Helloo istenen bir shiple daha karşınızdayımm💗
Milli takım kampında, her şey heyecan doluydu. Ben Altay, kaleci olarak stresi en iyi şekilde yönetmem gereken bir dönemdeydim. Ama dikkatimi dağıtan biri vardı: Kerem. Onun gözlerindeki parıltı, kalbimin derinliklerinde bir şeyler uyandırıyordu. Antrenman sonrası bir gün, “Altay, gel, biraz sohbet edelim,” dedi. O an, bir şeylerin değişeceğini hissettim.
Hissettiğim gibi de oldu, birbirinden asla ayrı kalamayan ikili haline geldik. Gözlerim sürekli onu arıyordu.
Zamanla aramızdaki bağ derinleşti. Antrenmanlarda birlikte çalışmak, sadece takım arkadaşlığı değil, duygusal bir bağ haline geliyordu. Kerem’in yanında kendimi güvende hissediyordum. “Seninle aramızda farklı bir duygu var...bunu adlandıramıyorum"dedi. Kalbim hızla çarptı.Hislerimi ona açmanın zamanı geldiğini düşündüm. Bu akşam onunla konuşacaktım öyle ya da böyle o konuşma yapılacaktı..
Akşam, antrenmandan sonra kenarda otururken, cesaretimi topladım. “Kerem, seninle bir şey paylaşmam gerekiyor” dedim. Gözleri merakla parladı. “Nedir?” diye sordu. “Seni seviyorum, Arkadaş gibi değil ama! Gülümsemeni görünce içimde oluşan mutluluğu anlatamam” dedim, kelimeler dilimden dökülürken. Kerem’in yüzünde bir şaşkınlık belirdi. “Altay bu du-"
O, konuşmadan hemen sözünü keserek"Ne olur şimdi olumsuz bir şey söyleme,en azından önümüzdeki maçtan sonra konuşalım " dedim.
"Ama Altay benim olumsuz bir şey söyleyeceğimi nereden biliyorsun?" Dedi. Şaşkınlığıma engel olamadım. Ne yani duygularım tek taraflı değil miydi? O da beni mi seviyordu? Benim şaşkın halime gülümseyerek " Bakma öyle şaşkın şaşkın,seni sevmiyor olsam yanında bir saniye bile durmazdım. Ben de seni seviyorum.." Kollarımı benden bağımsız bir şekilde, kendimden kısa olan bedene sardım. En azından yarına kadar sadece ikimiz olacaktık.
Maç günü geldiğinde, tüm stadyum bizden başarı bekliyordu. Kerem’in yanında olmanın verdiği güçle sahaya çıktım. Maç sırasında her atakla, kalbimdeki korkuları geride bıraktım. Son dakikada, rakip takımın kaleye doğru bir şutu geldi. Reflekslerimi kullanarak topu kurtardım. Kerem, “Bravo, Altay!” diye bağırdı. Gözlerinde ki gurur ve sevinç sadece kaleci değil, onun için önemli olduğumu hissettirdi.
Maç sonunda kazandık. Hep birlikte kutladık ama benim için en özel an, Kerem’in yanıma gelmesiydi. “Altay, seni seviyorum. Gerçekten çook seviyorum!” dedi, gözleri parlayarak. “Bu zaferde senin payın çok büyük.” Kollarını açtı ve sıkı sıkı sarıldık. Her şeyin ötesinde, sadece ikimiz vardık. Aşkımız, takım ruhunun da ötesindeydi.
Artık ikimiz de biliyorduk: Bu, sadece futbol değil, kalplerimizin buluşmasıydı. Beraber yürüdüğümüz bu yolda, aşkımız her zaman bizimle olacaktı.
Maç sonrası kutlamalar hızla geçip Maç sırasında birbirimize destek olmanın verdiği güçle, zafer için savaştık.
Kerem, “Altay, bu zaferde senin katkın çok büyük,” dedi. Sadece bir takım değil, kalplerimizin bir bütün olduğunu hissettim. Aşkımız, takım ruhunun en güzel haliydi. Gelecekteki her maça birlikte çıkacak, bu sevgiyle her zorluğun üstesinden gelecektik.
Ve o gün anladım ki, aşk sadece kalpleri değil, ruhları da bir araya getiriyordu.