Hatırlayamamak

968 85 11
                                    

Donuk bir şekilde onu izleyen şeye bakıyordu Lucy, korkudan mı dondu kendisi de bilmiyordu, tek düşündüğü kedi gözlerini andıran ve hafif parlayan bu gözlerin ne tür bir yaratığa ait olduğuydu. Ani hareket yaparsa ya da ona bir şekilde saldırırsa ne yapardı bilmiyordu. Ormanda garip şeylerin olduğunu biliyordu ama hiç böylesini görmemişti. 

Geriye doğru bir adım attığında ona bakan şeyin kıpırdamadığını fark etmişti, sesli bir biçimde gerginlikle yutkundu ve ilk defa korumalarının yanında olmasını diledi. Bir kaç adım daha attı ve kafasını çevirmeden arkasına bakmayı denedi, sudan bir şekilde çıkmayı başardı ve geri geri gitmeye devam etti. Hemen ardındansa dayanamayıp hızla koşmaya başladı, dilini yutmuş gibi ne çığlık atabiliyordu ne başka bir şey yapabiliyordu. 

Arkasından büyük bir gürültü geldiğinde onu kocaman bir şeyin takip ettiğini hissetmişti Lucy, arkasından koca bir rüzgar esiyor gibiydi, ağaçlardan birinin arkasına saklanmayı denedi ama çok geçti, koca şey gittiği yolda ki ağaçların üzerine doğru konmuş, kırılan ağaçlar ile kendine alan açmıştı. 

Kocaman bir kertenkeleye benziyordu, kertenkeleden farklı olarak kocaman kanatları vardı ve büyük ihtimalle arkasında hissettiği o rüzgar bu koca şeyin kanatlarını çırpışıydı. Lucy tekrardan donmuş kalmıştı ve bu sefer yapacak hiçbir şeyi yoktu. Sessizce yaratığı izliyordu ve aynı şekilde yaratıkta onu izliyordu. 

Yaratık ayaklarından birisini -ya da ellerinden birisini Lucy bilmiyordu- kaldırdığında Lucy'nin tam yanına koymuştu. Lucy yerin titremesi ile sarsılmıştı ve tutunmak için bir şeyler aramıştı. Yaratık kafasını ona doğru indirirken gözlerini kapadı ve elleriyle tüm vücudunu korumaya çalıştı. 

Uzun bir süre böyle bekledi Lucy ama tek hissettiği ona doğru çarpan havaydı, tek gözünü araladığında yaratığın dibine girmiş onu izlediğini görmüştü. Lucy ne yapsa bilmiyordu, tekrardan geri çekilmeye çalıştı ama yaratık bu sefer arkaya doğru gitmesin diye elini onun arkasına doğru koymuştu. Kendini kapan kısılmış gibi hissediyordu. 

'İnsan...' Kafasının içinde duyduğu ses ile kimin konuştuğunu anlamak için etrafına baktı, yaratıktan geldiğini düşünmemişti çünkü yaratık ağzını bile açmamıştı. 'Beni hatırlamıyorsun değil mi?' Artık sesin kimden geldiği belli olmuştu ama yaratığın ağzını açmadan nasıl konuştuğunu merak etmişti. 

"Dilimizi biliyor musun, nesin sen?" Yaratık kafasını hafifçe onu sorgular bir biçimde yana doğru yatırmıştı. O sırada bilmediği bir dilden bir kaç tane şey söylemişti. 'Ah kum nartunen... İnsan, hiçbir şey bilmiyorsun, hatırlamıyorsun.' 

"Beni tanıyor musun?" Lucy sorduğu soruların tam bir kurbandan çıkacak sorular olduğunu biliyordu ama beyni şu sırada durmuş gibiydi. "Sesini nasıl kafamın içinde..."

'İnsanların aksine biz kendi türümüz ile telepati yoluyla konuşuruz, nah yume, bazen ise dudak oynatma yöntemi ile, sizin aksinize biz büyülü yaratıklarız.' Sorusuna cevap alamayınca Lucy tekrarladı. "Beni tanıyor musun?"

'Seni kendini bile daha iyi tanıyorum insanların dişi öncüsü, prenses.' Krallık gibi şeylerden haberi var gibiydi ve Lucy onun kadar zeki bir hayvan ile konuştuğunu fark etmişti, büyük bir şey keşfetmişti ama tek sorun hala zararlı mı değil mi bilmiyordu. "Beni nereden biliyorsun, adın ve türünün ismini öğrenebilir miyim?" Ejderha kafasını geriye çekti, burnundan verdiği soluk ile Lucy az kalsın yüzü yanıyor sanıyordu. "Sıcak." Diye fısıldadı, eliyle havaya kış kış yaparak havayı dağıtmaya çalıştı. 

'Benim türümün isminin bir önemi yok ama siz bizi ejderha olarak çağırır, bilirsiniz.' Sarayda bulunan azizler gibi konuşuyordu ve ses tonu oldukça sakin, yatıştırıcıydı. 'Demek hatırlamıyorsun prenses, merak ediyorum da o boynunda duran kumaş parçasını neden boynuna doladın, bir şeyleri biliyor olmalısın.'

The Dragon And Golden Princess [Nalu]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin