beni duymuş ve bana geri dönmüş

214 54 42
                                    


⋆。˚ ❀ * ࿐ ࿔ ˚:⋆ ✧・゚

Minho'nun ağzından;

Pilwon dizlerinin üzerine çöküp ağlamaya başladığında güvenlikler onu yaka paça dışarı çıkartmıştı. Ben de Chan tarafından sürüklenerek onun odasına sürüklendim.

Koltuğa oturur oturmaz bağırışı yükseldi.

"Ne yapıyorsun sen Minho?!"

Gözlerimi yumdum. Az önce cinnet seviyesine geldiğim için öfkemi tekrardan kontrol altına almam biraz zaman alacaktı.

"Pilwon oydu, Jisung'un kocası."

"Hastanenin ortasında nasıl birisine saldırırsın?"

"Jisung'un canı-"

"Yeter!" Bağırdığında tüm oda sallanmıştı. "Yeter artık Minho. Jisung aşağı, Jisung yukarı, yeter! Toparlan, kendine gel artık."

Başımı kaldırdım, hızla karşısına geçtim. "Jisung uyanacak."

Chan dişlerini sıkarak gözlerini devirmişti. Öfkeden alnındaki damar belli oluyordu. "Siktir git başımdan artık."

Yumruklarımı sıkarak çıktım odasından. Başım dönüyor, vücudumdaki tüm kan beynime nüfus ediyordu.

Ama ben hiçbir şeyi umursamadım. Nasıl sakinleşeceğimi biliyordum.

Doğruca üst kata, yoğun bakıma çıktım.

Jisung'un odasını gözüm kapalı bir şekilde bulup önünde üstümü değiştirdim. İçeri girdiğimde önce rutin kontrollerimi yaptım. Her şey aynıydı. Dünkiyle, ameliyattan ilk çıktığıyla...

Yatağın yanındaki sandalyeye otururken çoktan öfkem dinmiş, yüzümü bir tebessüm sarmıştı.

"Jisung'um..." Dedim elini tutarken. "Ben geldim..."

Jisung'un ağzından;

Minho gelmişti. Ne kadar zaman geçtiğini, ne zamandır burada olduğumu bilmiyordum. Bilincim yerindeydi ama ne gözümü açabiliyordum ne de bir kasımı oynatabiliyordum.

Ama güzeldi.

Hala yanıma gelmesi, elimi tutması, bana sanki onu dinlediğimi biliyormuş gibi konuşması güzeldi. Belki yıllar oluyordu, belki aylar. Ama o benden vazgeçmemişti.

"Seni çok özledim." Diye devam etti.

Ben de seni çok özledim.

"Bak sana söylemiştim her şeyin güzel olacağını. Ameliyatın başarılı geçti, bütün hayati fonksiyonların normal. Bu kadar uyuman da normal. Kendine geleceksin Jisung'um, biliyorum."

Elbette geleceğim. Bunun için savaşıyorum. Ah şu parmağımı bir oynatabilsem, bir kelime söyleyebilsem...

Elimi kaldırdı, çatlak, kuru dudaklarına değdirerek yumuşacık bir öpücük kondurdu.

"Ellerinin soğuk oluşunu sevmiyorum Jisung, ısıtmak istiyorum onları. Ama sana dokunduğumda incinip incinmediğini bile bilmiyorum."

İncinmiyorum Minho, senin hiçbir dokunuşun beni incitmiyor. Aksine pamuklara sarılırmış gibi sarıyorsun beni.

Hayır, ağlama lütfen. Bu hıçkırıkları biliyorum, artık duymak istemiyorum. İyiyim ben Minho, lütfen güven bana. Uyanacağım. Ağlama artık.

Alnını elimin üstüne dayadı, içli içli ağlamaya başladı.

"Sana söz verdim Jisung, iyi olmak zorundasın. Uyanmak zorundasın." Diye sayıkladı.

Uyanacağım Minho, yemin ederim uyanacağım sadece biraz zaman ver bana. Ne kadar... Ben de bilmiyorum. Birazcık zaman...

Uyanamadım. Var gücümle savaşsam da o gün Minho hala elimi sımsıkı tutarken bir eklemimi oynatamadım, gözümü açamadım.

Gözümden bir damla yaş akmaktan, yüzüm buruşmadan hıçkıra hıçkıra ağlıyordum içime.

Çok zordu.

Onu göremiyordum. Ama onu böyle hissetmek de çok zordu.

Minho'nun ağzından;

Jisung'un odasından çıktığımda ipleri kopmuş bir kukla gibiydim. Bir o duvara çarptım, bir diğerine...

Bir hemşire kesti yolumu. Telaşlıydı, diğer herkes gibi o da halime acıyordu. "Minho hoca!" Diye bağırdı yüzüme, beni kendime getirmeye çalışırcasına.

Elimi kaldırıp durmasını işaret ettim. "İyiyim ben." Dedim.

"Hayır hocam, Han Jisung!"

Hemşirenin sözüyle kafamı kaldırdım, anlamsızca yüzüne baktım. Anladığımdaysa gözlerimi kocaman açmış, az önce duvarlarına çarpa çarpa geçtiğim koridorun öbür tarafına doğru koşmaya başlamıştım.

İçeri girdiğimde Jisung bana bakıyordu.

Hah...

Jisung

Bana bakıyordu.

Gözlerimiz buluştuğunda ikimiz de bardaktan boşalırcasına ağlarken diğer sağlık personelleri bir bir odaya doluştu.

Normal bir hasta yakını olsaydım yaka paça odadan çıkartılırdım ama kimse bana dokunmadı, koşup Jisung'un havadaki elini düşmeden yakaladım.

"Jisung, uyandın!" Dedim. Sesimin nasıl çıktığını bile bilmiyordum, muhtemelen bağırmıştım.

"Beni incitmiyorsun Minho..." Dedi Jisung sayıklarmış gibi bir sesle. "Sen beni hiç incitmedin."

Demek duyuyormuş...

Ona anlattığım her şeyi, söylediğim tüm sözleri, yanında ağladığım her anı duymuş.

Jisung

Beni duymuş ve bana geri dönmüş.

Sevgilerle, Han Jisung | Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin