Üzücü bir şey dinleyebilirsiniz.
Başvurumu toplam 4 takım kabul etmişti, bunlar Göztepe, Trabzonspor, Başakşehir ve Galatasaray' dı.
İki büyük takımın başvurumu kabul etmesi gururumu epey okşamış olsada kimin ne verdiği de benim için çok önemliydi, yani kast ettiğim şey hem deneyim, hem maaştı.
Bunu öğrenmek için tüm takımlarla yüz yüze görüşmeye gitmem gerekiyordu, bu yüzden hemen yataktan kalktım ve rutin işlerimi halledip, kahvaltı yaptıktan sonra hazırlanmaya başladım...
Evden çıkmış metroya binmiştim, saat 12.30' tu ve ilk durağım Göztepe idi...
Bütün takımlarla görüşmüştüm, yani Galatasaray dışında tüm takımlarla. Hâla araftaydım, bir yanım git en fazla ne olabilir ki diyor, bir yanımsa Barış' ı görürsen, yüzüne nasıl bakıcaksın diyor...
Yaklaşık yarım saat olmuştu artık kararımı vermiştim oraya gidecektim ve Barış' da dahil herkesin yüzüne dimdik bakacaktım, sonuç olarak korkunun ecele faydası yok değil mi? , hadi Yn yaparsın sen...
Gelmiştim, şu an "Galatasaray Kemerburgaz Tesislerinin" önündeydim, bir yanım hâla dönmek için ısrar etsede, artık çok geçti, bu işin geri dönüşü yoktu.
Kapıdan girmiş güvenliğe iş görüşmesi için geldiğimi açıklamıştım, o ise birilerini arayıp emin olduktan sonra bana asansöre kadar eşlik etmiş kaçıncı kata çıkacağımı gösterip gitmişti.
Asansöre binip yetkili mercinin odasına çıktım , kapıyı tıkladım ve içeri girdim.
Yn: Merhaba, ben Yn Ysn çevirmenlik için görüşmeye gelmiştim.
Karşımda ki adam hemen ayağa kalkıp elimi sıkmıştı, ve kendini tanımıştı.
Yusuf Arslan: Merhaba kızım, Galatasaray Kemerburgaz Tesislerine hoşgeldin, ben Yusuf Arslan.
Yn: Hoş buldum.Masasının karşısında ki sandalyeyi gösterip;
Yusuf Arslan: Şöyle geçebilirsin kızım.
Kafamla onayladığımı belirtip sandalyeye oturmuştum.
Yusuf Arslan: Cv' ni inceledim kızım iyi bir üniversite' den mezun olmuşsun, fakat henüz bir iş tecrüben yok.
Yn: Evet efendim.
Yusuf Arslan: Ama biliyormusun, içimde sana karşı nedensiz bir güven var kızım.
Yn: Teşekkür ederim.Ben teşekkür ettikten hemen sonra Yusuf Bey ayağa kalkmıştı.
Yusuf Arslan: Hadi gel tesisi dolaşarak konuşalım.
Yn: Dolaşarak mı?
Yusuf Arslan: Evet dolaşarak, hem bi farklılık olur.
Yn: Şey, peki.Hem tesisi gezmiş, hem de sohbet etmiştik, işin en garip yanı ise sanki Yusuf bey beni işe almışta sevdiği bir çalışanıyla sohbet ediyormuş gibiydi.
Yusuf Arslan: Biliyormusun kızım, seni çok sevdim, sanki seninle ezelden bir tanışıklığımız varmış gibi, ya da olmayan kızmışsın gibi.
Yn: Teşekkür ederim efendim.
Yusuf Arslan: Hadi gel kızım sahaya gidelim hem oyuncularla da tanışmış olursun.
Yn: Aslında-
Yusuf Arslan: Zaten sahaya hemen bu kattan giriliyor.
Yn: Peki.
İşte şimdi sıçıp sıvamıştım.Sahaya girmiştik ve benim gözlerim direk onu bulmuştu, Barış'ı, o ise antrenmana odaklanmış bizi görmemişti, ki bu sırada;
Yusuf Arslan: Çocuklar hadi buraya gelin tesise yeni biri katıldı!!
Tam bu sırada herkes bize bakıyor ve buraya gelmeye başlıyordu, bense gözlerimi yere kitlemiş, Barış' a bakmamaya çalışıyordum.
Yusuf Arslan: Evet çocuklar bu Yn Ysn bundan sonra Galatasaray' ın yeni çevirmeni.
NE, iyide daha bana hiç bir şey sormamıştı ki, bi kere ben burda çalışmak istiyormuyum, istemiyormuyum onu bile bilmiyor ki. Bu sırada oyuncular benimle tanışıp el sıkışıyorlardı...
Kerem Aktürkoğlu: Merhaba, hoş geldin.
Yn: Merhaba, hoş buldum.
Berkan Kutlu: Merhaba, hoş geldin.
Yn: Merhaba, hoş buldum.
Yunus Akgün: Merhaba, hoş geldin...Ve sıra en son o kişiye gelmişti;
Barış Alper Yılmaz: Merhaba, hoş geldin.
Yn: Merhaba, hoş buldum.El sıkıştığımızda bi anda içimde uzun zamandır hissetmediğim bazı hisler canlanmıştı...
Kısa bir sohbetten sonra oyuncular antrenmana dönmüş, Yusuf Arslan bir misafirinin geldiğini, bu yüzden mecburen etrafı kendi başıma keşfetmem gerekeceğini söyleyip gitmişti.
Bende koridora çıkıp olanları Elif' e anlatmak için çantamda telefonumu ararken, bir anda karşımda Barış' ın belirmesiyle şaşırıp kalmıştım.
Barış: Ne işin var burda.
Yn: Pardon?Barış kolumdan sertçe kavramış;
Barış: Yn uzatma işte, sana ne işin var burda dedim!
Yn: Sen ne için burdaysan bende o yüzden burdayım, "para kazanmak" için.
Barış: "Para kazanmak" için, başka yer yokmuydu da buraya geldin.
Yn: Keyfimin kahyası istedi onun için buraya geldim, hem sanane ki, yani sonuç olarak kimsin ki sen.
Barış: Bana bak kızım, sen beni çıldırtmak için falan mı buraya geldin, ne demek sen kimsin.
Yn: Öyle işte bas baya sen kimsin ki, abim misin, arkadaşım mısın, "sevgilim misin" .Söylediğim son kelimeyi iyice bastırmıştım, bunun üzerineyse Barış bir anda susup sadece gözlerimin içine bakmaya başlamıştı.
Bakışların da anlamlandıramadığım bir duygu vardı, ya da birden fazla duygu, acı, pişmanlık, üzüntü...Barış: Bak biliyorum, seni kırdım, üzdüm, parçaladım, hata ettim, yanlış ettim, özür dilerim, ama ben seni çok özledim.
Yn: Biliyor musun Barış, bir gün benden özür dileyeceğini hiç düşünmezdim, çünkü birinden özür bile beklemeyecek kadar kırılmak ve vazgeçmek, bak burası son işte, hem de en kötü son ve işte ben oradayım.Barış bir anda beni kendine çekip sıkıca sarılmış, kafasını boynuma gömmüş ve ağlamaya başlamıştı. İlk başta tereddüt etsemde bende kollarımı onun beline dolayıp ağlamaya başlamıştım. Bu şey sanki uzun zaman önce kaybettiğim bir sevdiğime tekrar kavuşmak gibi hissettiriyordu.
Barış: Özür dilerim sevgilim, defalarca kez özür dilerim, ama sana yemin ederim ki hiç aldatmadım seni yokluğuna dahi ihanet etmedim, edemedim, binlerce göz baktı gözüme, ama ben hep senin gözlerini aradım, ben seni ne özlemekten yoruldum ne sevmekten, n' olur affet beni.
Yüzümü Barışın göğüsünden kaldırmadan;
Yn: Hataları düzeltebilirsin Barış ama bıraktığı izleri asla yok edemezsin...
Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen, sizi çok seviyorum ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Futboll Players | One Shots
Teen FictionFutbolcular ve Yn (İstek bölüm alınır, istediğiniz futbolcuları yoruma yazın).