Sıcak dudaklar dudakları üzerinde gezinirken ve kaslı kollar belini sararken tekrar tekrar bundan etkilenmemesi gerektiğini hatırlattı kendine.
Bunları düşünürken sırtının rahat yatakla buluştuğunu hissetti. İkisinin de beklemediği şekilde öpücük sertleşmeye başlarken vücutları ahenkle dans ediyordu. Sehun'un sıcak dili ağzını keşfederken ve elleri belini okşarken anahtar aklından uçup gitmek üzereydi Luhan'ın.
Bunu fark ettiği an tıpkı düşündü gibi yapıp ellerini doladığı boyundan çekip geçtiği yerleri okşayarak alt bölgeye indi. Titreyen parmaklarıyla üzerindeki bedenin fermuarını indirdi. Dudaklara acemice karşılık vermeyi ihmal etmeden elini açtığı fermuardan içeri sokup anahtarı alacağı sırada hissettiği sertlik hareketini durdurmuştu. Elinin içinde kalp gibi atan sertliğe bu güne kadar hiç şahit olmamıştı. Gözleri kocaman açılmış, dudaklara karşılık vermeyi bırakmıştı. Beyni anahtarı alıp oradan kaçmasını emrediyordu fakat vücudu işlevini yitirmişti.
Sehun altındaki bedenin hareket etmeyi kestiğini gördüğünde ne yaptığını farkına vardı. Yumuşak dudaklardan ayrılıp önce pozisyonlarına sonra önündeki donmuş yüze bakıp aceleyle kalktı. Luhan onu fena tahrik etmişti ve ilk kez kendine hakim olamamıştı. Daha önce küçüğü incitmemek ve korkutmamak adına nefsine hakim olmuştu ama bu kez herşey çok hızlı ilerlemişti. Neyse ki işler sarpa sarmadan hatasını farkına varıp uzaklaştı.
Bir şey söylemeden beklerken küçük olan hızla yataktan kalkıp odadan çıkmıştı. Sanırım bir süre daha konuşmamaları için yeni bir sebepleri vardı artık.
Koşarak uzaklaşan bedenin ardından yatağa oturup başını ellerinin arasına alıp saçlarını karıştırdı. Luhan'ı incittiğini düşünmüştü, küçüğün planlarından habersizce.
***
Odada yaşananlardan sonra saatler geçmesine rağmen ikisi de tek kelime bile konuşmamışlardı. Sehun Luhan'ın aksine daha rahattı. Hatta küçüğün onu öptüğü anı hatırladıkça gülümsüyordu. Üzerinde düşündükçe hiçbir anlam veremese ve şaşırsa da yaşadıkları şey muhteşemdi ona göre.
Şimdi salonda birbirinden oldukça uzak iki koltukta otururlarken Sehun elindeki dergilere bakıyor, Luhan ise günlerdir kapalı olan telefonunu açmış mesajlara ve aramalara bakıyordu. Son aramadaki yabancı numaraya bakıp kaşlarını çattı. Hiç tanıdık gelmiyordu. Kim olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu bu yüzden arayıp öğrenmeye karar verdi. Arama tuşuna basıp açılmasını beklerken Sehun da onu izliyordu.
"Alo?" Telefonun ucundan tanımadığı bir erkek sesi duyuldu.
"Merhaba, beni aramışsınız"
"Luhan?"
"Ah, beni tanımadın değil mi?"
Luhan olumsuz anlamda kafasını sallayıp telefonda olduğunu hatırladığında düz bir sesle 'hayır' dedi.
"Kimsiniz?"
"Cidden, sesimi hep çok beğenirdin. Şimdi ise tanımadın bile. Jongin ben. Kim Jongin"
Kim Jongin adını hafızasında biraz zorlayınca Luhan'ın yüzünde bir gülümseme oluştu. Eski komşularının yakışıklı oğlu Kim Jongin. Eskiden pek samimi değillerdi ama onun da dediği gibi Luhan Jongin'in sesini çok beğenirdi ve sürekli onun için şarkı söylemesini isterdi. Ama hiçbir zaman yakın arkadaş olmamışlardı.