Bölüm | 8 | ' Kördüğüm '

105 29 5
                                    

Bugün mutluyum o yüzden daha fazla beklemeden atmak istedim.
İyi okumalar 🍁
Oy sınırı: 25
Yorum sınırı: 10
...

28, örgüt tarafından tekrar kaçırıldığında zaman kavramını yitirmişti. Zincirlerle bağlandığı soğuk odada sadece nefes alıp vermek üzerine yoğunlaşmıştı. Her nefes, göğsünde bıçak gibi saplanan acıya rağmen hayatta kalmak için verilen bir mücadeleydi. Her kası yanıyor, başı zonkluyordu. Bir köşedeki paslı borulardan sızan su damlalarının sesi bile kafasını delip geçiyordu. Burası cehennemin bir başka katıydı.

Aklında hep aynı soru dönüp duruyordu: "Neden hâlâ kaçamadım?" Yıllarca örgütün içinde öğrendiği her şey, ona hayatta kalmayı öğretmişti. Ama şimdi, kendi bedenine bile güvenemiyordu. Zehir, organlarını yavaş yavaş çürütüyor, her geçen gün ona biraz daha kaybettiriyordu.

İçini bir nefret ve pişmanlık karışımı sarıyordu. Hayatını çalan o insanlara, örgüte, onu bu hale getiren sözde ailesine lanet ediyordu. Ama içten içe bir şey daha vardı: Kendi güçsüzlüğüne olan öfke. "Ben güçsüz değilim," diye geçirdi içinden. "Sadece zaman kazanmaya çalışıyorum."

Ancak zihninin derinliklerinde bir ses daha fısıldıyordu: Ya hiçbir zaman kurtulamazsan?

---

Volkan, polis merkezindeki sorgu odasında elindeki kahveyi sinirle bir kenara koydu. Tufan yan tarafta masaya eğilmiş, önlerinde duran mesajdaki kodu incelemeye devam ediyordu. Her iki kardeşin de yüzü gergin ve yorgundu. Geceyi uykusuz geçirmişlerdi, ama bir adım bile ilerleyememişlerdi.

Tufan'ın aklında tek bir soru vardı: Bu mesajdaki '28' neyi ifade ediyor? Aynı sorgu odasında gördüğü genç çocuk gözlerinin önüne geldi. Çaresiz ama bir o kadar da güçlü bakışlar... Çocuğun yaşadıkları, Tufan'ın içine işlemişti. Ne kadar tehlikeli görünse de, gözlerindeki o hüzün gerçekti.

Tufan: "O çocuk... Bence bizim düşündüğümüzden farklı biri. Bir kurban olabilir."

Volkan, kardeşine sert bir bakış attı:
"Kurbandan katil yaratmak örgütlerin işi, biliyorsun. O çocuk bir katil, Tufan. Kandırılma."

Tufan: "Peki ya gerçekten masumsa? Peki ya bu mesaj bizi uyarıyorsa?"

Volkan kaşlarını çattı. Onca yıl boyunca gördüğü suçlular, doğruyu söyleyenlerin bile peşine düşüp yalanlar yaratmıştı. Kimseye güvenmemek, onun polislik kariyerinin temeliydi. Ancak içindeki huzursuzluk büyüyordu.
"Ya bu kez yanlış yapıyorsam?"

---

Zincirlerine rağmen 28, zihninde sürekli bir plan yapıyordu. Örgütün onu nereye götürdüğünü bilmese de, kaçmak için her detayı hesaplamaya çalışıyordu. Eski eğitimlerinde öğrendiği her şeyi hatırlamaya zorladı kendini. Birkaç saniye bile boş kalmaması gerekiyordu; aksi takdirde zihni dağılacak, kendini kaybedecekti.

"Kaçarsam nereye gideceğim?" diye düşündü. Yıllardır hayalini kurduğu şey gerçekleşmemişti: Gerçek ailesini bulmak. Ama bir umudu yoktu. "Ya beni bulsalar bile ne değişir ki?" O aileye ait olmadığını hissediyordu. Kimsesizdi.

Ama bir anlığına bile olsa vazgeçmeyi kendine yasakladı. Kaçmak, sadece bir başlangıçtı. Örgütü çökertmek, ona yaptıklarının hesabını sormak zorundaydı. Bunu başarabilirse, belki bir anlam kazanırdı her şey. Belki de intikam, onun kurtuluşu olacaktı.

---

Volkan ve Tufan, örgüte dair ellerinde ne varsa gözden geçirdiler. Mesajdaki '28' şifresinin ne anlama geldiğini bulmaları gerekiyordu. Kodun arkasında bir anlam olmalıydı. Bir yer, bir tarih ya da bir kişi... Ama hiçbir şey netleşmiyordu.

Tufan, çaresizce mesajın satırlarını bir kez daha inceledi:
"Ya 28, bir insanın adıysa?"

Volkan başını kaldırıp ona baktı. "Kim böyle bir isim kullanır ki?"

Tufan omuz silkti. "Örgütler, insanlara numaralar verir. Belki bu çocuk... Numara olabilir."

Bu fikir, Volkan'ın içinde garip bir yankı uyandırdı. Sorgu odasındaki o çocuk tekrar gözlerinin önüne geldi. Gözleri, derin ve acı doluydu. Ama adı... Adını hatırlayamıyordu.

Volkan başını iki yana salladı. "Bir tahmin üzerine harekete geçemeyiz." Ama bir şeyler eksikti, biliyordu. Bir ayrıntı gözlerinden kaçmıştı.

---

Tam o anda kapı açıldı ve içeriye sivil kıyafetli bir adam girdi. Elinde küçük bir paket vardı. Paketi masanın üstüne bıraktı. Üzerinde hiçbir not ya da bilgi yoktu.

"Bu az önce karakola bırakıldı," dedi adam. "Örgütten biri teslim etmiş."

Tufan ve Volkan bir an birbirlerine baktılar. İkisi de, bunun bir tuzak olabileceğinin farkındaydı. Ama içlerindeki merak, bu ihtimali göz ardı etmelerine neden oldu. Tufan, paketi dikkatlice açtı ve içinden küçük bir flash bellek çıktı.

Belleği bilgisayara taktılar. Ekranda beliren videoda, o çocuk vardı. 28...

Ellerinden zincirlenmiş, gözleri morarmış halde, soğuk bir odada titriyordu. Kamera, yavaşça yüzüne odaklandığında 28'in gözleri ekrandaki izleyicilere bakıyordu.

Gözlerindeki çaresizlik Volkan ve Tufan'ı yerlerine mıhladı. Tufan, boğazına bir yumru oturduğunu hissetti. "O çocuk bir şeyler anlatmaya çalışıyor," diye düşündü. "Ama ne?"

Videodaki 28, kısık bir sesle bir şeyler fısıldıyordu. "28... Ben, 28..."

Tufan'ın içi buz kesti. "28 bir numara değil... O, bir isim."
Kafasındaki soru işaretleri daha da büyürken, Volkan elini alnına götürdü. İlk kez hayatında bir soruşturmada bu kadar çaresiz hissediyordu.

Tam bu sırada videonun sonunda beliren bir detay dikkatlerini çekti: 28'in bileğine kazınmış bir sembol. Tufan bu sembolü tanıyordu - bir askeri üs numarasıydı.

...

Selamlar!

Bölüm nasıldı bakim?

O zaman haydi diğer bölümde görüşelim! 🧐

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 3 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

28: Ölümden ÖnceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin