Mustafa, Semih’e karşı hissettiği güçlü duyguları içinde daha da derin yaşıyordu. Semih’in yetenekleri ve sahadaki başarısı, Mustafa’yı etkilerken aynı zamanda kıskançlık hisleri de uyandırıyordu. Onun çevresindeki hayranlık dolu bakışlar, Mustafa’nın kalbinde bir kıskanma ateşi yakıyordu.
Bir akşam, antrenmandan sonra takım arkadaşlarıyla birlikte yemek yedikleri bir ortamda, Semih’in dikkatini çeken bir durum oldu. Semih’in etrafında toplanan hayranları, onun hakkında övgüler yağdırıyordu, bazıları temas ediyordu.Mustafa, bu durumu izlerken içindeki kıskançlık duygusu kabardı. Övebilirlerdi bu normaldi,"peki temas etmeleri normal mi"düşüncesi aklından geçiyordu.
Semih, Mustafa’nın ruh halini hissetti ama bu durumu göz ardı etti. Mustafa’nın tutumundaki değişiklikleri fark edince, ona yaklaştı. “Bugün antrenman çok iyiydi. Hâlâ iyi bir takım arkadaşı olabileceğimize inanıyorum” dedi. Ancak Mustafa, alaycı bir gülümseme ile yanıtladı “Evet, ama senin kadar dikkat çekmek zorundayım.”
Bu sözler, Semih’in kafasını karıştırdı. “Neden böyle hissediyorsun?” diye sordu. Mustafa, “Seni sevdiğim için kıskanıyorum. Başkalarının dikkatini çekmen beni rahatsız ediyor. Senin sadece benim yanımda olmanı istiyorum” dedi. Semih, bu açıklamayla biraz şaşırdı ama aynı zamanda kalbinde bir sıcaklık hissetti.
“Beni kaybetmekten korkuyorsun, değil mi?” diye sordu Semih. Mustafa, “Evet, çünkü senin gibi birini kaybetmek istemiyorum. Senin yanında olmanın anlamı çok büyük.” diye yanıtladı. Bu sözler, Semih’in içindeki duyguları daha da derinleştirdi. Bu konuşmadan sonra antrenmanlara devam ettiler.
Mustafa, Semih’in antrenman sırasında bir arkadaşına atılan bir pası izledi. Arkadaşının ona olan ilgisi, Mustafa’nın kıskançlık duygularını daha da alevlendirdi. Semih, bu durumu umursamadan gülümseyerek antrenmanını sürdürürken, Mustafa’nın içinde bir şeyler çatırdamaya başladı. Her an patlamaya hazır volkan gibiydi.
Maç günü geldiğinde, Semih sahada harika bir performans sergiledi. Ancak, Mustafa'nın aklı, Semih’in etrafındaki kalabalık ve onların hayranlık dolu bakışlarındaydı. Maçın sonunda, Semih büyük bir başarı elde etti ve kalabalık onun adını haykırdı. Mustafa, bu sevinci paylaşmak isterken, içinde yine kıskançlık hissetti.
Semih’in yanına gidip ona sarılmak istese de, kıskançlık duygusu bir an için onu duraklattı. “Benim yanımda olduğun için bu başarı senin de başarın. Ama neden bu kadar rahatsız hissediyorum?” diye düşündü. Semih, bu durumu fark etti ve ona sarılarak, “Beni her zaman destekle, seninle birlikte bu başarıyı kutlamak istiyorum.” dedi.
Mustafa, Semih’in gözlerindeki sevgi dolu bakışı görünce, içindeki kıskançlık duygusunu biraz olsun geride bıraktı. “Seni seviyorum, Semih. Ama bu duygular beni zaman zaman zorluyor,” diye itiraf etti.
Semih, “Biliyorum, ama biz birlikteyiz ve bu duyguları aşabiliriz. Senin sevgin bana göre her şeyden daha değerli,senin içinde öyle olmalı” yanıtını verdi.
İkisi de, zamansız kıskançlığın zaman zaman aşkı test edebileceğini ama birlikte aşabileceklerini anladılar. En azından Mustafa bu konuda çok daha sakin duygulara yerini bıraktı.
Mustafa, Semih’in yanında olmanın, onu sevmenin ne kadar özel olduğunu tekrar keşfetti. İlişkileri, kıskançlık dolu anlarla şekillenmeye devam etse de, her seferinde daha güçlü bir şekilde birbirlerine bağlandılar.
Sonunda, Mustafa ve Semih, sadece futbol sahasında değil, kalplerinde de birbirlerine olan sevgilerini daha da güçlendirdiler. Kıskançlıkları, aşklarının bir parçası haline geldi ve bu onlara daha da yakınlaşma fırsatı sundu. Beraber, hem sahada hem de hayatın her alanında birbirlerinin en büyük destekçisi olmaya devam ettiler.