Kalbim arsızdı laf geçirilmezdi.
gerçekten bu halde olmayı istemiyordum. ben kendime bunu yapmak istemiyordum. ama olmuyordu.
bir hafta önce yaşadığım olayın başıma belası kalbime zararı olmuştu. boş kaldıkça aklıma o halleri geliyordu. hapishane köşelerinde ağlayışlarım geliyordu. ama neden bu kadar çok takmıştım yıllardır onu? sonuçta ona aşık değildim o da bana değildi...
sadece onu etrafımda görmeme alıştığım için bunlar olmamalıydı. olmazdı.
boş kalmamam, düşünmemem lazımdı. yoksa kötü olurdu. hastanedeki kantine inip kendime aldığım kahveyi tek elimde tutarken diğer elimde telefonuma gelen mesajlara bakıyordum. dilara ile olan konuşmalarımız mahalle grubumuzdaki mesajlaşmalar hepsine baktım. gurupta leyla ile enes ardılın da telefonu vardı. tabi enes ardılınki süs diye kalıyordu. leyla da hiç bir mesaja bakmıyordu. muhtemelen numara değiştirmişti. zira benim özelden ona attığım milyonlarca mesaja bile bakmamıştı.
"beste nur hanım! çok acil gelmeniz lazım kolundan vurulmuş bir adam geldi ve çok kan kaybediyor"dedi mine koşarak yanıma gelirken.
"başka doktor yokmu mine onlara söylesen olmazmı? midem bulanıyor biraz sıcak bir kahve içsem iyi gelirdi"dedim açıklama yaparaak. mine kafasını salladı.
"var doktor tabii ama şöyle bir sorunumuz var"dedi ve kaşlarını çatarak devam etti. "hasta ille de sizin ilgilenmenizi istedi" kaşlarını çatma sırası bendeydi. kız beste bu kadar ünlü oldunmu sen ya?
"nedenmiş o?"dedim sorarak. minenin 'bilmiyorum' dercesine kafasını yana yatırıp dudaklarını büzmesiyle ofladım.
elimdeki kahveyi mineye verdim "al iç!"dedim sinirle ve yürüdüm. bir rahat bırakmıyorlardı! böylelerini alıp camdan atasım vardı.
hayır yanii bizde insanız bizimde huzura dinlenmeye ihtiyacımız var! ne bu istek anlayamıyordum.
odamın önüne gelip hızla içeri girdim. ve girmemle çıkmam bir oldu. bu neydi şimdi! bunun burada ne işi vardı? hangi yüzle buraya gelmişti? geri içeriye girdim. sedyede yatan adamın yüzüne sinirle baktım. onur karan karasu bugünde pek bir yakışıklı mı olmuşdu ne?
" beyefendi bu ısrarınız nedir anlayamadım açıkcası!"dedim sinirle. gülümsedi.
" ısrarımın sonucunda sizinle mükafatlanacağımdan demek ki hanımefendi"dedi arsızca. pişkin.
"şansınızı zorlamayın bence! aramızda doktor-hasta ilişkişi var"dedim kinayeyle.
"iyi bari bir ilişki olsunda. ne olursa olsun. hatta" dedi ve oturduğu sedyede daha da yaslandı. "efendi-köle ilişkisi daha iyi olur"dedi gülümserken. gözlerimi kısarak yüzüne baktım. bir kaç adımda sedyenin önüne gelince konuşmaya başladım.
"bana bak!"dedim sinirle.
"bakıyorum yavrum"diyen karana gözlerimi büyülterek baktım. ve kolunu çimdikledim. "düzgün konuş!"
"ahh! tamam atarlanma hemen yaa"dedim söylenerek kolunu tuttu.
"ee şu koluna bakayım da çık git buradan!"dedim. ve koluna baktım. "ne kolu?"dedi bana bakarak.kanayan kolunu gösterdim. ağzından 'haa'diye bir mırıltı çıktı. "önemli değil yaa o ufak bir sıyrık"dedi pişkince.
sinirle minenin ismini haykırmamla sırıtan yüzü sıçrayarak soldu. ve ardından odaya mine girdi."efendim doktor hanım?"demesiyle. ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREK YANGINI
Ficción Generalbeni arabayla kendi arasına almasıyla ortada sıkışıp kalmıştım. kafamı kaldırıp yüzüne bakınca gözlerinin kulağımdaki küpedetakılı kaldığını fark ettim. "bırak beni!"dedim hırsla. sırıttı ve daha çok yaklaştı. ellerini kaldırıp küpeme dokundu.daha...