Yazardan
Jin olay yerine gelmiş,bir bina kamerasının kaydettiği görüntülere bakıyordu. Neredeyse on beş saatlik bir kayıttı. İlerleterek izlediği kayıtta,saat 17:12 saatinde bir kişi evden çıkıyordu. Yüzünü yakınlaştırdığında,gözleri şokla açıldı. Çünkü cesedinin parçalanmış olduğu,cinayette ki adamla aynıydı. Gözleri fazlasıyla beyaz bir şekilde parlıyordu.
Kaydı biraz daha ilerlettiğinde, tanımadığı bir adam eve girip,on dakika kadar sonra evden elleri kanlı bir şekilde tekrar dışarı çıkmıştı ama herhangi bir tepki sergilemiyordu. Hiç hareket etmeden üç-beş dakika boyunca öylece durdu. Ardından yine içeri girdi.
"Tanrım! Hangisi öldürdü bu sikik adamı!?"
Jin, kendi kendine söylenip elini masaya vurmasıyla herşey yerinden oynamıştı. Bu kayıtları izledikten sonra aklında,sürekli 'namjoon' dolaşıyordu. Ama emin olmak istiyordu,onun olmadığına olamazdı zaten jin'e göre. Binadan çıkıp,çaprazında duran eve baktı,cesedi hâla evde öylece duruyordu inceleme için.
Jin eve girmek ve bakmak amacıyla adımlarını hızla atıyordu ki,bir anda vazgeçti. Tekrar geri dönüp arabasına bindi ve çalışatırmadan önce 'olay yeri incelemeyi' aradı,cesedi otopsiye göndermelerini söyledi. Sonra direkt eve doğru son hız sürdü.
Namjoon'dan
Bütün gün jin'i takip etmiştim. Ama küçüğümün ruhu bile duymadı,neyseki. Eğer beni görseydi,cidden büyük sıkıntı çıkardı. Şu an ise evde yatağında oturmuş,boş boş karşısında çalışmayan televizyona bakıyordu.
Ani bir kararla sanki yeni gelmişim gibi yapacaktım. Pencerenin kenarından sessizce çekilip,kapının önüne geldim ve tıklattım. Bir beş-altı saniye sonra kapı açtığında,şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu.
"Merhaba dedektif"
Sırıtarak söylediğim cümleye o,üzgün bir sesle yanıt verdi.
"Merhaba joon"
Dudaklarını büzerek söylediği adım. Tanrım! Sertçe yutkundum.
"Ne oldu,dedektif?"
"Bilmiyorum. Kafam çok karışık"
Gözleri dolduğunda,kendime doğru çekip sarıldım ve kafasını göğsüme bastırdım. Bu temas bile kalbimin hızla atmasına sebep oldu. Umarım duymaz çünkü çok hızlı atıyor.
"Hadi içeri geçelim,dedektif"
Kafasını sallayıp benden ayrıldı ve içeri girdik. Koltuğa oturduğumuzda,tekrar sarıldım. Oda kollarını bir kaç saniye sonra boynuma doladı.
Çok güzel.
Umarım bu yapacağım şey için bana kızmaz. Elimi uyluklarına koydum ve yam tarafa atarak kucağıma oturmasını sağladım.
Jin'den
Siktir! Gerçekten siktir! Tanrım! Neden kalkmıyorum ki kucağından? Tamam yani, sarılmak iyi geldi ama kucağında olmak garip. Yüzümün yandığını hissediyorum offf!!
Kucağında olmam yetmezmiş gibi,utandığımdan dolayı yüzümü boynuna gömdüm.
Güldü. Ne yani ona komik mi geldi? Yüzümün daha da kızardığına eminim şu an. Neden kalbim hızla atmaya başladı peki?
"Ne o dedektif,utandın mı?"
"Hayır"
Diye mırıldandım. Kesin duymadı.
"Ne dedin?"
"Hayır!"
Kafamı boynundan kaldırdığımda,yüzlerimiz birbirine çok yakındı. Fazlasıyla yakındı hemde.
Siktir! Nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Gözleri kırmızıya döndüğünde,biraz geri çekildim.
"Joon gözlerin!"
Dediğimi duymamış gibiydi.
Bir elimi tutup kalbine götürdü. En az benimki kadar hızlı atıyor,kalbi. Diğer eliyle,belimden tutup kendine biraz daha yaklaştırdı ve kulağıma fısıldadı."Beni çok etkiliyorsun,dedektif!"
Aralarındaki çekim off off
Namjinle kalınnnnnn 💙💙💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DETECTIVE × DEVİL
FanficBir dedektif ve bir şeytan "Ahh,ahh ahh!" "İnle küçüğüm,adımla inle!" "Ahh-joon-ahhh"