13

2 0 0
                                    

HYUNJİN
-Ne olmuş?

-Bilmiyorum ki bende.

-Baksana ne hale gelmiş?

-Bırak, deli heralde.

-Yazık...

Duyduğum seslerle beraber ürkmeme rağmen usulca açtım gözlerimi ancak beni karşılayan şey karanlıktan ziyade parlak beyaz ışıkların altında yargılar bakışlarını gönderen öğrencilerdi.

"Haydi herkes dağılsın! Haydi!" İçlerinden çıkan orta yaşlarda bir adam onlara gitmelerini söyleyerek elleriyle kışkışlar gibi hareket yapmıştı.

Herkes kendi aralarında söylene söylene bana attıkları son bakışların ardından giderken yaklaştı o adam. "İyi misin? Bir sorun mu var?"

Kalkmama yardım etmek ister gibi elini bana doğru uzattığında karşılık vermeye tereddütteydim, evet demek dahi istemiyordum; iyi olduğum yalanını söyleyemezdim.

"Değilim..." Başımı hayır anlamında tek tarafa sallamışken bir anda adama sarılıp ağlamaya başladım. "Hiç iyi değilim!"

"Şşt sakin ol... Geçiçek..." Kısa bir süre sarılmama karşılık verdikten sonra hafifçe geri çekilerek yaşlar akan gözlerime baktı ancak ağladığımı görmesini istemez şekilde kazağımın koluyla sildim damlaları.

"Gel bir hava al." dedi başı ile dışarıyı işaret ederken, elini usulca cesaretlendirmek ister gibi sırtıma koyduğunda yere düşürdüğüm sırt çantamı alarak kapıya yöneldim.

...
Bir süre sohbet etmiştik, neden kaçtığımı söylediğimde hemen uyku durumumu sormuştu ve tabiki uykusuzluğun etkisi ile hayal görmüş olabileceğimi söylemişti.

Mecburdum artık ne yapıp ne edip uyumalıydım...

Yurda döndüğümde saate bakmak için sabahtan beri bildirimleri kapatılmış telefonumu aldım elime, ekranı açtığımda beni karşılayan tek şey 22:43 ten ziyade ardı ardına sıralanmış mesajlardı.

Yatağıma oturarak sırası ile uygulamadaki sohbet pencelerini tek tek kontrol ettim, bir yabancı numara "Ben Jisung..." diyerek başlamıştı söze; bu muhtemelen Felix'in kuzeni olandı.

Mesajlar üzerinde göz gezdirirken pekiştirmek istercesine kendi kendime de mırıldanmaya başladım. "Hyunjin, Felix bugün merdivenlerden yuvarlanmış da revirde yatıyor. Minho ile yanına gidiyoruz, kuzenini ararsan nerede olduğunu bil istedim."

Felix merdivenlerden mi yuvarlanmış? Ne? Nasıl oldu bu?!

Hemen bir alttaki Minho'nun attığı yeni mesajlara baktım, o da Felix'in yuvarlandığını ve benimde destek olmak için gelmemi söylüyordu.

Şuan gidebilir miydim ama saat çok geç oldu, gitsem bile beni yanına almazlardı ki... Of...

"Jisung, benim telefonum kapalıydı yeni görebildim mesajları... Bana Felix'in numarasını verebilir misin?" Yazarken kendi kendime mırıldanmış ve iç sesimi umursamamak istercesine gönder tuşuna basmıştım.

"Hayır..."

"Ananı-!"

Duyduğum o fısıltı ile beraber ateşe dokunmuşcasına fırlattım telefonumu, odanın içerisinde gezdirdim bakışlarımı. "Bu ses nereden geldi böyle?"

Benden başka kimse yoktu ancak sanki birisi konuşmuş gibi duymuştum o sesi ve hayal gibi de değildi.

"Hayır hayır hayır..." Yüzümü ellerim arasına alarak yavaşça okşadım, gerçekten uykusuzluktan kafayı yemeye başladım; toparlanmam lazım acilen.

Lanet /HYUNLİXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin