10.BÖLÜM

4.9K 397 51
                                    

"Bayan Xiao, Luhan'ın durumu sandığımızdan da ciddi"

"Ne demek istiyorsun Minseok?"

"Luhan uzun zaman sonra ilk defa terapiye geldi.

"Ben.. Bu durumda ne yapabilirim?"

"Daha da ileriye gidebileceği için, Luhan'ı tekrar kliniğe yatırmanız gerekebilir. Biliyorsunuz müdahale edilmezse Şizofreniye varabilir"

"Tamam, bir şeyler düşüneceğim. Haber verdiğiniz için teşekkürler"

***

Luhan masada Sehun'un gittiğini öğrendikten sonra kendini onun odasında bulmuştu. Kapıyı açıp içeri süzüldüğünde ilk günkü gibi derli toplu bir odayla karşılaştı. Sanki hiç kullanışmamış gibi tertemizdi.

Soğuk odada yatağa doğru birkaç adım attı. Bordo rengi örtünün üzerinde en ufak bir kırışıklık yoktu. Burada yatmadığı her halinden belliydi. Elini yatakta biraz gezdirip hemen yanındaki dolaba yaklaştı. Sürgülü kapağı açtığı gibi bomboş olmasına rağmen parfüm kokusu yüzüne vurmuştu. Daha önce de duyduğu o tanıdık parfümü içine çekti. Sehun'un parfüm zevki gerçekten iyiydi.

Gözü odayı boydan boya çevreleyen geniş camın önündeki tekli koltuğa takıldı. Dolabın kapaklarını kapatıp yavaş adımlarla koltuğa yaklaştı. Yanında bir küllük ve içinde çok sayıda sigara izmariti vardı. Sehun'un sigara içtiğine şaşırmıştı çünkü bu güne kadar kokusunu dahi duymamıştı ondan. Anlaşılan bu odada kullandığı tek şey koltuk, dolap ve küllüktü.

Siyah koltuğa oturup şehrin ışıklarını izlerken yaşadığı son günleri düşündü. Sehun'la geçirdiği günleri.

İnsanlara kısa sürede alışmak gibi bir huyu vardı ve uzun adama yalnızca birkaç günde çok alışmıştı. Bunu kendine itiraf edemese de Sehun etrafındayken hiç olmadığı kadar güvende hissediyordu. Parkta ağladığı akşam uzun olan yanına gelmiş ve onunla konuşmuştu. Oyunda köşeye sıkıştığında onu kurtarmıştı. Hepsini o yapmıştı ve Luhan bütün bunlara rağmen uzun olana ters davranmaktan vazgeçmemişti. Kendi vicdanı ve pişmanlığı altında ezilirken gözlerinde biriken yaşlar kirpiklerini ıslatmaya başlamıştı.

Sanki biri görecekmiş gibi yaşlarını elinin tersiyle silip hızlıca odadan çıktı. Kapıyı arkasından kapatıp sırtını dayadı ve derin bir nefes aldı. Böyle davranmasının yanlış olduğunu düşünüyordu. Vicdanını biraz olsun rahatlatabilmek uğruna kendini Sehun'a öfkeli olduğuna inandırdı. Habersizce çekip gittiği için ona öfkeliydi.

Gözlerini kırpıştırıp bulanıklığı yok etti ve salona inen merdivenlere yöneldi. Her basamakta annesinin sesi geliyordu kulağına. Biriyle konuştuğu belliydi.

Merdivenlerden inip mutfağa girdiğinde annesinin tezgaha yaslanmış, telefonla konuşuyordu.

"Ben.. Bu durumda ne yapabilirim?"

Kiminle konuştuğunu umursamadan dolaptan soğuk su alıp bardağa doldurdu.

"Tamam, bir şeyler düşüneceğim. Haber verdiğiniz için teşekkürler"

Soğuk suyu midesine indirdiğinde annesi telefon konuşmasını bitirmişti. Luhan onun bir şey söyleyeceğini anladığında hızla mutfaktan uzaklaşarak odasına çıktı. Okula gitmek için hazırlanacaktı. Hem belki Sehun'la karşılaşırdı. Ya da karşılaşmazdı. Nasılsa onu umursamadığına inandırmıştı kendini değil mi?

Okul kıyafetlerini üzerine geçirip aynada son haline baktı. Bugün hiç mi hiç modunda değildi. Gözündeki şişlikleri kapama ihtiyacı da duymuyordu artık. Kimin ne düşündüğü umrunda değildi. İsterlerse uyuşturucu kullanıyor desinler, göz altı torbalarıyla barışık yaşamaya karar vermişti.

IndestructibleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin