüyle açıldı.

"Uyanmışsın prenses"

Duyduğum sesden tiksindiğim de, sesin sahibine doğru döndüm. Döndüğümde, bu kişinin Doğukan olduğunu fark ettim. Şaşkınlığımı gizleyemezken kendime kızmaya başladım.

Neye şaşırıyordum ki ? Artık Doğukan'ı tanımıyordum bile. Belki bir Sherlock Holmes değilim ama karaktersizliği yüzüne yansıyan bir insanı çözmek çokta zor olmasa gerek.

"İşsizlikte dünya da çığır açtın Doğukan."

Doğukan omzunu silktiğin de, gelip karşımda ki sandalyeye kuruldu.

"Rahat mısın bari ?"

İçimden sövmeye başladığım da gözlerimi devirdim.

"Psikopat !"

Sandalyesinden kalkıp yanıma geldi. Elleriyle saçımı okşamaya başladı.

"Dokunma bana."

Doğukan beni duymamış gibi davranırken, kendi kendine mırıldanıyordu.

"Ne zaman bana ait olduğunu anlayacaksın ?."

Sinirle homurdanarak çırpınmaya başladım. Hayır yani, kaçırıldık diye bir havamız vardı, o da yok artık.

Ne abidik gubidik insanlar var ya.

**

"Ne demek 48 saat geçmeden bir işlem yapamayız !"

Polis memuru bir şeyler zırvalamaya başladığın da, onu dinlemeyerek odadan çıktım. Ellerimi saçlarıma soktum.

Serenay'ım yoktu işte.

Doğukan itinden gelen mesajı bile göstermiştim onlara. Takmışlardı 48 saate. 48 saat boyunca götün yanar inşallah.

Ümit etmek iyi de, beklemesi zor be abi.

Telefonumdan gelen sesle irkildim. Elimi hızla telefonuma attım. Mesajı açtığım da, direkt resim dikkatimi çekmişti.

"Kurtarılmayı bekleyen bir prenses..."

Altında da, Serenay'ın adeta delici bakışlar attığı bir fotoğrafı vardı. Bir sandalye de oturmuş, elleri arkadaydı. Ayakları ise bağlıydı. Kıvırcık saçlarından bir kaç tutam yüzüne düşmüş, suratını gizliyordu. Yine de öldürücü bakışları belli oluyordu. Hemen vücudunu kontrol ettim. Görünürde, çizik ve ya kan izi yoktu.

Her Nefeste Sen (SurvivorAllStar)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin