Efsun ve oduncu yıkık ve mahvolmuş şehirde yürümeye başladılar. Yolun ortasında Efsun'un ayakları dikenli sarmaşığa dolaştı. Efsun bağırmaya başladı: "Lanet olsun, lanet olsun, lanet olsun!"
Oduncu merakla sordu: "Ne oldu?"
Efsun: "Neden hep kötü şeyler benim başıma gelir ki?"
Oduncu, Efsun'un ayağının dikenli sarmaşığa dolaştığını fark etti. Efsun'un bıçağını cebinden çıkardı ve sarmaşığı kesip Efsun'u kurtardı.
Efsun, oduncunun omzuna hafif bir yumruk atarak dedi: "Teşekkürler, kanka."
Oduncu umursamaz bir şekilde yanıtladı: "Her neyse. Devam edelim."
Yine yürümeye başladılar.
Efsun oduncuya sordu: "Adını niye söylemiyorsun?"
Oduncu: "Boş ver, ufaklık."
Efsun: "Bari yaşını söyle."
Oduncu: "Yüz yaşım var."
Efsun şaşkın bir şekilde: "Oha! Gerçekten mi? Sen Tanrı mısın?"
Oduncu: "Hayır, ne alakası var şimdi?"
Efsun: "Yüz yaşın var çünkü."
Oduncu: "Bak, ben Tanrı değilim."
Efsun: "Ölümsüz müsün?"
Oduncu: "Sayılır. Yüz yaşıma kadar onca şey yaşadım ama ölmedim."
Efsun: "Demek ki Tanrısın."
Oduncu: "Değilim! Yeter artık. Bıktım."
Efsun: "Son bir şey daha sorabilir miyim?"
Oduncu: "Sorma desem de soracaksın zaten. Sor."
Efsun: "Şimdi senle evlenirsem Tanrıça mı olacağım?"
Oduncu: "Saçmalama artık. Ben Tanrı değilim. Ne olur anla artık."
Efsun: "Tamam ya. Susuyorum."
Oduncu: "Senin kaç yaşın var?"
Efsun: "Yaşımı ne yapacaksın? Sen adını söylemedin, ben de yaşımı söylemeyeceğim."
Oduncu: "Keyfin bilir."
Efsun uzakta bir sirk çadırı gördü. Çadırın üzerinde siyah-beyaz ışıklar vardı. Efsun oduncuya dedi: "Uzaktaki sirk çadırını görüyor musun?"
Oduncu: "Görmüyorum, görmek de istemiyorum."
Efsun parmağıyla sirk çadırının olduğu yeri işaret etti. Oduncu, Efsun'un işaret ettiği yere baktı ve sirk çadırını gördü: "Evet, evet, gördüm. Sanki çok da umurumdaydı."
Efsun oduncunun pantolonunu çekiştirerek ona bağırdı: "Oduncu, sirke gidelim! Hadi sirke gidelim!"
Oduncu bağırdı: "Pantolonumu çekiştirmeyi bırak!"
Efsun: "Eğer sirke gideceğimize söz verirsen bırakırım."
Oduncu: "Zaten gidebileceğimiz başka yer yok. Tek şansımız orası gibi görünüyor."
Oduncu ve Efsun sirk çadırına vardıklarında çadırın önündeki büyük bir heykelle karşılaştılar. Heykel, küçük sakallı bir kızın heykeliydi. Oduncu, ağzı açık bir şekilde heykele bakıyordu. Efsun, oduncunun üstüne bağırdı: "Oduncu! Çadıra beraber gireceğiz. Gel hemen."
Oduncu: "Geliyorum, bağırma."
Efsun ile oduncu çadıra girdiklerinde iki kişiyle karşılaştılar. Biri şişman ve üç göğsü olan bir kadındı, diğeri ise kafasında bir gözü ve tek ayağı olan bir erkekti. Oduncu onları görünce çok korktu ve Efsun'un elinden tutarak Efsun'la beraber çadırdan dışarı çıktı. Efsun bağırmaya başladı: "Ne yapıyorsun sen?!"
