-bölüm 31-
Gözümü yavaşça açtım ve kendime gelmek için kollarımı gerdiğimde kolum bir şeye çarptı. Kış'a çarptığımı düşünüp arkama baktım ve Ekin'i görmemle şaşkınlıkla kaldım; ve garibi şudur ki yüzüne resmen tokat yedi hâlâ uyuyor.
Ekin gitti sanıyordum açıkçası ama anlaşılana göre gitmemiş. Film izliyorduk ve ben sonunu getiremedim Ekin'de ben uyuduktan sonra sızmış sanırım. Gerçekten her fırsattan yararlanıyor. Koltuktan kalktım ve mutfağa gidip kendime mısır gevreği koydum. Açıkçası bu evde pek zengin bir kahvaltıya sahip olduğumuzu söyleyemeyeceğim. Her gün mısır gevreği yiyordum. Pratik ve ucuz çünkü.
Arkamdan ses duyunca sıçramıştım. "Ekin aklımı çıkardın!"
"Ağzımı bile açmadım." dedi sitemle.
"Çıktı ama aklım değil mi?"
"Özür dilerim." diyip başımdan öptü. Şaşkınlıkla kalmıştım çünkü... çünküsü yok. Şaşkınım sadece.
"Mısır gevreği ister misin diye sormayacağım çünkü istemezsin bence yoksa ister misin?"
"Sabahları koşmadan kahvaltı yapamıyorum o yüzden koşup gelelim hemen olur mu?"
"Bu saatte mi?" dedim.
"Saat kaç ki?"
"Yedi buçuk."
"Geç bile kalmışız." diyince daha da şaşırdım. Saat kaçta koşuya çıkıyor bu adam!
"Hadi ama Sarışın güne dinç başlarsan dinç ilerlersin."
"Pekala," dedim ve üstümü değişmeye gittim.
"Kahve nerede?" diye seslendi arkamdan.
"Sağdan dördüncü dolap." dedim üstümü değiştirirken. Spora uygun giyindikten sonra odadan çıktım ve Ekin'in yanına mutfağa girdim.
"Ekin ne yaptın sen?"
"Kahve olması gerekiyordu ama yandı sanırım."
"Sanırım mı? Kesinlikle yanmış bu! Geç kenara sen, ben yaparım."
Kahvesini yapıp çağırdığımda yüzünde saçma bir gülümsemeyle kahveyi içmeye başladı. "Neye gülümsüyorsun öyle?"
"Seni bir gün istemeye geldiğimde yapacağın kahveyi düşünüyorum."
"İsteme mi? Öyle şeyler asla olmayacak. Ayılamadığın belli oldu.
Ekin'e adam akıllı bir kahve yapıp vermiştim ve koşu için dışarı çıkmıştık. Sahil kenarında koşmaya başladığımızda Ekin benim çok önümde gidiyordu. Alışık olmadığım için koşuya arkasında kalmıştım.
"Yavaşla biraz!" dedim. Ona yetişmemi bekledi ve benimle aynı tempoda koşmaya başladı.
"Alışırsın artık zamanla." diyince, "Artık derken?" dedim.
"Teknik olarak evliyiz."
"Çok kaptırma kendini benden demesi." dedim ve Ekin'in önüne geçtim. Tabii o benden daha hızlı koşarak yine önüme geçmişti.
Ekin artık resmen sırf hava olsun diye bana bakarak koşmaya başlamıştı. Bir anda yere düşünce şaşkınlıkla durdum ve yanına eğildim. Taşa takılmış olmalı. "İyisin?" dedim emin olmak için.
"Melin, kanıyor bu ben bakamayacağım." dedi ve kafasını başka yere çevirdi. Yola bakmazsa böyle olur tabii. 1,85 yere çakılmıştı.
"Tamam gel ev yakın zaten yürürsün oraya kadar." elimi uzatınca tuttu ve destek alarak kalktı.
...
Eve gidince yarasını temizlemesi için bez uzattım. "Ben bakamam." diyince kendim temizlemek zorunda kalmıştım. "Hırkanı çıkarır mısın?" dedim. Dirsekleri kanıyordu ve böyle temizleyemeyeceğim için çıkarması lazımdı.
"Kollarım acıyor benim sen çıkarmalısın o yüzden."
"Başka bir şey ister misin prensesim?" dememe rağmen yine de hırkasını çıkarıp kenara koymuştum.
Dirseğini temizlemeye başlayınca gözlerinin bende olduğunu fark ettim. Saçma bir gülümsemeyle temizlemeye devam ettim. Ekin, "Aklında ne var tam şu anda." dedi.
"Hiçbir şey."
"Yani durduk yere gülümsedin?"
"Gülümsediğimden haberim bile yoktu."
"İyi öyle olsun, Sarışın." diyip bana bakmayı sürdürünce gülmeye devam ettim. "Bir de durduk yere diyene bak."
"Daha önemli konularımız var Ekin. Davet 3 gün sonra biliyorsun değil mi?" dedim.
"Senin 6 aydır başının etini yiyen bendim o yüzden evet biliyorum. Elbisen yarın gelecek kapına sabahtan."
"Bana elbise mi aldın bir de? Ben ayarlardım gerek yoktu ama sen kesin yine de gönderirdin."
"Eminsin bundan değil mi, Melin?"
"Elbiseden mi?"
Salaklığıma gülümsedi ve "Hayır, benimle davete katılma ya da nişanlı gibi davranma konusundan emin misin?"
"Eminim." dedim ve "Tamam, yaraların mikrop kapmaz yakışıklılığından da bir şey kaybetmemişsin." ne dedim ben?!
"Bunu senden duymak onur verici, Sarışın."
"Ekin," dedim ve kaldım çünkü laf atacak bir şey bulamamıştım. "Sen iğrenç içecek karışımlarından yap ben duş alacağım ve davet değildi."
"Öyle bir şey sormayacaktım bile! Çünkü reddedeceğini biliyorum." dedi arkamdan.
"Aksini düşünmen bile hata olurdu." dedim geri.
"Çok da büyük bir hata olmazdı bence ya." diye söylendiğini duyunca "Seni hala duyabiliyorum." dedim.
"Duy diye dedim." dediğinde cevaplarım tükenmişti o yüzden susmuştum.
-Bölüm Sonu-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Davet |Texting|
ChickLitMelin; Kaç kez diyeceğim seninle davete gelmeyeceğim diye, hediye yollayıp durma! Ekin Soner; Kabul edene kadar yollayacağım. Melin; Desene o zaman paran bitecek. Ekin Soner; Bitmez.