Merhabalar. Dün Ankara'da meydana gelen hain saldırıda şehit olanlara Allahtan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Umarım ki vatan uğruna şehit olan hiç kimsenin unutulmadığı, ülkenin her bir toprağının kıymetinin bilindiği günler yakındır.
Bölümle ilgili düşünceleriniz ve yorumlarınız çok kıymetli. Lütfen benden esirgemeyin. İyi okumalar. 🤍
İnsan sevdikleri söz konusu olduğu zaman yırtıcı bir hayvana dönüşür. Hayvani bir koruma içgüdüsüyle, sevdiklerini üzen herkesi yok etmek ister. Ben bu duyguyu ilk yaşadığımda on yaşındaydım. Ve yanımda şu anda olduğu gibi, o zaman da Sinem vardı. Bu koruma iç güdüsüyle, Sinem'i bir adım arkamda bıraktığımda onun da bakışlarının Ekin'i bulduğunu hissettim. Ekin bize doğru adımladığında, üstümde bir silah taşımamanın pişmanlığını hissettim. Benim silaha ihtiyacım yoktu. Tek başıma olsam, hiçbir şeyden korkmazdım. Ama yanımda kız kardeşimin olması, elimi kolumu bağlıyordu. Bir adım daha attığında içimde bir sinir harbi yaşadım.
''Olduğun yerde kal.'' bakışlarında bir alay sezdim. Bu içimdeki siniri daha da alevlendirdi. Adımları kesildi ama yüzündeki sinir bozucu gülümseme duruyordu.
''Ne oldu korktun mu uğur böceği?'' aptal, kendince benimle alay ediyordu. Sinem muhtemelen söylediği bu hitap şekliyle kim olduğunu anlamıştı. Arkamda olduğu için, yüz ifadesini göremiyordum. Yüzüme yerleştirdiğim alaycı gülümsemeyle Ekin'e doğru ilerlemeye başladım. Gözleri gözlerimden ayrılmıyordu.
''Sizdeki bu cesaret çok olmaya başladı, farkında mısın?'' başını iki yana salladı.
''Ben hep cesaretli biriydim Birce.'' bakışları arkama kaydığında gözlerini oymak istedim. Sinem'den bakışlarını çekince, konuşmaya devam etti.
''İnsan mevzu bahis sevdikleri olunca, daha da diken üstünde oluyor değil mi?'' git gide ona yaklaşıyordum. Bunun farkındaydı ama bir şey yapmıyordu.
''Sen sevgi nedir bilir misin ki?'' göz bebekleri titredi. Bu çok kısa bir andı. Bu kadar yakında olmasa muhtemelen bunu göremezdim.
''Belki.'' artık yüz yüze bakıyorduk.
''Seni kendi ecelinin ayağına getiren nedir Ekin?'' tek kaşı havalandı. Bakışları bu sefer ellerine kaydı. Tırnak etlerini yiyordu. Tırnaklarıyla oynamaya devam etti.
''Ecelim olsa, emin ol koşa koşa gelirim Birce. Ama şu an benim buradan elimi kolumu sallayarak gideceğimi ikimiz de biliyoruz.'' dümdüz bir surat ifadesiyle yüzüne bakmaya devam ettim.
''Seninle bir anlaşma yapmak istiyorum.'' kaşlarım havalandı.
''Sence oradan bakınca, bir teröristle anlaşma yapacak birine benziyor muyum?'' başını omzuna yatırdı.
''Ben terörist değilim.'' bu sözlerine inanmam için yaşım oldukça yaşlıydı.
''Bana maval okuma.'' bakışları derinleşti. Gözlerime bir şey arar gibi bakıyordu. Ama ona istediğini vermedim. Yüzümdeki ifadesiz maskeyi korudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERTUNGA
ActionBirce Sağlam, Diyarbakır'da görev yapan bir Türk askeridir. Kendisine gelen telefonla, ''Pençe'' isimli özel bir time alındığını öğrenir. Görev için gittiği Hakkari'de hayatının aşkını bulacak, aynı zamanda geçmişten gelen bir gölgeyle savaşacaktır...