14. Yaklaşılanlar

179 21 13
                                    

Merhabaaa

Yeni bölüme hoş geldinizz

Artık bu bölümde bazı olayların başlangıcını okuyacaksınız. Bazı gerçeklere yaklaşıyoruz.

Motivasyon kaynağım olan oy ve satırarası yorumlarınızı unutmayın lütfenn🌸

Keyifli okumalar!

Hayatım garip şekillerde ilerliyordu. Aynı çatı altında yaşadığın insanlarla yabancılaşmak mümkündü, bunu öğrenmiştim. Annemle zaten yabancıydım, babam desem uzun zamandır aramıyordu bizi. Arslan abim uzak, Tuna abim sessiz, Ege abim her zamanki gibi yanımda ama o da her şeyi saklayan bir sessizliğe sığınmıştı. Bu evde herkes bir şeyler gizliyordu. Sırların arasında yolumu bulmaya çalışırken daha da kayboluyordum.

Odamdan çıkan Ali'nin arkasından baktım. Hiçbir şey söylememesi beni delirtmek üzereydi. İçimde tutamadığım öfke kabardı. Hayır, bu böyle bitmeyecekti. Peşinden gidip bu saçmalığa bir son vermeliydim.

Kapıyı sertçe açıp koridora adım attım. Ali merdivenlerden inerken arkasından seslendim. "Ali! Konuşmalıyız."

Duraksadı. Omuzları düştü ama dönmedi. Sanki benimle yüzleşmekten korkuyordu. Adımlarımı hızlandırıp merdivenlerin başında ona yetiştim. "Kaçamazsın. Konuşacağız."

Sonunda dönüp bana baktı. Gözlerinde o tanıdık suçluluk vardı. Ama artık bir özür beklemiyordum. Açıklama istiyordum.

Çenesini sıkarak bir şeyler söylemek ister gibi kıvranıyordu. Merdivenleri tamamen inip salona geçtim. Koltuğa yerleşip yavaş adımlarla önümdeki tekli koltuğa oturmasını izledim. Dirseklerini dizlerine yaslayıp saçlarını karıştırdı.

"Konuşmanı bekliyorum." dedim, sesim çatlıyordu.

Kafasını kaldırıp bana baktı. Yutkundu. "Öyle yapmak zorundaydım, Ahu." Sesi alçaktı. Aynı şeyleri tekrar tekrar söylemesine öfkem kabarırken ellerimin titrediğini hissettim.

İçimdeki hayal kırıklığı kırbaç gibi savruluyordu. Zorunda mıydı? Bu kadar mı basit? Bütün o sessizliğinin arkasında bu mu vardı? Ellerim farkında olmadan yumruk oldu. "Beni satmak mı zorunda mıydın?"diye sordum, titreyen bir sesle.

Bakışları benimkine kilitlendi. Ama o bakışlarda beklediğim bir açıklama yoktu. Sadece pişmanlık ve yorgunluk vardı.

"Seni korumak için." dedi. "Başka çarem yoktu."

"Beni korumak mı?" diye yineledim alaycı bir şekilde. "Beni ortada bırakarak mı korudun?"

Dudaklarını araladı bir şey söylemek ister gibi ama vazgeçti. Gözlerimdeki öfkeye daha fazla dayanamayıp, yüzünü yana çevirdi susarak.

Derin bir nefes aldım. "Ali-"

"Tehdit ettiler, sana zarar vereceklerdi."

Bir an için sözleri havada asılı kaldı. Kaşlarım çatılırken şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. "Ne?"

Sustu.

"Kim...kim tehdit etti?"

Yutkunup stresle salladığı bacağını sıktı eliyle. "Söylememeliydim." Dedi fısıltıyla ama duymuştum. Delirmek üzereydim. Derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştım. Ilımlı yaklaşmaya çalıştım, artık birileri bana bir şeyleri açıklamalıydı.

Ayağa kalktım ve önünde oturup bacağını sıktığı elini tuttum. "Ali, sen bana yüz çevirmezsin, beni üzmeyi göze almazsın biliyorum. Lütfen-" derin bir nefes aldım sesim titrerken. "Lütfen sen de bana yalanlar söyleyip bir şeyler gizleme. Tek sırdaşımsın sen benim. Sen de içimdeki bilinmezlikle yalnız bırakma beni." Sol gözümden süzülen yaş elimin üzerine düştü. Konuşması için beklentiyle baktığım gözlerini kaçırdı. Bakışlarını tuttuğum eline indirdi ve tuttuğu gözyaşları sonunda bir bir dökülmeye başladı. Bir çocuk gibi çaresiz görünüyordu. Ona hem kızgın, hem de kırgındım. Ama onu bu kadar pişman ve kaybolmuş görmek, öfkemin bir kısmını eritiyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KAÇAK DÜŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin