Mezar taşına çöken adama doğru ağır ağır yaklaştı Maşita.
_ özür dilerim... Babam sırf abimden intikam almak için senin kızını öldürdü.
Yaşlı gözleriyle döndü Cüneyd'e.
_ sen biliyordun Cüneyd efendi sen benden gizledin... Taziye diye kurduğun yas benim kızıma mıydı?
_ tehdit altındaydım. Dilersen kızının naaşı burada kalsın kıymetlimiz bizim.
_ benim kızım konuşamıyordu Cüneyd efendi, kimbilir ne kadar korkmuştur.
Cüneyd elini tuttu sıkıca adamın.
_ Allah ahını bırakmasın! Hem Maşita'ma çektirdiklerinin hem kızının... Bundan kelli dergahtaki evlerden birine yerleşeceksin, her türlü eksiğin giderilecek.
_ ama...
_ aması yok fani mahçupluğumuzu gideremeyiz elbet lakin bir nebze el uzatmamıza müsaade et.
Adam başını sallayarak kabre dönerken Cüneyd Maşita'yı omuzlarından tutup çıkarmıştı. Bahçeye doğru yürürken mırıldandı Maşita.
_ Affan nerede?
Cüneyd bu soruyu soracağını bekliyormuşçasına eğdi yüzünü.
_ ona bişey...
Tam o anda bahçeden giren kişiye takılmıştı gözleri.
_ bu kim ya?
Cüneyd'de başını çevirip bakmıştı.
_ Bahadır kim bu kız?
Bahadır ağzı açık kalmış şekilde izliyordu. O denli güzelliğe sahipti ki edepten yüzünü eğen faniler dahi bu kez seyre dalmışlardı.
_ ben bir sorayım efendim...
Bahadır yamuk ağzıyla gidecekken Cüneyd tuttu kolundan.
_ geliyor zaten gitmene lüzum yok.
Maşita bakışlarını simasında gezdirirken kız çoktan varmıştı yanlarına.
_ Cüneyd efendi...
Cüneyd bakışlarını yere devirerek mırıldandı.
_ buyrun?
_ Nur Malikler!
Bunu demesiyle bütün gözler ona dönmüştü.
_ Affan!
Diyerek bağırdı Maşita.
_ Maliklerin küçük kızı...
Diye mırıldandı Bahadır.
_ Affan iyi mi, nerede o?
Kız şalını daha bir arkaya ittirerek derin bir nefes aldı.
_ abim gitti... Maşita'nın ölümünden sonra görmedi kimse onu. Buraya geldim bir bilen, bir gören vardır diye.
Cüneyd düşmek üzere olan Maşita'yı tutmuş kolunun altına almıştı.
_ iyi misin Maşita?
Nur duyduğu isimle şaşırmış halde Maşita'ya döndü.
_ Maşita mı?
Cüneyd kızı umursamayarak Maşita'yı kucaklamıştı.
_ Bahadır hanımla ilgilen!
Kütüphaneye doğru ilerlemiş kenardaki sedire oturtmuştu kardeşini.
_ iyi misin?
_ gitti mi abi?