9 Kasım 2027;
O günün üzerinden 3 yıl geçmişti. Hala onu doğru dürüst unutamamıştım. O gidince kendimi kızlardan hoşlandığıma alıştırmış ve yönelimi mi değiştirmeye çalışmıştım.
Olmuyordu, unutamıyordum onu
Bu 3 yılda Arda ve Kenan başka bir şehire taşınmıştı. Onlar hariç herkes ile itibarı kesmiştim. Sanki soyutlaşmıştım dünyadan. Tek başıma bir apartman dairesine geçmiş ve orada kalmaya başlamıştım.
Gecenin bir vakti kendimi yine bu düşüncelere dalmış halde bulunca ayaklanmış ve yarın işim olduğu için yatağıma ilerlemiştim. Kendimi yatağa bırakınca hemen uyuya kalmıştım.
Sabah;
Kulağımın tam yanında çalan alarm ile sesli bir küfür ettim. Gözlerimi bile henüz açamamışken çalan alarmı kapatmış ve yerimde doğrulmuştum.
Artık futbola ilgim kalmamıştı bir kütüphane açmıştım.
Üzerimi giyinip çantamı aldım, sonrasında ise evden çıktım. Kütüphaneye vardığım da kapıyı açıp içeri girdim. Ķütüphane benim olduğu için sorun yoktu. Bir kaç çalışanım vardı. Onlarla da iyi anlaşıyorduk.
Ben kütüphaneyi açtıktan bir kaç dakika sonra çalışanlar geldi. Herkes tamamlanınca yeni gelen kitapları düzmeye başladık.
Kitapların hepsini düzünce elimde tek bir kitap kalmıştı.
Küçük Prens
Tam onu da raflara koyacakken arkamdan bir ses yükseldi.
"Onu ben alabilir miyim?"
Yıllar boyunca unutmaya çalıştığım sesti bu.
Kitlenmiştim, sanki transtaydım. Hani filmlerde olur ya bütün sesler kesilir bilir misiniz? Onun gibiydi kulaklarım çınlıyor du sadece.
Arkama bakmaya korktum, kim olduğunu biliyordum. Sadece geçmişim ile tekrar yüzleşmeye hazır değildim.
Omzuma dokunduk tan sonra tekrar konuştu.
"Iyi misiniz?"
Değildim, hiç iyi değildim. Kendime geldikten sonra arkamı döndüm. Gözleri... Hala aynıydı aynı bakıyordu.
"Civciv"
Söylediği şey ile oturup saatlerce ağlamak istedim. Çok özlemiştim onu, o da beni özlemiş ti belli ki. Belimden tutarak kendine çekip sarıldı bana. Kokusu burnumdan gitmemişti, hala aynı kokuyordu yıllar boyunca kokusunu kaybetmemiş ti.
O an gözümden bir yaş düştü omzuna. Tutamamıştım kendimi. Omzunda ağlarken sırtımı sıvazlıyordu.
"Ağlama"
Tekrar konuştu, yıllar boyunca mahrum bırakıldığım ses konuştu. Zorlukla kaldırmış ve koymuştum omuzlarına ellerimi.
Bırakmıştı o beni, inanmamıştı bana, bir kez olsun konuşmak istememiş ti.
Belki dinleseydi burada olmazdık dimi?Dakikalar sonra omzundan ayırdım ellerimi. Anlamış olacak ki o da ellerini çekti belimden. O an onu inceleme fırsatı bulmuştum.
Boya olan sarı saçları değişmişti, boyası akmıştı sanki, eskisine göre cüsselenmişti. Geniş omuzları olmuştu.
Ben onu incelerken konuştu.
"Benden sonra ne yaptın?"
Sorduğu sorunun saçmalığına gülmüştüm. Ne mi yapmıştım?
"Hiç bir şey hayatımda hiç etken olmadı"
Yalandı, gittiği için her gün ağlamış kendimi mahvetmiştim.
"Anladım"
Söylediği şeyden sonra Küçük Prens kitabını verdim.
"Al, istemiştin"
"Teşekkürler"
Kitabı alıp kasaya ilerledi, parasını ödeyip kapıya ilerledi. Ben ise sadece arkasından bakabildim ne "Gitme" ne de "Kal" diyebildim.
Ben Semih Kılıçsoy hayatımda bir kez aşık olmuştum. İlk ve son aşkımdı benim Barış Alper Yılmaz.
Son...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CIVCIV/ BARSEM
FanfictionAntremana çağırılmayan Semih kılıçsoy ve onu arıyıp alan Barış Alper Yılmaz.