Yazardan;
Bu olaylar arasından 2 gün geçmiş ve Semih kendini hafif hafif toparlamaya başlamıştı. Fakat hâlâ bir şeylerin etkisi vardı üzerinde. Bazen bir yere dalıyor bir kaç dakika sonra ise etraftakilerin onu dürtmesi ile canlanıyordu.
Yine normal bir sabahtı, bugün antremanı vardı Semih' in üzerini giyip arabasına bindi. Antreman yapacağı yere geldi, soyunma odasına girip formasını giyindi. Nerede ise herkes oradaydı. Önce koşuya yani ısınmaya başladı. Sonra ise bir top alıp antremana.
Hafif yorulduğu için biraz mola verip su içmeye karar verdi. Suyunun soyunma odasında kaldığını hatırlayıp o tarafa ilerledi. Soyunma odasına girdikten sonda onu gördü. Barış' ı, o da üzerini değiştiriyordu. Semih' in yine onu görünce gözleri doldu. Fakat söz vermişti kendine bir daha onun için ağlamayacaktı.
"Semih"
Arkadan gelen sesin kime ait olduğunu biliyordu ama bilmemezlikten gelmek istiyordu. Sanki duymamış gibi soyunma odasından suyunu alıp koşar adımlar ile dışarıya ilerledi. Sesini duyduğunda ilk defa nefesi kesilmişti.
"Semih, dursana"
Bu sefer duymamazlıktan gelemezdi arkasını dönüp konuştu.
"Duymamışım, bir şey mi oldu"
"Asıl bu soruyu benim sana söylemem lazım"
"Efendim? Anlamadım"
"Ellerin... ne oldu?"
"Ah, şey.. cam evet cam kesti."
"Dikkat et kendine biraz civciv"
'Tamam' anlamında kafasını salladı Semih. Sonrasında ise yine koşar adımlar ile çıktı antreman yerinden. Muhtemelen sözünü bozacaktı. Elinde değildi bazı şeyleri çok özlemişti. Ama bunu belli etmemesi lazımdı.
Semih sevilmemeyi daha çocukken anlamıştı. Ailesi onu hiç sevememişti, hep nefret etmişti ama o zamanlarda ki çocuk bunları anlamayacak kadar küçüktü. Hep sormuştu kendine ve çevresine 'Annem babam beni neden sevmiyor, ne yaptım ben onlara?' Her zaman sorduğu bu soruya asla cevap alamamıştı.
Daha bu soruya cevap alamaz iken babası ve annesi büyük bir kavga etmişti,çok net hatırlıyordu Semih. O gün annesi 'odana git kapını kilitle ve dışarıya çıkma tamam mı oğlum?' Annesinin ona olan ilk ve son kez olan "oğlum" hitabıydı. Hayatında ondan asla bu sözü duymamıştı.
İlk kez duyduğu bu söz yüzünden heyecanlanmıştı sonrasında ise annesinin dediklerini yapmıştı. Denilen şeyleri yapmasından dakikalar sonra çığlık sesi geldi annesinden. Anlamamıştı, ve söylenenlerden çıkıp odasından çıkmıştı.
O an bir çığlık çıktı küçük Semih' ten. Annesi... yerde yatıyordu, kanlar içinde hem de. Babası ise Semih' i görmüş ve onun üzerine gelmeye başlamıştı. Korkuyordu, hemen odasına geri dönüp bir hışımla kapısını kilitlemişti.
Bunları ďüşünür iken arabayı durdurmuş ve eve adımlamıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Tam toparlanırken neden oluyordu bunlar?
Yine kendine soru sormaya başlar iken ağlamaya başlamıştı. Hemen kapısını açıp yatağına yattı. Ağlıyordu. Şuan ne insanlar ne kendisi ne de verdiği söz umrundaydı.Bilmiyordu, hiç bir şeyi bilmiyordu ne için ağladığını onu gerçekten sevdiğini mi yoksa nefret mi ettiğini bilmiyordu.
Barış;
10 dakikaya aşağı inebilir misin
*Görüldü
Gördüğü mesaj ile biraz da olsun umut gelmişti Semih' e fakat belki de kötü şeyler olacak tı. Hiç bir şeyi önemsemeden, hiç bir şeyi düşünmeden üzerini düzeltip aşağı sokağa çıktı.
Semih' ten;
Üzerimi düzeltmiş ve aşağı inmiştim. Umut vardı içimde heyecanlıydım hem de çok fazla. Kapının önüne indiğimde hemen kapının önünde beklediğini gördüm.
"Seninle bir şey konuşmak istiyorum."
"Dinliyorum."
"Öncelikle beni kesemessen sevinirim, bak Semih ben... yaptığım şeyler için çok özür dilerim. Beni affetmen için ne istersen yaparım yemin ederim. Fakat sadece şunu bilmeni istiyorum ben sana sırılsıklam aşığım. O gün anladım ben seni sevdiğimi kimse ile yakın olma istedim ben çok sevmişim seni. Çok özür dilerim gerçekten"
Ne hissediyordum? Çok sevinmiştim hatta ağlayabilirdim.
"Barış... bende, bende senden hoşlanıyorum ama bunu nasıl diyeceğimi bilemedim benden iğreneceğini düşündüm söylemekten korktum bu yüzden"
Söylediklerimden sonra gözlerime baktı. Bir an da belimden çekilmem ile birlikte ne olduğunu anlamadan dudağımda baskı hissettim.
Öpmüştü, beni öpmüştü
Ne yapacağımı bilemeden bir anda alt dudağımı iki dudağı arasına aldı. Dudaklarımı dudaklarının arasında emerken hiç bir şey yapamıyordum. Sadece hareketlerine ayak uydurmaya çalışıyordum.
Nefesimiz kesilene kadar öpüşmüştük. Ayrıldığımız da sadece gözlerime baltı.
"Ben.. özür dilerim dayanamadım gerçekten"
"Seni seviyorum"
Dediğim şey ile gülümsedi sonrasında ise tekrar gözlerime bakarak konuşmaya başladı.
"Hasta olacaksın hava soğuk eve çık hadi"
"Sen peki"
"Ben de giderim birazdan"
"Bana gelsen? Yani ben, öyle değil gerçekten şey anlamında eve gitmek z-zorunda olmazsın d-diye şey ettim"
"İster misin? Geliyim mi?"
"T-tabiki olur yani film falan izler uyuruz o-olmaz mı?"
"Olur geliyorum"
Gülümseyip eve çıkmaya başladık. Eve geldikten sonra önce ceketlerimi asmış sonrasında ise Barış koltuğa oturmuş ben de mutfağa atıştımalık koymaya gitmiştim. Atıştımalıklarını koyarken bir anda belimin sarılması ile sıçaradım.
"Gerek yok uğraşma"
"Korkuttun beni"
"Korkma benden başkası olamaz"
Hafif bir kıkırtı bırakıp mutfaktan çıktım. Arkamdan gelmiş ve birlikte koltuğa yatmıştık. Ben onun göğsünde izliyordum filmi.
Film bitmişti. Film bittikten sonra konuşmaya başladım.
"Uykum geldi, uyuyalım mı?"
"Olur kalk hadi. Ama ben nerede uyuyacağım?"
"Yatağım iki kişilik eğer sorun olmazsa birlikte uyuyabiliriz."
"Olur"
Konuşmamızın ardından yatak odama geçmiş yatağıma yatmış ve onun göğsünde uyuya kalmıştım.
------------------------------------------------------------
770 kelimeeeee en uzunu bu olduuuuuuu ve aksam 1 de yaziyorum muhtemelen ertesi aksam veya sabah yayinlarimm neyseee optum asklarim oy vermeyi unutmayin gorusuruzzz muahhh
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CIVCIV/ BARSEM
FanfictionAntremana çağırılmayan Semih kılıçsoy ve onu arıyıp alan Barış Alper Yılmaz.