Oduncu: "Görmedin mi onları? Çok korkunçtu! Birinin bir ayağı var, diğerinin üç göğsü var!"
Efsun: "Korkunç mu? Aksine, çok tatlı insanlara benziyorlardı."
Oduncu: "Ben oraya giremem. Korkuyorum, Efsun."
Efsun, oduncuya sarıldı: "Bana ilk kez adımla seslendin! Teşekkür ederim."
Oduncu: "Neden sarıldın ki şimdi?"
Efsun: "Seni rahatlatmak için."
Oduncu: "Gerçekten de rahatladım. Çok sağ ol."
Efsun: "Ne demek. Hadi, koca bebek! Beraber çadıra gireceğiz."
Efsun ve oduncu birlikte çadıra girdi. Oduncu yere oturdu, Efsun da oduncunun yanında oturdu ve başını oduncunun omzuna koydu. Üç göğüslü kadın sessizliği bozmak için konuşmaya başladı: "Hoş geldiniz. Nasılsınız?"
Oduncu kısık sesle: "İyiyim galiba," dedi.
Efsun, oduncunun kulağına fısıldadı: "Onlara isimlerini sor. Yoksa kulağını ısırırım. Ham yaparım."
Oduncu, üç göğüslü kadına sordu: "Adın ne?"
Üç göğüslü kadın cevapladı: "Adım Tombul. Kocamın adı da Nuri."
Oduncu: "Tek ayaklı korkunç varlığın adı Nuri miymiş?"
Efsun, dirseğiyle oduncunun karnına vurdu ve dedi: "Kibar ol biraz!"
Oduncu: "Tamam ya. Vurma bana. Daha kibar olmaya çalışacağım."
Oduncu, Tombul ve Nuri'ye sordu: "Siz bu çadırda mı yaşıyorsunuz?"
Nuri dedi: "Eskiden bizi burada zorla çalıştırıyorlardı. Ama şimdi özgürüz ve yalnız kaldık."
Oduncu yerden kalktı ve Efsun'a bakarak: "Efsun, ben yalnız kalmak istiyorum," dedi.
Efsun bağırdı: "Hayır! Hep beraber arkadaş olacağız."
♪(๑ᴖ◡ᴖ๑)♪
Efsun okumaya başladı:
Dost (C5) o (C5) la (C5) lım (B4), dost (A4) o (A4) la (A4) lım (G4)
Ge (F4) lin (F4) be (F4) ra (E4) ber (D4) dost (C4) o (E4) la (E4) lım (G4)
Dost (G4) o (G4) la (G4) lım (A4), dost (F4) o (F4) la (F4) lım (G4)
Ge (E4) lin (E4) be (E4) ra (F4) ber (E4) dost (D4) o (C4) la (C4) lım (C4)O (C5) yun (C5) oy (C5) na (C5) rız (B4) soh (A4) bet (A4) e (A4) de (A4) riz (G4)
Hep (F4) be (F4) ra (E4) ber (D4) dans (C4) e (E4) de (E4) riz (G4)
Dost (G4) o (G4) la (G4) lım (A4), dost (F4) o (F4) la (F4) lım (G4)
Ge (E4) lin (E4) be (E4) ra (F4) ber (E4) dost (D4) o (C4) la (C4) lım (C4)♪(๑ᴖ◡ᴖ๑)♪
Oduncu, Efsun'u umursamayarak çadırdan çıktı. Efsun da onun arkasından çıktı. Daha sonra, Nuri de tek ayağıyla zıplaya zıplaya çadırdan çıktı. Oduncu saçını yolmaya başladı: "Ben yalnız kalamayacak mıyım ya?!"
Efsun: "Elbette hayır. Seni asla yalnız bırakmayacağım. Kork benden."
Oduncu: "Gıcık kız."
Efsun: "Sensin gıcık! Neyse, beyler, ben çadıra giriyorum. Tombul ablayla konuşacağım. Siz de burada beraber erkek erkeğe sohbet edin."
Efsun çadıra girdi ve Tombul ablanın yanında oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ucubeler Diyarı: Efsun ile Oduncu
AcciónOduncu ile Efsun'un beraber Efsun'un ailesini arama macerası.