Oduncu kanlı ellerine baktı ve her baktığında Efsun'u hatırladı. Kendini toparlayarak ayağa kalktı.
Sonra dağın zirvesine bakarak dedi: "Şerefsiz Ömer! Beni seven tek kişi kalmıştı. Onu da elimden aldın. Artık senden bıktım. Hayatımı mahvettin. Seni öldürmekten başka çarem yok!"
Oduncu, yavaş yavaş ilerleyerek dağa yaklaştı. Dağın yukarısına baktı; dağ gerçekten de çok yüksekti. Etrafında yokuş bile yoktu. Mecburen tırmanarak çıkması gerekiyordu. Hayattan tüm umudunu kaybeden oduncu tırmanmaya başladı. Çok hırslıydı, ama yolun yarısına gelemeden yorulmuştu bile. Yüzü kıpkırmızı oldu; her tarafı ter içindeydi. Düşmemek için kayadan tutunmaktan başka bir şey yapamıyordu. Ömer, dağın zirvesinde durup oduncuya bakıyordu. Onu bu halde görmek ona büyük bir zevk veriyordu. Oduncu, onu görünce daha da delirdi. Ama sonunda dayanamayarak elini kayadan bıraktı ve sert bir şekilde yere düştü. Yere düştüğü an bayıldı.
Bunu gören Ömer, askerleriyle beraber dağın zirvesinden inerek oduncunun yanına geldi. Ömer, oduncunun yanında oturarak onun uyanmasını bekledi. Oduncu uyanır uyanmaz, karşısında Ömer'i görünce delirdi ve onun yakasından tutarak bağırdı: "Ne yapıyorsun sen?!"
Askerlerin hepsi silahını oduncuya doğrulttu. Ömer, askerlere dedi: "Tamam, tamam! Sakin olun. Sorun yok. Bu oduncuyla benim aramdaki şahsi bir mesele. Siz karışmayın!"
Askerler silahlarını indirdiler.
Ömer, "Ne yapıyorum, Arzu? Ne hale geldiğimizin farkında mısın? Biz seninle kaç yıllık arkadaştık. Neden bu hale geldik?" dedi.
Oduncu, "O kızı neden öldürdün?" diye sordu.
Ömer, "O kızı ben mi öldürdüm? Yoksa kendi mi öldü?" dedi.
Oduncu, "Bıktım senden!" diye haykırdı.
Ömer, "Senden tek bir şey istemiştim. Sadece tek bir şey. Hep arkadaş kalabilirdik." dedi.
Oduncu, "Ne zırvalıyorsun?! Uzak dur artık benden! İyi bir insan olmaya çalışıyorum! Tamam mı?!" dedi.
Ömer, "İyi bir insan mı? Güldürme beni. O iki küçük kızın hayatını karartan kimdi? Oğlunu kendi elleriyle öldüren kimdi?" diye karşılık verdi.
Oduncu, "Bunların hepsi senin yüzünden oldu!" dedi.
Ömer, "Sen çok iğrenç ve rezil bir insansın." dedi.
Oduncu, "Hadi diyelim ben iğrenç bir insanım. O çocuğun suçu neydi?" diye sordu.
Ömer, "O çocuğun bir suçu yoktu. Annesinin de suçu yoktu. Babasının da suçu yoktu." diye yanıtladı.
Oduncu, "Ne demek istiyorsun şimdi?" dedi.
Ömer, "Demek istediğim şu! Suçu olmayan herkesi öldürdüğümü biliyorsun! Herkes ölmeyi hak eden bir pislik! Şimdi sıra sende!" dedi.
Oduncu, elini Ömer'in yakasından çekti ve kollarını açıp bağırarak dedi: "Öldür!"
Ömer, şaşırmış bir şekilde, "Ne? Ciddi misin? Seni öldürmemi mi istiyorsun?" diye sordu.
Oduncu, "Niye şaşırdın ki? Beni seven kimsem kalmadı. Ne ailem, ne arkadaşlarım, hiç kimsem yok. Hepsini benden aldın! Zaten niye yaşıyorum ki? Öldür de kurtulayım." dedi.
Ömer, askerlerinden birinin yanına geldi ve dedi: "Silahını çıkar!"
Asker, silahını çıkarmaya korktu. Ömer bağırdı: "Silahını çıkar dedim sana!"
Asker korkup silahını çıkardı. Ömer, silahı götürüp askerin kafasına sıktı. Sırayla tüm askerlerinin kafasına sıktı. Hepsi öldü. Daha sonra silahı oduncuya verdi ve dedi: "Ben hayatını mahvettim. Şimdi sıra sende. Hayatını mahveden adamı öldür. Bu senin hakkın."
Oduncu, şaşırmış bir şekilde, "Sen ciddi misin?" diye sordu.
Ömer, "Niye şaşırdın ki? Bu senin hakkın sonuçta." dedi.
Oduncu, silahı Ömer'in kafasına doğrulttu ve öfkeyle tetiği beş-altı kez çekti. Ömer'in kafasında delikler oluştu ama ölmedi. Ömer, psikopatça gülerek dedi: "Beni öldürmene izin vereceğimi mi sandın, aptal?!"
Oduncu, "Ama nasıl olur?" diye sordu.
Ömer, "Sana bunu söyleyeceğimi mi sanıyorsun? Sana bunu asla söylemem!" dedi.
Oduncu delirdi. Silahı yere attı ve ayağıyla ezerek parçaladı. Efsun'un bıçağını cebinden çıkardı ve koşarak Ömer'in üstüne atladı. Ömer'in sol kolunu acımasızca kesti. Ama Ömer hâlâ psikopatça gülüyordu: "Hâlâ canım acımıyor, aptal ucube! Seni bu kadar sinirli görmek bana zevk veriyor!"
Oduncu, daha da delirdi ve Ömer'in sağ kolunu kesti. Ömer daha çok gülmeye başladı. Ömer'in gülüşü, oduncuyu daha da delirtmeye başladı. Dayanamayan oduncu, Ömer'in en son kafasını kesti. Kafasını kestikten sonra saçından tutup kafasını yukarı kaldırdı ve suratına baktı. Ömer gözlerini büyütmüş bir şekilde oduncunun gözlerinin içine baktı ve ağzını açarak psikopatça kahkaha atarak dedi: "Gözüm hep üzerinde olacak, Arzu!"
Oduncu, Ömer'in kafasını elinden bıraktı ve ayağıyla ezmeye başladı. Tüm öfkesiyle Ömer'in kafasını ezerken, en sonunda rahatlamıştı. Çünkü intikamını almıştı. Yere uzanarak gökyüzüne baktı ve derin bir nefes çekti. Gökyüzüne bakınca zihninde bir ses canlandı. O ses, "Seni asla rahat bırakmayacağım!" diyordu.
Oduncu kafasını yukarı kaldırarak tüm gücüyle gökyüzüne doğru bağırdı.
Son
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ucubeler Diyarı: Efsun ile Oduncu
AksiOduncu ile Efsun'un beraber Efsun'un ailesini arama macerası.