[read with media]
20.04.2014
'Gözlerimi yeni açmış esneyerek uykunun ağırlığından kurtulmaya çalışırken arabadaki sessizlik ve hareketsizlik iki yana açtığım kollarımı yavaşça indirmemi sağlamıştı. Evet, gerçekten hareket etmiyordu ve daha da önemlisi şoför koltuğu boştu. Arabada yalnızdım. Çatallaşan sesimle birkaç kez seslenmiş olsam da hiçbir yanıt alamamıştım. Camlar zaten siyahtı ama içerideki karanlığa bakılırsa çoktan akşam olmuştu. Doğal olarak korkmaya ve aklımdan en kötü ihtimalleri geçirmeye başlamıştım. Kötü bir şeyler yaşanacağına o kadar inanmıştım ki ellerimi gökyüzüne doğru açıp, dudaklarımı birbirine bastırarak dua etme faslına geçmiştim bile. Fakat o sıra.. Sağ tarafımda kalan, açmayı akıl edemediğim kapı dışarıdan açılmıştı.
Birkaç saat öncesinde direksiyon sallayan takım elbiseli genç şoför ellerini önünde birleştirmiş gülümseyerek kapının yanında duruyordu. Muhtemelen dışarı çıkmam için kenara çekilip hafifçe öne eğilerek sol eliyle yolu göstermişti.
İnmemi söylüyordu.. sanırım.
Açık halde bekleyen avuçlarımı kapayıp sakin bir tavırla dışarı adım attım. Kendimi korku filminde hissedi-
yordum. Karşımdaki evi görene dek.
Bu ne demek oluyordu, neden buradaydım hiçbir fikrim yoktu. Ama bazı anlar olur ya, gördüğünüzde aklınıza gelen ilk ihtimal doğrudur. İşte şimdi karşımda öyle bir manzara vardı ki zihnimde canlanan ilk fikrin doğru olma düşüncesi bile beni gülümsetmeye yetmişti.
Beyaz Açelya çiçekleriyle sarmalanmış bahçe kapısında, ayaklarımın altına serilmiş olan tanıdık yol ihtişamıyla beni kendine davet ediyordu.
Beyaz Açelya benim sevdiğim tek çiçekti. Diğer çiçekleri görmeye bile tahammül edemiyorken Açelya'yı seviyordum çünkü çocukken babamın benim için yaptığı küçük bir çiçek bahçesi vardı evimizde. Bir şekilde sevdirmişti bana kendini Açelya. Hep böyledir ya, güzel günleri anımsatan şeyleri severiz.
Önümde kenarları kırmızı mumlarla çevrilmiş bir yol vardı. Sağ ve sol tarafımda, yine kırmızı mumlar ve beyaz çiçeklerin uyumuyla döşenmiş bahçe. Kırmızı ve beyazın uyumu her yere yansıyordu bu gece. Bizim evimizden..
Ayaklarım kendiliğinden takip ederken üzerinde bulunduğum yolu, gözlerim incileriyle birlikte atrafı izliyordu. Sevdiğim her şeyi bir arada görmek beni duygulandırıyordu. Kırmızı, Beyaz, Açelya, Evimiz, ve..
Sehun..
Hayallerimi süslediği gibi hayatıma da renk getiren, mucizelere şahit olmak için gözlerimi kapatmama gerek olmadığını öğreten adam. Diğer bir deyişle gözlerimi açan, bana yaşadığımı hissettiren adam.
Yolun sonuna gelip evin kapısına ulaştığımda arkasında beni neyin beklediğini merak ediyordum. Kalbim boğazımda atıyordu sanki, damarlarım zonkluyor, nefesim hızlanıyordu. Öyle bir heyecandı.
Elimi ağır bir hareketle kaldırıp aralık olan kapıyı geriye doğru ittirdim. Aynı anda aradaki basamağı çıkmış ve eve giriş yapmıştım. Eskiden açtığınızda gıcırdayan kapının sessizce yerini bulması da dikkatimden kaçmamıştı. Her noktası, her bir ayrıntısına kadar düşünülmüş ve yenilenmişti. Bütün bunların benim için yapılmış olması yüreğimi okşuyordu.