Bazen hayat öyle bir darbe vurur ki insana, ruhun bedeninden fırlar, şaşar kalırsın. Geriye bakarsın, geride bıraktığın ömrüne. Hayatın gözünün önünden film şeridi gibi geçmez, kırık aynalardaki yansımalar gibi teker teker birleştirmen gerekir parçaları.
Bir duygu hissedersin, sonra bir duygu daha. Birleştirip ne anlama geldiğini çözmeye çalışırsın. Birilerini özlersin, bir umut beslersin. Kimi özlediğini, ne umduğunu hatırlamaya çalışırsın.
Başkasını seviyorum diyorsun, ama gerçekten sevebilirmisin bir başkasını?
Unuttum artık diyorsun. Zamanında her seyden çok sevdiğin kadını böyle bir çırpıda unutabiliyor musun? Hiç mi aklına gelmiyor anılar? Hiç mi özlemiyorsun kokusunu?
Bir an "Keşke şuan yanımda olsaydı" demiyor musun? Her tanıştığın insanda onu aramıyor musun içten içe?
Sesini özlemiyor musun hiç?
Sana "Seni çok seviyorum" dediği anları unutabiliyor musun?Birlikte dinlediğiniz şarkıları duyunca aklına gelmiyor mu? Birlikte izlediğiniz filmlerden bahsedince uzaklara dalmıyor mu gözlerin?
Onun yokluğunda kendini kocaman bir boşluktaymış gibi hissetmiyor musun? Arkadaşlarınlayken onun yanındaki kadar içten gülebiliyor musun?
Şimdi bir daha düşün. Gerçekten onun yerini başkası doldura bilirmiydi? Onun yerine başkası geçermiydi?
Kafa dağıtmak için geldiğimiz gece kulübünde, kafam gerçekten dağılmıştı. Herşey parçalara ayrılmış beyin hücrelerimin içinde analiz yapıyordu.
Fotoğraflar geldi aklıma.. Zehramın ölü fotoğrafı.Dertli bir iç çektiğimde omzumda bir el hissettim. Bakışlarımı Ersin'e diktiğimde gayet kafayı bulmuş, karşımda sırıtıyordu.
"Hadi be komserim, ne zevksiz çıktınız" hemen karşımızda ki masadaki 4 kadını gösterdiğinde, sabır dilercesine kafamı ona çevirdim. "Oğlum, bak güzel oğlum. Biz buraya kadın avlamaya gelmedik. Güzel kardeşim. Stres atmaya geldik tamam mı!" esip gürlediğimde olduğu yerde titredi.
"Ama komserim, baksanıza şu güzelliklere. Sarışının göğüsleri, kumralın dudakları... Esmerim hhhh" kafasına bir tane geçirdiğimde ellerini önünde bağladı "Oğlum sen yavşak mısın?" çekingen bakışlarını yerden kaldırdığında " Estağfurullah, komserim. Tesüf ederim, ben öyle birimiyim?" kafamı sinirden iki yana salladığımda hızlı adımlarla yanımıza Soykan gelmişti.
Nefes nefese bir şekilde bize tereddüt ile bakttığında "Ne oldu, oğlum. Bu ne hâl?" Kafasını kaldırdı "Abi! Siktimin şeref yoksunu pislik kansız herifin Montajladığı fotoğraflarda ip ucu bulduk, sürekli uyuşturucu çetelerinden ilerliyor. Faruk Bostan, Kenan Bolatan'ın oğlu Sarp Bolatan, Hastanede ölen Sedat Baytekin, Tuna Ulusoy, abi ve...."
kaşlarımı çattığımda "Cevat Karabağ siktimin pislik tacizcisinide gebetmiş amına kodumun şeref yoksunu piç kurusu yav-" kaşlarımı daha çok çattığımda neyin peşindeydi bu sikik adam"Fotoğraflar iyice incelensin bizde kalkıyoruz yürüyün" .
•••
Otopsi raporlarını incelerken aklım hâlâ fotoğraftaydı.
Nasıl olurdu.. nerden bulurdu onun fotoğrafını.. nasıl bulurdu.
Derin yaralamalar, birinci ve ücüncü derece yanıklar, bıçaklarla oynama hevesi, bir nefes kadar yakın kurşunlar..Ah.. bu katil her kimse onu bulmamız bile çok zordu... Bırakın bulmayı, bulsak bile gördüğümüz an bizi doğrardı. Zekâsı ve planları...
"Bunu nasıl yapıyor.."Ayağa kalkıp Laboratuvar'a gidip son gelişmeleri öğrenmeliydim.
Adam arkasında iz bile bırakmıyordu ki, ne bir parmak izi bıraktığı tek şey kan ve imzası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI MONTAJ:Katliam
HorrorSisli bir gecenin unutulmaz kan ve demir kokusu. Zevkler ve Hayatlar, Montajlar ve Şantajlar. ••• Kanlarının içinde boğularak biri, KATLEDİLDİ. Bu aramızdan birisi de olabilirdi? birileri de olabilirdi. O gece hepimiz bir partiye davetli olarak katı...