Devrin Sultanı ||

13.Sultan Düğünü

Merhaba arkadaşlar. Uzun süredir hikayelerime yeni bölümler gönderemiyorum. Kusura bakmayın. İnşallah bundan sonra her hafta sonu yeni bölüm yayınlamaya çalışacağım. Bu arada bir şey söylemek istiyorum. Kısa bir süre önce bir arkadaş bana tarihle ilgili bazı sorular sormaya başladı. Elimden geldiği kadar cevap vermeye çalıştım. Kurgu hikayelerimide sevdiğini söylemişti. Sonra beni aniden engellemiş. Sanki yazmakta ısrarcı olan benmişim gibi. İlk öncellikle eğer gerçekten tarihi bilgi öğrenmeye ve gerçekleri kabul etmeye hazırsanız. Sormaya başlamanızı tavsiye ediyorum. Yoksa kendini tarihci sannaların yalanlarından başka bir şey duymaya hazır değilseniz. Lütfen insanları boşuna sinirlendirmeyin ve strese sokmayın.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

》Günler önce《

Bu akşam Gülruh Sultanın kına gecesiydi. Taşlıkta hatunlar çalgı çalıyor ve raks ediyordular.Kına gecesinde Hasekiler, Hanım Sultanlar, Vezir ve Paşa eşleri bir araya toplanmıştılar. Misafirler masalardaki ikramları yerken bir taraftanda eğlenceyi izliyordular. Baş köşedeki sedirde Valide Gülnar Sultan  oturmuştu. Yanında kızları, gelinleri ve kız torunları sedirlerde oturmuştular. Gülruh Sultan'ın üzerinde çok pahalı kumaştan hazırlanmış kırmızı bir kaftan vardı. Taktığı bütün mücevherlerin çok kıymetli olduğun anlamak zor değildi.

》 Haftalar sonra《

İstanbul Sarayında bir koşturmaca vardı. Zira Sultan Mustafa'nin ilk kız evladı Gülruh Sultan evleniyordu. Düğünü için adeta İstanbul Sarayı tepeden tırnağa süslenmişti. Gülruh Sultanın çeyizi tıpkı Lalehan Sultanın çeyizi gibi uzun süre konuşulacak şekilde hazırlanmıştı. Günler sonra nihayet bütün hazırlıklar bitmiş ve düğün vakti gelmişti. Nikah sabah vakti Şeyhülislam tarafından kıyılmıştı. Şenlikler öğle vakti Sultan Mustafanın gösterisi ile başlamıştı. Bu eğlencelerinen az üç ya da dört gün süreceği açıktı. Taşlıkta da tıpkı Saray dışında olduğu gibi eğlence vardı. Valide Gülnar Sultan, Padişahın kız kardeşleri, Hasekileri ve evlatları bu kutlu günde hep birlikteydiler. Mihrişah ve Hoşyar Sultan dışında pek mutsuz olan yoktu. Zira en büyük rakibe olarak gördükleri Cihannara'nin en mutlu günüydü. Üstelik bu evlilik vastası ile Cihannara Sultan çok önemli bir ittifak kurmuştu. Şehzade Selim düğüne katılmamış olsa bile mektup göndermeyi ihmal etmemişti. Gülruh Sultan için seçilen Saray, İstanbul Sarayına en yakın olanıydı. Bu Saray çok büyük ve gösterişliydi. İstanbul Sarayı ile kıyaslana bilecek kadar mükemmeldi. Gülruh Sultan aylarca özenle hazırlanmış gelinlik ve takıların içinde adeta peri kızını andırıyordu. Cihannara Sultan bütün gün kızının yanından ayrılmamıştı. Valide Gülnar Sultan ise yeğeni Cihannara Sultanın bu davranışlarına tebessüm etmişti. Cihannara Sultanı çok iyi anlıyordu. Zira kaç yıldır gözünden bile sakındığı evladı artık yuvadan ayrılıyordu. Öğleden sonra Gülruh Sultan ve Mehmed Paşanın ayrılma vakti gelmişti. İlk önce Valide Gülnar Sultan, Sultan Mustafa, Cihannara Sultan, Padişahın kız kardeşleri yeni çifti tebrik etmiş ve onalara hayır dualar etmiştiler. Yeni çifti uğurladıktan sonra herkes kendi köşesine çekilmişti. Mihrişah ve Dilhan Sultan devam eden eğlencede sohbet ediyordular.

"Cihannara'nin kızı için neler yaptılar."

"Sonuçta Padişah kızı."

"Bizimkilerde Padişah evlatları. Bakalım bizimkiler içinde böyle yapacaklar mi ?"

"Bizim evlatlarımız henüz çok genç. İnşallah büyüdüklerinde  onlar içinde yapılacaktır."

"Bilemiyorum doğrusu. Sonuçta Valide Sultanın biricik yeğeni değiliz."

"Öyle söyleme Mihrişah."

"Ne ? Yalan mi ?"

Bu sırada odasında hasetinden dört dönen Hoşyar ne yapacağını düşünüyordu. Bir süredir gebe kalmaya çalışıyor ancak muvaffak olamıyordu. Paşalar ile ittifak kurmak için kız çocuklarına ihtiyacı olduğunun farkındaydı. Bu sırada Manisadan iki güzel haber daha gelmişti. Şehzade Selimin iki Hasekiside gebeydi.