Merhabalar! Bir hafta aradan sonra kavuştuk 💖Bu bölüm için tepkilerinizi merak ediyorum. Beni lütfen oy ve yorumlarınızdan mahrum bırakmayın 🥹 Bir yazarı motive eden en önemli şeyler sizin yorumlarınız💖 Umarım beğenirsiniz. Haydi, başlayalım! 💖🫧
Bu kitaptaki tüm karakterler ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.
Hayat, hissettiklerimiz kadardı. Yaşadıklarımızdan ziyade onları yaşarken ne hissediyorsak, o kadardık. Duygular olmasa, o anda kalabilir miydik? Yıllar sonra o an aklımıza geldiğinde bile bir şeyler hissediyorsak, bu bizim insan olduğumuzu göstermez miydi? İnsan olmak, hissetmekten ibaretti. Ben her zaman duygularını doruklarda yaşayan bir insan olmuştum. Bundan çok pişman olduğum zamanlar da olmuştu. Ama çoğu zaman kendimle barışık olmayı tercih etmiştim. Herkes kendi gibi olmayacaksa diğer kişilerden ne farkımız kalırdı ki?
İki gündür evde olduğum için kendimle yüzleşme imkanım fazlasıyla olmuştu. Operasyonda yaptığım şey bir yandan bakınca bencilceydi. Diğer silah arkadaşlarımı riske atmıştım. Ama bir yandan da bunu yapmasaydım kendi çocukluğuma ihanet edecekmişim gibi hissediyordum. İki gün boyunca bu düşünceler beynimde bir çark misali döndü durdu. Sabah uyandığımda sonunda karargaha döndüğüm için mutluydum. Evde durmak beni fazlasıyla sıkmıştı. Operasyonla ilgili son gelişmeleri de oldukça merak ediyordum. WhatsApp üzerinden bizimkilerle iletişim kursamda dinlenmem gerektiğini söyleyip bana çok fazla şey söylememişlerdi.
Kamuflajlarımı giyip ayağıma da botlarımı giydikten sonra karargaha doğru ilerlemeye başlamıştım. Evlerimiz ayarlanırken karargaha olan mesafe de hesap edilmişti ve o yüzden en yakın yerlerden ayarlanmıştı. Yaklaşık 5 dakika sonra karargahtan içeri girdiğimde kapıdaki askerlerin selamıyla karşılaştım. Hepsine başımla selam verdikten sonra direkt toplantı salonuna doğru ilerlemiştim. Sabah telefonuma gelen mesajla bugün toplantı yapıp operasyon hakkında bilgilendirme yapılacağını öğrenmiştim. İçeri girdiğim zaman yüzbaşı hariç herkesin içeride olduğunu görmüştüm. Aybars komutana selam verdikten sonra, diğerlerini de başımla selamlamıştım.
''Hoş geldiniz komutanım.'' Selin'in yüzü gülüyordu. Ona gülen yüzle karşılık vermiştim.
''Hoş buldum Selin. Mutlu gördüm seni.'' dediğimde yüzündeki gülümseme genişledi ama bana cevap vermedi. Diğer herkeste hoş geldin dileklerini ilettikten sonra içeriye yüzbaşı girdi. İçeri girmesiyle odanın aurası bile değişmişti. Ayağa kalkıp asker selamına geçmiştik. ''Otur asker.'' dediğinde hepimiz yerlerimize geri oturmuştuk. Bakışlarımız birleştiğinde kalbimin atışında hafif bir değişim olmuştu.
''Hoş geldin.'' Dediğinde ''Sağ ol.'' Diye karşılık vermem bir olmuştu.
Bu adam insanın kafasını karıştırır, döndürür dolaştırır yine kendine getirirdi. Öyle bir havası öyle bir aurası vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERTUNGA
AksiBirce Sağlam, Diyarbakır'da görev yapan bir Türk askeridir. Kendisine gelen telefonla, ''Pençe'' isimli özel bir time alındığını öğrenir. Görev için gittiği Hakkari'de hayatının aşkını bulacak, aynı zamanda geçmişten gelen bir gölgeyle savaşacaktır...