11. Kalp sızısı

382 26 18
                                    



Merhabaa!

Nasılsınız?
Umarım iyisinizdir. Kısa da olsa yeni bölümle karşınızdayım.

Sizden tek ricam bol bol yorum yazarak beni motive etmeniz.
Ve oylayarak bana destek olmanız.

KEYİFLİ OKUMALAR.







Arslan abimi yıllar sonra ilk kez o gün gördüğümde, içimde bir boşluk dolmaya başlamıştı ama nedenini anlamıyordum. … Sekiz yıl boyunca hiç aramayan, hiç sormayan, benim varlığımdan bihaber gibi yaşayan o adamla aynı evde yaşıyordum şimdi. Gözlerinde bir şeyler vardı, içten içe bir özlem, bir sevgi, ama dışarıdan bakan biri onu sadece soğuk görürdü. Hem bana mesafeli davranıyor, hem de aniden, şefkatle yaklaşarak dengemi altüst ediyordu. Beni anlıyor muydu, yoksa sadece vicdanını mı rahatlatmaya çalışıyordu?

Bir gün bana hiç dokunmadan uzak duruyor, ertesi gün bakışlarıyla üzerime titriyordu. Anlam veremediğim bir korku doluydu gözlerinde; sanki beni kaybetmekten delicesine korkuyordu. Bu endişe nereden gelmişti? Yıllarca yokmuşum gibi davranan adam şimdi neden beni kaybetmekten korkuyordu? Bu çelişki beynimi kemiriyordu.
Kırık bir saat gibiydi; bir ileri, bir geri.

Gözlerine her baktığımda, bana olan sevgisini gördüm ama aynı zamanda neden o sevgiyi hep sakladığını düşündüm. Yıllar boyunca sanki hiç var olmamışım gibi davranan adam, neden şimdi bir fırtına gibi üzerime esiyordu?
Sanki cevaplar onun dudaklarının ucunda, ama ben duyamıyordum. Yıllar süren sessizliği, şimdi nasıl bozulmuştu?

Kırık bir aynaya bakar gibi hissediyordum. Parçalar oradaydı ama bütünleşmiyordu. "Neden?" sorusu içimde yankılanıyordu. Neden şimdi? Neden yıllarca bir gölge gibi yaşamışken, şimdi bir fırtınayla hayatıma geri dönüyordu? Onun sevgisini anlamaya çalışmak, dikenli bir yolda yürümek gibiydi. Bu sevgi neden bu kadar gecikmişti?

Bu sorunun cevabı, abimin içindeki o karmaşada saklıydı. Ama ben çözememiştim, belki de çözmekten korkmuştum.

Bir de Karan vardı tabi. Dün salonda oturduğumuz esnada gözleri sürekli üzerimdeydi. Yalnızca bir kaç kere bir birimizi görmemize rağmen aramızda kabul etmesem de garip bir çekim vardı. Hoşlantı olmadığına emindim ama bir şeyler vardı işte.

Dün geceden beri uyuyamamış, abimin o halini ve Karan'ın onunla ciddi bir şeyler konuşacak kadar ne ilgisi olduğunu düşünmüştüm.

Şimdi ise yine sadece Ali ile yaptığımız kahvaltıdan sonra Orhan abi bizi okula bırakmıştı. Ali de durgundu bugün. İkimiz de kahvaltı sırasında ve yol boyu sessiz kalmıştık. Zaten son bir haftadır evdeki kimse normal değildi.

Sıkıcı geçen iki dersin ardından Ali, Barış ve Ebru ile acıktığımız için kantine inmiştik. Barış durgun halimizi görüp bizi güldürmek için garip ve komik anılarını anlatıyor,şaklabanlık yapıyordu. Ben ve Ebru gülsek de Ali sanki aramızda değildi. Arada bir bize katılıp ssahte bir şekilde gülüyor, sonra yine dalıp gidiyordu.

Gözlerim Ali'nin üzerindeyken Barış bir anda yüzüne garip bir ciddiyet takındı. Gözlerini kısarak masaya yaklaştı ve kollarını iki yana açtı. "Arkadaşlar," dedi derin bir nefes alarak, "size öyle bir olay anlatacağım ki, belki bugün buradan çıkarken bambaşka insanlar olacaksınız. Bu bir hikâye değil… bu bir trajedi. Benim trajedim."

Ebru kahkasını zor tutmuştu, galiba ne anlatacağını biliyordu. Ali ise merakla ona bakıyordu. Ben de Ebru'nun garip ve komik gülüşünü izlerken gülmemek için kendimi sıktım ama Barış’ın o ciddi suratına bakınca işlerin daha da saçmalayacağını anlamıştım.

KAÇAK DÜŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin