12. Yalnızlığı paylaşmak

269 23 0
                                    



Merhaba!
Nasılsınız bebeklerim?
Yine yeni bölümümle karşınızdayım. Motivasyonumu yükseltmek için ne yapacağınızı biliyorsunuz bebekler. Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfenn.

Keyifli okumalar!







Ne kadar zamandır burada oturduğumu bilmiyordum. Sanki zaman akmıyordu. Sadece ben ve içimdeki karmaşa vardı. Başımı dizlerime yaslamış, ellerimi sımsıkı kavuşturmuştum. İki otobüs değiştirerek okuldan çok uzakta olan bu sessiz parkı bulmuş, saatlerdir burada oturmuştum. Kaçmıştım. Her şeyden, herkesten... Ali'den. Bana inanmadığı, benim tarafımda durmadığı o an, içimde düzelmesi imkansız bir şeyler kopmuştu. Birbirimize her zaman güvenirdik, öyle değil mi? Peki şimdi, nasıl olur da bana sırtını dönmüştü?

İkizim... o bile bana inanmadıysa, artık kime güvenebilirdim ki? Hiç bir zaman normal bir ailem olmamıştı. Hep bir şeyler eksikti. Şimdi o eksiklik daha da büyümüş, beni yutacak hale gelmişti.

Telefonum belki de yüzüncü kez tekrar çaldığında yaslandığım ağaçtan doğruldum ve ekrana baktım; Hulk. Parmaklarımın titrediğini fark ettim ama yine de açmadım. Birkaç saniye sonra telefon susuyor, ardından tekrar çalıyordu. Sıkılıp telefonu kapattım. Günlerdir doğru düzgün görmediğim abilerim şimdi beni arıyorlardı. Umrumda değildi. Mümkün olduğunca eve geç gidecektim. Kimseyle konuşacak gücüm yoktu. Sadece burada kalmak, sessizliğe gömülmek istiyordum.

Bu park...çok tanıdıktı. Nedense evim burasıymış gibi hissetmiştim bir an. Kimsenin beni bulamayacağı bir yerdi. Sadece ben ve düşüncelerim vardı.

Hava kararıyordu ama eve gitmek istemiyordum. Eve gitmek, yüzleşmek ve hayal kırıklığı demekti.

Başımı dizlerime yaslayıp rüzgarın hafifçe salladığı salıncağı izlerken birisinin yanıma oturduğunu hissettim. Kafamı yavaşça kaldırdırıp çevirdiğimde gözlerim tanıdık bir çift gözle buluştu. Karan... burada ne işi vardı? Bir an şaşkınlıkla ona baktım. Onu görmek... tuhaf bir histi. Karışıktı. Hem istemediğim, hem de tam da ihtiyaç duyduğum bir şey gibiydi.

"Sen..." kelimeler zor çıktı ağzımdan, sesim titrekti. "Burada ne işin var?" Sorum sert çıktı, ama sesimdeki çatlakları duyabiliyordum. Onun yanında zayıf görünmek istemiyordum, ama içimdeki karmaşa çok derindi.

Karan sessizce bana bakıyordu, yüzünde alışık olduğum bir ciddiyet vardı. Üzgün müydü? Gözleri hep bana bir şeyler anlatırdı, ama her zaman olduğu gibi şimdi de anlamak zordu.

"Seni merak ettim," dedi sessizce, sanki kelimeleri özenle seçiyordu. "Kaybolduğunu öğrendiğim andan beri aradım seni. Sonra...buraya gelebileceğin geldi aklıma."

Bir anlığına, kalbimde bir şeyler yumuşadı. Ama bu duygu çabucak yok olmuştu.. Gözlerimi kaçırdım. Bu parkta, bu yalnızlıkta olmak bile daha güvenli hissettiriyordu. "Neden buraya gelmem aklına geldi? Tanımıyorum bile."

"Hep buraya gelirdin çünkü," duraksadı, kaşlarım çatıldı. "Yalnız olmaman için yanında olurdum ben de... bazen sessizce uzakta dururdum."

Bu kelimeler... sanki içimdeki duvarlara çarptı. "Nasıl yani? İlk defa geliyorum buraya."

"Küçükken, yani hafızanı kaybetmeden önce." İçimde bir kaç soru daha oluştuğunda sessiz kalmayı tercih ettim. Babamın arkadaşının oğluydu. Ola bilrdi.

Karan şimdi burada, gözlerime bakıyor, beni anlamaya çalışıyordu sanki. Bunun bir önemi var mıydı? Gerçekten, birinin burada olması, bir şeyleri değiştirebilirmiydi?

KAÇAK DÜŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin