2. BÖLÜM

44 2 0
                                    


KAÇMA

Zihnim, bedenimi saniyeler içerisinde yetkisi içine alırken, Ateşi durdurmaya çalışıyordu. Bedenimi yavaşça yatağa yatırdı ilk başta, bekledim bir şey yapmasını. Gözümü kapadım, ellerimi yumruk yapıp titrememi engellemeye çalıştım. Yanı başımda hissettiğim ağırlık ile daha da kabuğuma çekilirken hiç beklemediğim bir bu hareket ile afalladım.

Ateş karnımdan tutarak bedenimi göğsüne doğru çekerek, kollarını bir ahtapot misali her yerime sarmıştı. Gözlerim şaşkınlıkla kaplanırken sessizce mırıldandım. " Ateş..." O ise hiç bir şey olmamış gibi kafasını boynuma gömdü. Boynumdan derin bir nefes çekerken, gözlerimden boşalan yaşlar devam ediyordu.

" Uyu" diye emir veren sesi ilişti kulağıma. Fakat kendi iç çekilşlerimden ve gözümden hala boşalan yaşlarla onun sesini bile tam kavrayamadım. Acıyan yanağım yatağa yaslı olmadığı için şanslı olduğumu düşündüm. O kadar berbat bir haldeydim ki...

Attığı tokat canımı acımış kalbimi ise paramparça etmişti. Fakat saalerce ağlamalarım ile gözlerim daha fazla dayanamamış ve kapanmıştı.

Saatlerce uyumuş, aylar sonra deliksiz bir uyku çekmiştim. Fakat en çokta bu kadar huzurlu olmama çok saçmaydı. Bu kollar arasında...

Gecenin bu saatinde uyanmamın tek sebebi ise durmadan çalan hatta titreşim de olan Ateş'in telefonuydu. Telefona uzanıp kapatsam desem Ateş, kollarını belime ahtapot misali yapıştırdığı için hareket alanım sınırlıydı. Hatta hiç yoktu resmen.

Daha fazla titremesine dayanmadan hızla ileri atılıp, komodinin üzerindeki telefonu aldım. Bakışlarım ilk numara da ardından ise saatte gezindi. Saat 05.45 di. Hava aydınlanmaya yüz tutmuş olmalıydı. Telefon tekrar kapandığında, kilit ekranda yazan on iki cevapsız aramayı gördüğüm de gerçekten şaşırdım. Hepsi aynı kişiye aitti fakat tuhaf olan şuydu gecenin bu saatinde kim bu kadar ısrarcı olabilirdi.

Boşverip tekrar eski yerine koyacağım sırada tekrar çalan telefon ile en sonunda dayanamayıp yeşil butonu kenara kaydırarak, açtım.

Ahizden gelen kadın sesi ile kaşlarım çatıldı. " Aloo, Ateşciğim. Akşam geleceğini söyledin aşkım saatlerdir seni bekliyorum. Nerde kaldın? Bu geceyi kaçırmak istemezsin diye düşündüm." Ahizden gelen kadınsı kıkırtı ile susmaya devam ettim fakat içimde anlamlandırmadığım bir ağırlık çökmüştü. " Ve bil bakalım üzerimde ne var? Ben söyleyeyim... Bana aldığın kırmızı geceliğim. Seni bekliyorum aşkım."

Duyduğum kelimeler ile zorlukla yutkundum. Beynim işlevini yitirmiş, gözlerim ise duyduklarımım ağırlığı ile put gibi donakalmıştı. Kadın az önce ne demişti ' aşkım, bana aldığın gecelik, seni bekliyorum' bunlar ne demekti? Neler oluyordu az çok anlamıştım, gözlerim anında doldu. Dudağımı dişlerime geçirip, gözlerimi yumdum. Acı içinde başımı iki yana salladım. Boğazımda oluşan koca yumru, nefes almamı zorlarken yutkunmama izin dahi vermemişti.

" Alo, aşkım orda mısın?" Diye ahizden gelen kadının sesi ile hızla telefonda ki varlığı aklıma geldi ve hemen suratına kapattım. Gözlerim de daha az önce uykunun vermişliği varken, şimdi ise gözlerimde tek gram uyku yoktu. Güvendiğim, değer verdiğim, belkide sevdiğim herkes gibi yine aynısı olmuştu. Yine aldatılmışdım... Herkes tarafından farklı şekilde aldatılıyordum fakat Ateş... O beni bir kadın ile aldatmıştı. Daha saatler önce yaşadığımız daha doğrusu yaşadığım kötü anlar geldi aklıma. Ne kadar da aciz varlıktım ben, Melis tokat atılır öpülür sonra beraber hiç bir şey olmamış gibi onunla uyur üstüne gecenin bu saatinde aldatıldığını öğrenir.

SOĞUK KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin