Kerem Aktürkoğlu

383 16 2
                                    

   Makyaj masamda en yakın arkadaşım Tuğçe ile makyaj yapıyorduk, çünkü Tuğçe ile Galatasaray' ın şampiyonluğu adına düzenlenen galaya gidecektik. Daha doğrusu o erkek arkadaşı Yunus için gidiyordu ve beni de peşinde sürüklüyordu.

  Aslında pek gitmek istemiyordum, ama Tuğçe hem çok ısrar etmişti, hemde o benim arkadaştan da öte artık kardeşimdi, yani onu yanlız bırakamazdım.

  Gerçi  benim asıl gitmek istememe sebebim Kerem Aktürkoğlu' ydu, bir zamanlar ondan çok hoşlanıyordum, çok dediğime bakmayın delicesineydi bu sevgi,  onun için dünyayı karşıma alabilecek kadar çok seviyordum onu, zaten insan en çok kimi seviyorsa ondan yaralanmazmıydı hep, benim ki de o meseleyi işte, neyse çoktan bitmiş gitmiş, mazide kalmış bir olaydı artık.

  Tuğçe' nin bir an omzumu dürtmesi ile kendime gelmiş, düşüncelerimden sıyrılmıştım.

Tuğçe: İyi misin sen?
Yn: Hı hı iyiyim, niye ki?
Tuğçe: Emin misin?
Yn: Tuğçe! , uzatmada çıkar şu ağzında ki baklayı.
Tuğçe: Yn bak ne diyeceğim, istersen gitmeyelim, yani böyle üzgün olucaksan, hem bu akşamı kız gecesi yaparız, Yunus' a haber vereyim şimdi.
Yn: Tuğçe, sakın, benim için bunu yapmana gerek yok, hem ben üzgün falan da değilim ki.
Tuğçe: Yn-
Yn: Dünyanın sonuna kadar ondan kaçamam ya, eninde sonunda bir gün karşıma çıkacak zaten, ha bu gün, ha yarın.
Tuğçe: Emin misin?
Yn: Gayet emin, hem unuttum ben onu, şu sıralar da biriyle konuşuyorum.
Tuğçe: Şaka, benim niye bundan haberim yok Yn hanım, aşk olsun.
Yn: Sana da ya bu gün ya yarın bahsedicektim zaten, alınma hemen.

  Tuğçe bir anda boynuma atlamış bana sıkıca sarılmış, daha sonra beni gıdıklamaya başlamıştı.

Yn: Tamam Tamam, dur artık altıma yapıcam yoksa.

  Son sözümü söylememle Tuğçe' nin durması bir olmuştu;      

Tuğçe: Aman aman sakın işeme, yoksa on saat buraları temizleyemeyiz.

  Tuğçe' nin söylediği şeye tekrar gülüp hazırlanmaya devam etmiştik...

  Makyajımız bittikten sonra ikimizde giyinme dolabının önünde kendimize kıyafet seçmeye çalışıyorduk.

  Tuğçe en sonunda kendine siyah saten bir elbise bulmuş, bense bordo, balık, askılı bir elbise beğenmiştim (Siz istediğinizi hayal edebilirsiniz).

  Ben giyinirken Tuğçe' nin Yunus' u aradığını duymuştum ve Tuğçe' nin sesinin biraz kızgın geldiğini fark etmiştim, sanırım Tuğçe' nin arabası olmadığı için Yunus bizi almaya gelecekti ve bir sorun çıkmıştı, en azından fikrim buydu.

  Tam sırtımda ki fermuarı kapatmaya çalışırken Tuğçe odaya girmişti  ve fermuarımı  kapatmak için yanıma gelmişti;

Yn: Bir sorun yok değil mi?
Tuğçe: Şey aslında çok küçük, küçücük bir sorun var.
Yn: Neymiş bu küçücük  sorun.
Tuğçe: Şimdi şöyle Yunus' un bir arkadaşı yolda bize eşlik edecekmiş.

  Tam bu sırada Tuğçe' nin fermuarmı kapatması ile ona dönmüş, kim olduğunu tahmin ettiğim arkadaşı sormuştum;

Yn: Kimmiş bu arkadaş?
Tuğçe: Şey Kerem' miş.
Yn: Aktürkoğlu olan mı?
Tuğçe: Aktürkoğlu olan, canım.

  Beynime kan sıçramış gibiydi adeta, her ne kadar Tuğçe' ye çaktırmamaya çalışsam da, geçin Kerem' le aynı ortamda olmayı, onun bir resmini görmek bile beni kahrederken, şimdi onunla yan yana oturacaktım.

  Tuğçe' nin bana olan acır tasla bakışlarını ve  düşüncelerimi  kesen şey dışarıdan gelen korna sesi olmuştu...

Part iki için 10 oy çiçeklerim. 💮

 💮

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Futboll Players | One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin