kaç kişi dokundu bedenine?

419 86 218
                                    


⋆。˚ ❀ * ࿐ ࿔ ˚:⋆ ✧・゚

Bu bölüm rahatsız edici ögeler (taciz, kan, şiddet vs.) içerir, hassas olanlar okumasın.

Minho'nun ağzından;

Jisung, o gün daha da kötüydü.

Sikeyim

Her seferinde ona söyleyeceğim derken daha kötü bir halde geliyor, tüm sözcükleri bir bir boğazımda düğümlüyordu.

Ama artık söylemek zorundaydım.

Çünkü öksürükleri başlamıştı. Söylemese de, o gün serumu taktıktan sonra gözlerini kapattığında yanından ayrılamamıştım.

Direkt nefesi derinleşmiş, karnı şişip inmeye başlamıştı. Uyuyordu.

Sanki tek uyuyabildiği, tek güvende hissettiği yer burasıydı.

Tekerlekli sandalyeyi biraz kaydırarak sedyenin hemen yanına geldim.

Dayanamıyordum artık. Elimi hafifçe uzattım, alnına dokundum.

Ah, ateşi vardı.

Dışarıda hava buz gibiydi, üşüyordu. Terden nemlenmiş saçlarında parmaklarımı hafifçe gezdirdikten sonra oturduğum yerden kalktım.

Kenarda asılı montumu alıp üstünü örttüm.

Yapmak zorundaydım. Üşümesine dayanamazdım. Hasta olmasına dayanamazdım.

Parmaklarıma sinen saçlarının kokusunu içime çekmeden duramazdım.

İnsan hafızası aptaldır derler. Sesini, yüzünü, gülüşünü unuturdum belki ama kokusunu unutmama imkan yoktu.

Yıllar sonra almıştım kokusunu.

Yüzüne derin derin bakıp iç çekerken, daha serumun yarısına gelmeden açtı gözlerini.

Jisung'un ağzından;

Gözlerimi hafifçe araladığımda doktorun bana baktığını gördüm. Kara gözlerinde farklı bir şey vardı.

İlk başta bana acıdığını düşünmüştüm ama farklı bir şeydi. Belki bir hasret, belki başka bir şey...

Ona baktığımda gergin bir şekilde gözlerini kaçırdı.

Üstümdeki ağırlığa baktığımda yeniden ona döndüm.

"Üşüyor gibiydin." Dedi gözlerime bakmadan. "Burada battaniye gibi bir şey yoktu, üzgünüm."

Ona bir tebessümle karşılık verdim. "Gitmemişsiniz."

Hızlı bir hareketle masaya gitti, rastgele bir kağıdı eline aldı. "Bir şey okumam gerekiyordu da."

Üstümdeki kıyafetlerin beni bunalttığını, hafifçe yükselen ateşimin sardığını hissediyordum.

Montu yavaşça kenara koyduktan sonra parmağımdaki alyansı sağa sola oynatarak terimi silmeye çalıştım.

"Çok mu terledin?" Diye sordu hala arkası dönükken.

"Kö-kötü mü kokuyorum?" Beni görmediğinden kokumu aldığını düşünmüştüm.

"Hayır. Yüzüğünle oynuyorsun ya." Arkasını döndü. "Rahatsız mı ediyor?"

Başımı aşağı yukarı salladım. Parmağımdaki yüzüğü çıkarttım, çekmeceli komodinin üzerine koydum.

Sevgilerle, Han Jisung | Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin