Merhabalar! Bir hafta aradan sonra kavuştuk 💖 Her hafta burada olmaya çalışıyorum. Bunun karşılığı olarak oy ve yorumu bana çok görmeyin lütfen. Unutmayın sizin yorumlarınız ve oylarınızla motive oluyorum.💖 Olaylara artık giriş yaptık, hikaye asıl şimdi başlıyor.🔥 İyi okumalar!Bu kitaptaki tüm karakterler ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.
Hayatınızda hiç bitmez, bu acı geçmez dediğiniz dönemler olmuş muydu? Ben sanırım o dönemden ziyade öyle bir gün yaşıyordum. Buraya geldikten sonra tabi ki bir şeyler değişecekti ama aynı gün içinde hem bir şeylerin değişip, hem de ölüm tehlikesi atlatacağımı düşünmemiştim. Biz askerdik, tabiri caizse kelle sürekli koltukta gezerdik. Ama sivil hayatta bu kadar her şeyin üst üste gelmesi beni germişti. Uçak inmiş, ardından bütün yolcular da inmişti. Yüzbaşı, ben, canlı bomba bağlanan adam pilotla hostesi bekliyorduk. Tıkırtı duydum ve bakışlarım uçağın iniş merdivenine kaydı. Pilot önde, hostes arkasında geliyordu. Bir ayrıntı dikkatimi çekti. Hostes hayran hayran yüzbaşına bakıyordu. Evet, bayağı çekinmeden bakıyordu. Bu bakış içimdeki huzursuzluğu ultra seviyeye çıkardı. Yüzbaşının bakışları onda mı diye kontrol etmek için baktığım bana baktığını gördüm. Kalbim saniyelik ağzımda atıyordu. Bakışlarımı hemen önüme döndürdüm.
''Sizi az sonra polis memuru alacak. İfadenizi alacaklar. Şahısın robot resmini çıkaracaklar. Muhtemelen 5 dakikaya burada olurlar.'' Hostes kızın sesini duyunca algılarım olması gerektiğinden fazla açıldı.
''Siz gidiyor musunuz yani?'' Ne yapsaydı adam sabaha kadar başında kamp mı kursaydı? diyemedim. Yüzbaşının sorgular bakışları onu buldu.
''Evet?'' dediğinde sesindeki tondan sana ne dediğini ben anlamıştım ya da şu an öyle anlamak istiyordum.
''Sizin gibi şanlı Türk askerleri etrafımızda olduğu için çok şanslıyız komutanım.'' dediğinde bakışlarım yere kaydı, sinirim bozulmuş bir şekilde güldüm.
''Sağ olun.'' dedikten sonra tam ilerleyeceğimiz sırada yine bu kadının sesini duydum. Yüzbaşıyı kolundan tutup durdurdu. Anında bakışlarım kolundaki eline kaydı. Diğerlerinden uzakta olduğu için, arkasındakiler onu duymuyordu ama ben gayet duyuyordum.
''En azından isminizi öğrenseydim komutanım.'' dediğinde yüzbaşı kolunu hafif bir şekilde elinden kurtardı. Kendimi tutamadım.
''Biz ismimizi söyleme taraftarı pek değiliz Ece Hanım. Siz bizi şanlı Türk askerleri olarak bilmeye devam edebilirsiniz. Eğer biraz daha bizi burada tutarsanız, bizi görevden alacaklar ve artık şanlı Türk askeri de olamayacağız.'' Yaklaşık 10 saniyede bu cümleyi nasıl kurmuştum bende bilmiyordum. Ama bu kadın beni çok sinirlendirmişti. Yüzbaşına bakmaya çekindiğim için ilerlemeye başladım. O da arkamdan gelirdi herhalde. Gelirdi dimi? Yaklaşık 5 saniye sonra ayak sesini duyduğumda yüzümde engel olamadığım bir gülümseme oluştu. Sonra onun o kalın sesini duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERTUNGA
AçãoBirce Sağlam, Diyarbakır'da görev yapan bir Türk askeridir. Kendisine gelen telefonla, ''Pençe'' isimli özel bir time alındığını öğrenir. Görev için gittiği Hakkari'de hayatının aşkını bulacak, aynı zamanda geçmişten gelen bir gölgeyle savaşacaktır...