BÖLÜM BEŞ

5.3K 289 91
                                    


Bu kitaptaki tüm karakterler ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.

Ne uğruna ölmek isterdin deseler tek bir cevabım vardı, vatan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ne uğruna ölmek isterdin deseler tek bir cevabım vardı, vatan. İnsan yaşadığı bayrak uğruna ölmeyecekse neden yaşardı ki? Hayatta en büyük gayem buydu. Arkamda ne bekleyenim vardı ne yolumu gözleyenim. Ölüm konusunda hiç çekincem yoktu. Bu yüzden akademiden bir komutanım gözümün kara olduğunu, bir gün bunun başıma bela olacağını söylerdi. Gözlerimi alan beyaz ışıkla hastanede olduğumu anlamıştım. Sanırım komutanıma hak verdiğim nadir yerlerdendi. Tepemdeki ışık da bunu doğrular nitelikte gözüme gözüme vuruyordu. En son hatırladığım şey etrafın toz duman olduğuydu. Etrafımdan gelen uğultulu sesleri duyabiliyordum ama kime ait olduğunu çıkaramıyordum. Ayağımda hafif bir sızı hissediyordum. Ağır yaralanmadığımın farkındaydım ama orospu çocuğundan güzel dayak yemiştim. Gözümü araladığımda ışık hüzmesi daha çok gözümü aldı ve elimi gözümü kapatmak için kaldırdığımda birinin elimi tuttuğunu hissettim. Gözlerim tamamen açıldığında karşımda 6 tane maskeli, asker üniformalı kişiler görmeyi beklemiyordum. Gözüm hızlı bir şekilde elimi tutana kaydığında, maskenin açık kalan kısmından görünen gözlerinden yüzbaşı olduğunu anlamıştım. Anlık refleksle kendimi kalkmak için zorladığımda yüzbaşı avucumda duran elimi hafifçe sıkıp bana engel oldu.

''Kalkmana gerek yok Birce. Yeni uyandın, dinlenmelisin.'' Demesiyle elini elimden çekmesi bir oldu.

''Bu güzelim ela gözleri bir daha göremeyeceğiz diye kalbimiz hop hop hopladı komutanım.'' Diyen Oğuzhan'a kaydı bakışlarım. Yanındaki Alperen'in kafasına vurmasıyla bakışları önüne döndü.

''Zevzek. Geçmiş olsun komutanım. Korkuttunuz bizi.''  Bakışlarım hepsinde tek tek gezdi. Gözlerinden endişeli oldukları anlaşılıyordu.

''Korkacak bir şey yok. İyiyim şükür.'' Dediğimde sıradan herkes geçmiş olsun dileklerini iletip dışarı çıktı. Hepsinin yüzünde maske olmasını anlıyordum. Timin yüzü her ne olursa olsun ifşa olmamalıydı. Yüzbaşının yanımda durduğunun farkındaydım ama ne o tek kelime ediyordu ne de ben. Bir süre aramızdaki sessiz artarak katlanmaya devam etti.

''Ölmek mi istiyorsun?'' diye bir soruyu gözümün içine bakarak sormasını tabi ki beklemiyordum. Gözlerimi onun gözlerinden ayırmadım. Bu nereye kadar gidecekti bilmiyordum ama bu aramızdaki siktiğimin etkileşiminin oldukça farkındayım.

''Belki.'' Dediğimde göz bebeklerinin karardığına bizzat şahit oldum. Ne bekliyordu ki? Her Türk askeri şehit olmak isterdi. Yanımdaki sandalyeye oturup  sandalyeyi yatağa yaklaştırıp bana doğru eğildi.

''Benim timimde görev başındayken, yüzbaşın olarak sana ölmeyi yasaklıyorum.'' dediğinde nefesinden gelen o ferah kokuyu hissetmiştim.

''Ölüm birinin yasaklamasıyla engellenebilecek bir şey mi yüzbaşım?'' dediğimde başını yana eğip bana çok güzel bir gülüş bahşetti.

ERTUNGAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin